Yaz aylarında deniz ve havuz kazalarına bağlı olarak kırık ve çıkık vakalarında ciddi artışlar gözlenmekte. Yüzme havuzları yaz aylarında her yaş grubundan insanların eğlenmek, dinlenmek, serinlemek ve spor yapmak için tercih etikleri mekanlar arasında yer alırken özellikle dikkat edilmesi gereken en önemli konu havuz kazaları. Dikkatsizlik, derinliği bilinmeyen havuz ve denizlere yapılan riskli atlayışlar, özellikle havuz kenarlarında ıslak zeminde kaymalara bağlı oluşan düşmeler ve uygunsuz hijyen koşulları çeşitli sakatlanmalara yol açarken Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzm. Dr. Esra Pınar Erdoğdu konuyla ilgili dikkat edilmesi gereken noktaları açıkladı.
Dr. Erdoğdu, havuz ve deniz kazalarındaki yaralanma çeşitlerini şöyle örnekledi: "Havuz kenarında ıslak zeminde kayma ve düşme sonucu ayak bileği ve el bileği kırıkları ya da omuz yaralanmaları, aquaparklarda yanlış atlayışlar ve düşmeler sonucu ayak, kalça ve bel yaralanmaları, derinliğinden emin olunmayan havuz ve denizlere yapılan riskli atlayışlar sonucu ciddi omurilik yaralanmaları, sık karşılaştığımız kazalar olarak sıralanabilir."Alınabilecek basit önlemler
Erdoğdu, havuz ve deniz kazalarından kaçınmak adına alınabilecek 4 basit önlemi şöyle sıraladı:Plaj ve havuz kenarlarına uyarıcı levhalar konulmalı.Gösteri amaçlı riskli atlayışların yapılmamalı.Özellikle okul çağındaki çocukların ve gençlerin bu kazaların ciddiyeti konusunda bilinçlendirilmeli ve ilk yardım eğitiminin verilmesi gerekli.Kaza sonrası yapılacak doğru ilk yardım çok önemli."Havuz kazalarında en sık el ve ayak bileği kırıklarına rastlanıyor"
Havuz kazalarında vücudun özellikle belirli bölgelerinin risk altında olduğunu belirten Uzm. Dr. Esra Pınar Erdoğdu, derinliğinden emin olmadan yapılan riskli atlayışlarda ayak bileği, havuz kenarlarında kaymaya bağlı olarak ise düşme esnasında elin yere bastırılması sonucu el ve el bileği kırıklarının çokça rastlanabilen bir durum olduğunu söyledi.Kaza sonrası yapılacak ilk müdahalenin önemine değinen Erdoğdu, "Doğru yapılmayan ilk yardım kazadan daha çok hasar verici olabilir. Öncelikle kırığın yeri ve durumu (açık, kapalı veya parçalı vs.) önemli. Bunu bilmeden yaralıya gereksiz müdahaleden kaçınmalı. Kanama varsa öncelikle bu durdurulmalı. Kırık bölgesini düzeltmek amacıyla herhangi bir müdahalede bulunulmamalı. Kırık bölgesine uygun materyaller ile hareketsiz hale getirilmeli. Yaralı uygun pozisyonda en yakın sağlık kuruluşuna sevk edilmeli" ifadelerini kullandı.
"Kırık ve çıkık vakalarında fizik tedavi önemli"
Uzm. Dr. Esra Pınar Erdoğdu, kırık ve çıkık sonrası yapılacak fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları ile ilgili, "Kırık veya çıkıklar sonrası yapılacak fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarının amacı öncelikle kişinin yaralanma öncesi aktivitelerine aynı fonksiyonellik ile dönmesini sağlamaktır. Alçı, atel veya uygulanan cerrahi uygulamalar sonrası kemik kaynaması oluşana kadar geçen süre içinde hem eklem hareketlerinde kısıtlanma hem çevre kas dokuda zayıflama, kuvvet kaybı, bazen dolaşım problemleri, ödem, ağrı gibi semptomlar oluşmakta. Doğru zamanda başlayan, hastaya göre planlanmış uygun fizik tedavi programı ile bütün bu semptomlar ortadan kaldırılır ve kişi en kısa sürede günlük yaşam aktivitelerinde bağımsız ve daha fonksiyonel duruma gelir. Rehabilitasyonun amacı budur. Bazen yaralanma bölgesine ve yaralanmanın ciddiyetine bağlı olarak farklı komplikasyonlar gelişebilir. Özellikle kan dolaşımının da bozulduğu vakalarda ciddi ağrı, refleks irritasyon ve refleks sempatik distrofi (RSD) denilen tablo açığa çıkabilir. Bu durumun erken farkedilmesi ile uygulanan fizik tedavi ve rehabilitasyon programının da değişmesini gerektirir" dedi."Rehabilitasyon sürecinde manuel terapi etkisi önemli"
Rehabilitasyon sürecinde manuel terapi etkisine de değinen Dr. Erdoğdu, "Rehabilitasyon sürecinde manuel terapinin etkisi önem kazanırken amaç öncelikle ağrı ve ödemin azaltılması, dolaşımın sağlanması, eklem limitasyonunun çözülmesi, kas atrofisinin giderilmesi ve kuvvetlendirilmesi ve günlük yaşam aktivitelerinde bağımsız ve daha fonksiyonel duruma getirilmesi sağlanmalıdır. Bütün bunları kazandırmak için bazı elektroterapi ajanlarından elbette yararlanılmakta bu uygulamalar ile ağrı ve ödemin azaltılması, yaralanma bölgesinin hareketlerini de kolaylaştırmaktadır. Manuel olarak uygulanan yumuşak doku mobilizasyonu, masaj ve Proprioseptif Nöromusküler Fasilitasyon (PNF) teknikleri hem eklem hareket açıklığını kazandırmakta hem de uygulanacak olan pasif, aktif asistif ve aktif hareket paternlerine yardımcı olmaktadır. Bununla birlikte tedavi sürecinde kişinin ihtiyaçları doğrultusunda farklı pekçok fizik tedavi yöntemleri de kullanılmaktadır" açıklamasında bulundu.