Büyük Hun İmparatoru Atilla için tarihin kaydettiği en büyük savaş dâhilerinden biridir desek yeridir. Atilla'nın Büyük Hun ordularının başında yaptığı acımasız akımlar özellikle beş yüzyıllık Roma İmparatorluğu'nun sonu oldu. Hun İmparatoru, nesillerden nesillere korku, hayranlık ve merakla aktarılarak 'Attila' ismi adeta bir efsaneye dönüştü. Korku ve merakla iç içe geçmiş bu hayranlık, birçok tarihçinin, yazarın kaleminde hayat buldu. Avrupalıların “ Tanrının Kılıcı” olarak tanımladıkları Atilla'nın hayatını anlatan, yazar Christopher Kelly'nin kaleme aldığı Atilla Hunlar ve Roma İmparatorluğu'nun Çöküşü adlı biyografi Turkuvaz Kitap tarafından tarih tutkunlarına sunuldu.
Kuzeyin kurtları Roma kapılarında
Yazar Christopher Kelly biyografisini, dönemin iki büyük imparatorluğu Roma ve Büyük Hun imparatorluklarını kuruluşlarından yıkılışlarına kadar uzanan geniş bir tarih perspektifiyle sunmuş okurlarına. Christopher Kelly tarihçilerden günümüze kadar ulaşan zengin ve orijinal metinlerle olaylara gerçekçi bir bakış açısı katmış. Yazar, özellikle döneme tanıklık eden Paniumlu Tarihçi Priscus'un 'Atilla'nın Tarihi' adlı eserinden derlediği orijinal belgelerle olayları birinci ağızdan aktarmış. Atilla'nın Asya steplerinde verdiği yaşam mücadelesi, kendisini 'bozkırın yetiştirdiği mağrur komutan' yapacak iktidar hırsı ve Roma sınırlarına yaptığı akınlar, çok çarpıcı örnekler ve güçlü mekân tasvirleriyle okurlarını fazlasıyla memnun edecek gibi görünüyor. Kitabın en ilgi çekici bölümlerinden biri Atilla'nın kardeşi Bleda ile giriştiği iktidar mücadelesinin anlatılığı bölüm. Yazarın' en güvenilir Roma anlatısından' aldığı birkaç sözcükle 445 yılında 'Hun kralı Bleda, kardeşi Atilla'nın komplosu sonucu' katledilecekti.
Atilla'ya suikast teşebbüsü
Yazar kitabında Atilla hakkında çoğumuzun bilmediği çok ilginç bir gerçeğe de yer vermiş. Roma kralının gönderdiği elçilik heyetinin Hun kralı Atilla'ya yapmayı planladıkları suikast olaya bizzat tanıklık eden tarihçi Priscus'un ağzından anlatılmış. Priscus'a göre Roma elçilik heyeti Atilla'ya suikast tertiplemiş ancak Hun kralı çok iyi korunduğu için suikast başarısız olmuştu. Yazarın eserlerine sıkça başvurduğu Priscus Hunları tanıtırken okurlarına en azından anlayabilecekleri bir toplum betimlemesi sunmaya çalışmış. Tarihçi Priscus Hunları nüfuz edilemez derecede yabancı, barbar ve acımasız olarak sunan eski anlatımlara karşı çıkıyor. Hıristiyanlara göre Atilla 'günahları' ndan dolayı tanrının kendilerine verdiği bir cezaydı. Nitekim yazarın Hun'lar için yaptığı tasvir Hun'lara duyulan korku açısından son derece dikkat çekici; “Hunlar rüzgârdan hızlı hareket edecekler, fırtına bulutlarından daha çabuk olacaklar ve onların çığlıkları bir aslan kükremesi gibi olacaktır. Ortaya çıkışlarındaki dehşet, Nuh günündeki sel suları gibi, bütün yeryüzünü kaplayacaktı. Acımasız, barbarlık veya aydınlanmış ulusçuluğa dair bu abartılı imgeler, Atilla ve Hunlar hakkında her tür nihai değerlendirmeyi kuşatan sorunları tüm çıplaklığıyla ortaya koyar.
Düğünde çok içtiği için öldü
Kitabın son bölümünde Atilla'nın dramatik sayılabilecek ölümü ve Hunların yine dramatik sayılabilecek yıkılışına yer vermiş yazar. Buna göre Atilla 453 yılı başında yeni bir eş almaya karar verdi. Romalı yazarların 'olağanüstü güzel' bir kadın olarak yazdıkları İldiko'yla evlenen Hun İmparatoru, evlendiği gece 'çok içtiğinden' dolayı burun kanaması geçirdi ve öldü. Atilla'nın ölümü İmparatorluğun da sonu oluyor aynı zamanda...