Ahşap kokan, güzelliğiyle göz kamaştıran, eşsiz bir estetiğe sahip binalar… İstanbul’un Adaları’nda gezerken gözünüzü bu binalardan alamıyorsunuz. Renk renk peşi sıra gelen bu yapılar hem tarihi hem çok zamansız. Uzun yıllar geçirdikleri depreme karşı dimdik ayakta. Dili olsa da anlatsa… Prof. Dr. Nigan Bayazıt, yeni çalışmasında Büyükada’daki tarihi 161 yapıyı inceliyor. Bayazıt, İstanbul'da konut ahşap mimarlığında uygulamalarının toplu olarak bir arada görüldüğü yerlerden Büyükada'daki 1890-1910 yılları arasında Avrupa’da ve ABD’de mimarlık, iç mimarlık, cephe süsleme, 1890-1910 yılları arasında Avrupa’da ve ABD’de mimarlık, iç mimarlık, cephe süslemede kullanılan bir süsleme akımı olan Art Nouveau yaklaşımını sergileyen seçilmiş ev ve köşkleri ele alıyor. 1894 depremi sonrasında yıkılan ve yerine depreme dayanıklı olarak yapılan, bugün birinci ve ikinci derecede koruma altında olan yapıların kültürel bir birikim olarak hala yaşamaları önemli. Bayazıt bu yapıları mimari çerçevede ele alırken, çektiği fotoğraflarla birlikte okuru adada bir yolculuğa çıkarıyor. “Büyükada'da Art Nouveau, kısmen Ampir ve diğer üslupların karışımı olan yapılarla ilgili araştırmaların maalesef çok geç kalmış olduğuna inanıyorum. Ben de bu çalışmaya başladığımda, bu kadar büyük ve zengin kültürel bir birikimle karşı karşıya olacağımı beklemiyordum. Adalarda yapı ustalarının ve mimarların birbirleri ile yarışmaya girdikleri söylenebilir” diyen Bayazıt sorularımızı yanıtladı.
Benim 26 yıldır Büyükada’da bir yazlığım var. Mimar olmam nedeniyle çevredeki binaları herkesten farklı bir gözle görmeye alışkınım. Emekli olduktan sonra bazı tamamlamam gereken yayınları yaptım. Çankaya Caddesi’ne yakın oturduğum için çevremdeki binalardan haberdardım. Böylece 2016 yılından itibaren yazları Adayı gezerek bu çalışmayı yapmaya karar verdim.
YIKILSA DA AYNISI YAPILMAK ZORUNDA
Yapıların dış görünüşleri ahşap (ancak birçoğu ikinci derece koruma altında) ve Anıtlar Kurulu’nun kararlarına göre koruma altında oldukları için yıkılsa ve yansa da aynen yapılmak zorunda. Bu nedenle ahşapta olabilecek kadar bir Art Nouveau yaklaşımı sergilenebiliyor. Genellikle balkon korkulukları, payandalar, pencere etrafı süslemeleri, giriş kapıları, bahçe kapıları, bahçe parmaklıkları, pencere önü süslemeleri olarak Art Nouveau karşımıza çıkıyor. Bazı yapılarda Art Nouveau’nun başka stillerle, örneğin Ampir stili ile karıştırıldığı görülmektedir.
Daha önce Adalarda bu tür bir çalışmanın yapılmamış olması önem taşımaktadır. İstanbul’da çeşitli yerlerde kalmış görkemli ahşap Art Nouveau konaklar var. Ancak bu tür yapıların sayısı Büyükada’da çok sınırlı sayıda. Adalardaki yapılarla ilgili çok az sayıda yayın yapılmış olması nedeniyle bu yayın ele alınabilir.
Maalesef gezilerim sırasında birçok eve konuk olamadım. Yazın etrafta gezen birçok meraklı olduğu için, ev sahipleri bina ile ilgili sorulara bile yanıt vermek istemiyorlar. Evlerin bazıları da zaten kapalı olduğu için sadece dışından fotoğraf çekebildim. Çok az sayıda ev sahibi evinin içini görmeme izin verdi.
Oldukça zor bir soru. Bu tür binaların korunması için insanları zorlayamazsınız. Bazı binalar harap durumda olmasına rağmen, gerek gelecek deprem korkusu, gerekse ölümler nedeniyle yapıların çok hisseli olması bu konularda ciddi önlemlerin alınmasını güçleştirmektedir.
BÜYÜKADA’DAKİ AKIM 1920’LERE KADAR SÜRMÜŞ
1894 depreminden sonra Büyükada’da yapılan yapıları ele almış bulunuyorum. O sırada bütün dünyada moda olan Art Nouveau mimarlık akımıyla ilişkili olarak benim incelediğim yapılar yapılmıştır. İncelenen yapılar Art Nouveau akımı çok kısa sürmüş olmasına rağmen, Büyükada’da görülen yapılar 1920’lerin sonlarına kadar uzanabilmektedir. Yapılar birinci derece ise, strüktür sistemi ve iç dekorasyonu aynen korunmuş veya korunmaya çalışılmış yapılardır. Ancak bazı yapılar çok harap olduğu zaman, bugünün teknolojileri ile ve istendiği gibi iç düzeni tasarlanarak yapılır. Bu tür yapıların dışı aynen korunmak zorundadır ve ikinci derecede korunmuş yapı olarak adlandırılırlar. Benim kitabımda birçok yapının ikinci derecede korunmuş yapı olduğunu belirtmiştim. Ben yalnız cepheleriyle ilgilendim. Deprem konusunda ahşap yapılar strüktürlerinin esnekliği nedeniyle daha dayanıklıdır. Ancak yeni yapılan ikinci derece yapılar da genellikle betonarme olup, mühendislik hesapları kontrol edilerek izin verilmektedir.