Akciğer kanseri teşhisi konulmasının ardından geçtiğimiz günlerde Amerika'da ameliyat olan ve yurda dönen Yeşilçam efsanelerinden Hülya Koçyiğit eşi Selim Soydan'la birlikte İpek Özbey'e konuştu.
Hürriyet'in haberine göre, hastalığı döneminde, siyasi tercihinden dolayı hastalığına üzülmeyeceğini söyleyenler üzerine Koçyiğit, "Ben toplumsal barışa inanan bir insanım. Aynı kökenden gelmiyor olabiliriz, aynı kültürü, aynı havayı paylaşıyoruz. Müşterek bir vatanımız var. Beraber yaşayacağız. Oradan da buradan da hep ölüm haberleri geliyordu. Barış olabilir mi fikri çıktı. İnsanlar birbirlerini affedebilir mi, barışabilir mi, dünyada örnekleri var. Ben bir anneyim, her defasında evlat acısı çekiyorum. Böyle bir görevi tabii yaparım. Ben buna hâlâ inanıyorum. Ama bugün ‘acaba’larım var. Bu terörün sadece içeriden kaynaklanmadığını biliyorum artık. Sadece benim ülkemde yaşayan Kürt vatandaşlarımın taleplerinden olmuyor bu terör. Bu, yurtdışından ülkeme saldırı" dedi.
Türkiye'yi nasıl gördüğünü de anlatan Koçyiğit, "Ben dışarıdaki insanlar gibi bakamıyorum. Dışarıda Türkiye’nin algısı çok kötü. Kendimizi iyi ifade edemediğimizi sanıyorum. Son senelerde akıl almaz, hiç hak etmediğimiz saldırılara uğruyoruz. Böyle olduğu halde yurtdışından çok olumsuz, çok kötü görünüyoruz. Özellikle “Başımızda bir diktatör var” söylemine katılmıyorum" dedi.
"İnsan hakları noktasında yıllarca eksikliklerimiz vardı ve ne mutlu ki AK Parti hükümeti bu konuda önemli adımlar attı. İfade özgürlüğü diye bir şeyle tanıştık. İnsanlar fikirlerini söylemekten daha çok korkardı" diyen Hülya Koçyiğit, cezaevindeki gazeteciler için de, Gazetecilik yaptıkları için bu insanların suçlu olduklarına inanmıyorum ben. Teröre hizmet eden insanlar var. Her eline kalemi alan, her gazeteye yazı yazan gazeteci değildir. Bugün de her telefonu olan insan kendi filmini çekiyor, bu onun yönetmen olduğunu mu gösteriyor?" açıklamasında bulundu.
“Vatan söz konusuysa gerisi teferruattır” diyen Koçyiğit, Önce vatanım, önce milletim. Haysiyetiyle, onuruyla, gururuyla, gücüyle birbirine kenetlenmek… Ben bunu istiyorum. Dışarıdan talimatlarla yönetilen, bağımlı kılınan bir ülke olmak istemiyorum. Bana bunun işaretlerini Cumhurbaşkanım veriyor. Bir ecnebi, ülkeme hakaret ettiğinde, ben de onun gibi dimdik durmak istiyorum. O zaman istedikleri gibi bize tokat atamayacaklarını düşünüyorum" dedi.
Koçyiğit, Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşü hakkında da, "Özellikle kendi canlarını yakan bir vakanın üzerine yürümeleri beni heyecanlandırmıyor. Ama ülke adına yaşadığımız bir olaydan sonra Yenikapı buluşması gibi bir toplanma olsaydı, koşturarak oraya giderdim. Ama bugün sadece Enis Berberoğlu için yürüyüp adalet istiyoruz demek eksik geliyor bana" açıklamasında bulundu.