İlmi Etüdler Derneği tarafından Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.’nin desteğiyle hazırlanan İslam Düşünce Atlası’nda, İslam düşünce geleneğini coğrafya, tarih, mimari, bilginler ve ekoller üzerinden tanıtılıyor. İslam düşünce tarihi hakkında bütüncül bir okuma imkanı sunan proje, 3 cilt kitap ve islamdusunceatlasi.org adlı bir web sitesi olarak tasarlandı. 200’e yakın yazarın katkı yaptığı çalışmada 55 video, 903 isim, 1138 kitap ağı, 42 mimari eser, bine yakın madde yer alıyor. Atlas’ın ayrıntılarını proje danışmanı Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu ile proje koordinatörü ve kitapların editörü olan Yrd. Doç. Dr. İbrahim Halil Üçer ile konuştuk.
* İslam Düşünce Atlası size ne ifade ediyor?
İhsan Fazlıoğlu: Kudemanın deyişiyle, “anlamak, eylemi, tarihi ile irtibâtlandırmakla mümkündür”. Ya da Goethe’nin ifadesiyle “bir şeyi anlamak için onu en az on bin yıllık bir perspektife yerleştirme gerekir”. Atlas, bu çerçevede benim için, kendi hikâyemizi yazmayı ve geçmişimizle geleceğimizle karşılamayı mümkün kılmak adına bize itikadımızın tarihî tecrübesine ilişkin bir ‘bilme’ ve ‘anlama’ modeli sunuyor. Kendimize ait bu model, yaklaşık iki yüz yıldır İslâm medeniyetine karşı girişilen kültürel terörü yani oryantalizmi de zihinlerimize tasallut etmekten alıkoyacaktır.
* Atlas, İslam düşünce tarihi araştırmalarının geleceğiyle ilgili ne tür imkanlar barındırıyor?
İ. F.: Bir şeyi anlamlandırmak için anlamalıyız; anlamak için ise bilmeliyiz. İDA, yukarıda işaret ettiğim üzere bize bir bilme ve anlama modeli sunuyor. Bu yargının sonucu açıktır: İDA, hem geçmişimiz hem de geleceğimizi ‘anlamlandırmak’ için iyi bir başlangıç olabilir. Ancak bilmek, anlamak ve anlamlandırmak eylemlerinin tümü bir küre, bir bütün fikrine sahip zihinler için mümkündür. Kanaatimce İDA, böyle bir bütün ve küre fikrini inşa etmek için iyi bir imkân sunuyor.
BİN YILLIK GELENEK YUTULDU
* Atlas’ın hazırlanış fikri nasıl ortaya çıktı?
İbrahim Halil Üçer: İslam Düşünce Atlası İlmî Etüdler Derneği’nde Konya Büyükşehir Belediyesi’nin destekleriyle yürüttüğümüz bir düşünce tarihi yazımı projesi. Her büyük düşünce geleneği bir bütün fikrine dayanır. Bugün biz kendi geleneğimiz açısından bu bütün fikrini yitirmiş durumdayız. Bunun bir nedeni, içinde yaşadığımız anlam küresinin parçalanarak dağılmış olmasıdır. İslam düşünce tarihini çalışırken her birimiz bir unsuru alarak onun üzerine düşünmeye başlıyoruz, fakat durumumuz hiç ev görmediği halde pencereyi anlamaya çalışan birine benziyor. Bir pencere ancak eve nispetle anlaşılabilir. Ev fikrinden yoksun bir zihin için pencere anlaşılması çok zor bir şeydir. İslam Düşünce Atlası’nda biz bu anlamlı bütünü inşa eden parçaları yeniden birleştirerek mensup olduğumuz anlam küresini keşfetmeye çalışıyoruz. Bu, bizim için paha biçilmez bir değer taşıyor.
* Hedefleriniz neler?
İ. H. Ü.: İslam düşünce tarihini genel felsefe ve düşünce tarihi içerisinde doğru bir şekilde konumlandırmak. Bu sayede; küre ölçeğinde yaklaşık bin yıl boyunca felsefe-bilim tarihinin ana merkezi haline gelmiş İslam coğrafyasında üretilen düşünce birikimi düşünce tarihi açısından hak ettiği yeri kazanacaktır. Bugün Türkiye’de okutulan genel felsefe-bilim tarihi kitaplarına bakarsanız, yaklaşık bin yıllık bir felsefe-bilim geleneğinin yutulduğunu görürsünüz. Yuttuğumuz, kendi hafızamızdan başka bir şey değildir.
* Projeyle birlikte yeni bir dönemlendirme yapıldı. Nelere dikkat ettiniz?
İ. H. Ü.: Dönemlendirme Atlas’ın en önemli bileşenlerinden biri. Dönemlendirme yaparken İslam düşünce tarihini kendi iç dinamikleri etrafında ele almaya ve bugüne ulaşacak bir süreklilik dahilinde değerlendirmeye çalıştık. Buradaki dönemlendirme İslam düşünce geleneğindeki nazari disiplinlerin konu, problem, yöntem, kapsam ve bölümsel sıradüzeni açısından geçirdiği süreklilik ve dönüşümleri merkeze alıyor ve amaç olarak da bu süreklilikler ve dönüşümleri tespit etmeyi seçiyor.
KAYIP İSİMLER BİZİ BEKLİYOR
* Projede bahsedilen kayıp dönemler, isimler hakkında ne söylemek istersiniz?
İ. H. Ü.: Genel olarak İslam kültürü bir tür tarih ve coğrafya hırsızlığı ile maluldür. Özellikle Avrupa-merkezci tarih yazımı, dünya tarihini Avrupa’daki gelişmeleri doğuracak bir biçimde örgütleyerek kaleme alır. Düşünce tarihimiz Avrupa’yı etkilediği oranda makbul sayılmış, Avrupa’ya doğrudan etkisi gözlenmeyen dönemler tarih dışına atılmıştır. Söz gelimi 14-15-16. yüzyıllar bir İslam düşünce tarihçisi için kayıp yüzyıllardır. Bu yüzyıllar hakkında bugün çok az insanın, düşünce tarihi açısından söyleyebilecek birkaç cümlesi bulunur. Zamansal süreklilikle ilgili bu kayıp noktalar coğrafyada da görülebilir. Semerkant, Herat, Tebriz, Sivas, Musul, Bursa, Tokat ya da İstanbul gibi şehirler, düşünce tarihi açısından elde ettikleri kurucu rolden uzaklaştırılmışlardır.
* Atlas, günümüzdeki hangi tarihe kadar geliyor? İnternet sitesine zaman geçtikçe eklemeler yapılacak mı?
İ. H. Ü.: İslam Düşünce Atlası 110/728’de vefat eden Hasan-ı Basrî’den 20. yüzyılın önemli isimlerine kadar geliyor, söz gelimi Sezai Karakoç ya da Malik b. Nebi bunlar arasında. İnternet sitesi dinamik bir yapıya sahip. Hem yazarlar kendilerine ait maddeleri güncelleme imkanına sahip, hem de okuyucular ileri önerilerini paylaşabilecek. Bunlardan ayrı olarak web sitesi zaman içinde hem teknik gelişmelere uyumlu bir biçimde gelişecek hem de yeni bileşenler kazanarak genişleyecek.
* Seyahat yolları maddesinin önemi nedir?
İ. H. Ü.: Dâru’l-İslâm ulemâ için siyasi sınırların ötesinde yekpâre bir coğrafya idi. Bunun en önemli göstergesi, ulemânın şehirler ve havzalar arasındaki ilham verici seyahatleridir. Projenin web sitesinde yer alan zaman haritası, kitapta ise disiplinlerle ilgili haritalarda okuyucular bilginlerin nerelere seyahat ettiklerini görebilecek ve seyahat ettikleri yerlerle ilgili tanıtıcı malumatlara erişebilme imkanı bulacak. Günümüz ölçeğinde gittikçe sınırlanan entelektüel coğrafyamızla karşılaştırıldığında, ulemânın coğrafyasının derinlik ve genişliğine dair bu göstergenin Dâru’l-İslâm’ı yeniden düşünmek için eşsiz bir başlangıç noktası sunacağına inanıyorum.