Ekranların beğenilen dizisi Hatırla Sevgili Türkiye'nin 27 Mayıs 1960 sonrasına ışık tutan bölümleriyle izleyicileri ekran başına toplamaya devam ediyor. Dizide anlatılanlar Türkiye'nin gerçekleri olunca, oyuncuların canlandırdığı karakterler de sancılı dönemlerin sıkıntılarını yaşayarak bugünlere gelen insanların başından geçenleri yansıtıyor. Geçtiğimiz günlerde yazar Mümtaz'er Türköne, dizideki sağ görüşlü Yaşar karakterinin aslında kendi gençliği olduğunu açıklamıştı. Dizinin başrol oyuncularından Beren Saat'in canlandırdığı Yassıada'da yargılanan Demokrat Partili milletvekilinin Fransız Lisesi Notre Damme de Sion'da okuyan kızı Yasemin karakterinin başından geçenler de gazeteci-yazar Nazlı Ilıcak'ın yaşadıklarıyla tıpatıp benziyor. Hatırla Sevgili 12 Mart Muhtırası dönemini anlatan bölümleriyle devam ederken, son günlerde yaşanan tartışmalarda dillendirilen 'idam' sözleri, 27 Mayıs günlerini akla getiriyor. Nazlı Ilıcak'la 27 Mayıs'ta yaşadıklarını konuştuk.
SİYASETİN UZAĞINDA KÜÇÜK BİR KIZ
27 Mayıs'ın hemen öncesinde Notre Damme de Sion Lisesi'nda yatılı okuyan Nazlı Ilıcak, Demokrat Partili Milletvekili Muammer Çavuşoğlu'nun kızı olmasına rağmen siyasetle pek ilgili değildi. Ancak 27 Mayıs sabahı yaşadıkları Ilıcak'ı henüz 16 yaşındayken, ülkenin içinden geçtiği en önemli politik dönemeç nedeniyle bir eylemci haline getirecekti. Nazlı Ilıcak 26 Mayıs gecesini CHP'li bir ailenin evinde geçirmiş, 27 Mayıs sabahı darbe olduğunu “Halk Partili” aileden öğrenmişti. Ilıcak, “Siyasete o kadar uzaktım ki, o aile sevinirken ben de iyi bir şey oldu herhalde diye düşünüp sevinmiştim” diyor. Ancak, İstanbul Kalendertepe'deki evlerine gidince hem ailesi hem de ülkesi için sevinilecek bir şey olmadığını öğrenmişti. Muharrem Bey darbenin ilk günlerinde tutuklanmamış ancak askerlerin ziyareti sonunda gelip çatmıştı. Nazlı Ilıcak babasının tutuklanma anını şöyle anlatıyor: “Ben odamdaydım, babam da valizini hazırlamış bir vaziyette tutuklanmayı bekliyordu. Güvenlik güçleri evimizi sarıp babamı gözaltına aldılar. Hatırla Sevgili dizisinde Yasemin'in babasının gözaltına alındığı bölümü izledim ve aynı şeyleri yeniden yaşadım. Benim yaşım dizideki Yasemin karakterinden bir iki yaş küçüktü ama babasından ayrılış sahnesi benim yaşadıklarımın aynısıydı. Babamı da elinde valiziyle merdivenlerden indirip götürmek istediler. Sanıyorum bunu aşağılamak için yapmak istiyorlardı. Yıllarca bakanlık yapmış bir insanın bu duruma düşürülmesi çok kötüydü. Sonra taksiyle götürmeye razı oldular. Aynı düşmanlıklar vardı; DP'lilerin evleri Halk Partililer tarafından polise ihbar ediliyordu.”
DAMME DE SİON'DA EYLEM
O sabah yaşadıkları Nazlı Ilıcak'ın hayatında bir dönüm noktası olmuş. Siyasetle ilgisi olmayan küçük kız büyüyünce demokrasi için sesini yükseltmeye başlamış. Bugün de aynı konuda yüksek sesle konuşmayı sürdüren Nazlı Ilıcak antimilitarist tavrı için “Kimileri bu tavrımı asker düşmanlığı olarak algılıyor ama ben bunu demokrasiye bağlılık olarak adlandırıyorum” diyor. Demokrasiye ara veren askerler olunca Ilıcak ilk siyasi tepkisini de okullarında Milli Güvenlik dersine giren bir subaya yöneltmiş: “Milli Güvenlik dersi veren subay, 'çıkarın kalemleri ödev yazdıracağım' dedi. 'Memleketi satanlar, vatan hainleri…' diye başladı. Ben zannettim ki Vahdettin falan diyecek. Birden 'Demokrat Parti' deyince ayağa fırlayıp kalemi hocaya doğru fırlattım ve 'susun böyle konuşamazsınız' diye bağırdım. Bana 'çık dışarı' dedi ben de 'çıkmıyorum sen çık dışarı' diye cevap verdim. Yüzü kıpkırmızı bir şekilde sınıfı terk etti. Bu olaydan sonra disiplin kuruluna verildim.” Ilıcak'ın Damme de Sion'daki diğer bir eylemi de Menderes'in mahkeme kararıyla satılığa çıkarılan Aydın'daki çiftliği için para toplamasıydı. Bu olaydan da disipline verilen Ilıcak 30 gün uzaklaştırma cezasına çarptırılmış.
YASSIADA VAPURUNA BİNDİRMEDİLER
Nazlı Ilıcak yaşı 18'den küçük olduğu için Yassıada duruşmalarını takip edememiş. Ancak birgün babasını çok özlediği için annesinden gizli bir şekilde Dolmabahçe'den kalkan vapura binmek istemiş. Hem yaşım küçük olduğu hem de soyadım Çavuşoğlu olduğu için beni vapura bindirmediler diyen Ilıcak, ailesiyle birlikte gittikleri Yassıada'daki bir görüş gününü şöyle anlatıyor: “Demokrat Partililerin ailelerini vapurun en alt karanlık bölümünde götürüyorlardı. Yassıada'ya vardığımızda bizi görüş salonuna aldılar. Annem ve ağabeyimle birlikte babamı gördük. Salonda başka DP'li aileler de vardı. Ada komutanı Tarık Güryay'ın odaya girmesiyle babamla beraber diğer milletvekilleri de ayağa fırladı. Bu manzara beni çok olumsuz etkilemişti.”
Ve idamlar…
Yassıada duruşmalarının sonuna gelindiğinde Nazlı Ilıcak ve ailesi idam edilen Hasan Polatkan'a ait Şişli'deki Çiftkurt Apartmanı'nda oturuyormuş. Üst komşuları ise Polatkan'ın eşi Mutahhara Hanımmış. Yanlarında Yassıada'da tutuklu bulunan Celal Yardımcı'nın eşi Harika Hanım'la birlikte radyonun başında toplanmış kararların açıklanmasını bekliyorlarmış. “O radyodan idam kararı duyacağımız aklımızın ucundan bile geçmiyordu” diyor Ilıcak, ancak radyodaki ses hiç ummadıkları kararları bir bir açıklamaya başlamış: “Babama 6 yıl 4 ay hapis cezası verdiler. Bu hiç beklemediğimiz bir cezaydı çünkü biz serbest bırakılır diye düşünüyorduk. Ancak sonra Celal Yardımcı'ya müebbet hapis cezası verildiği açıklanınca Harika Hanım yıkıldı. Sonra duyduk ki Hasan Polatkan'a idam vermişler. O an ne yapacağımızı şaşırdık. O kadar üzüldük ki neredeyse babama yalnızca altı yıl verildiği için kendimizi suçlu hissettik. Üzüntümüzden daha fazla orada duramayıp hemen Kalendertepe'deki evimize geçtik.”
İki gün sonra Menderes'in idamını da aynı şekilde radyodan dinlediklerini anlatan Ilıcak, 'Biz son ana kadar bir şey olur idam gerçekleşmez diye bekledik, çünkü halk Menderes'i çok seviyordu. Belki halk karşı koyar diye düşündük. Ama gördüğümüz çok büyük bir sessizlikti” diye anlatıyor yaşadıklarını.