Geleneğin iç sesine doğru

Afrika’dan Japonya’ya farklı kültürlerden beslenerek kendi sanatını ortaya koyan Selma Gürbüz İstanbul Modern’de açtığı sergide 35 yıllık sanat hikayesini anlatıyor.

Seray Şahinler Demir
Selma Gürbüz

Masallar, mitler, rüyalar, hayaller, korkular… Selma Gürbüz, 35 yıllık sanat serüveninde işlerine bu kavramları ustalıkla konu ediyor. Sanatçının özellikle resimlerde hepsi soyut gibi görünen figürleri aslında çok gerçek ve zamansız. Gürbüz’ün çalışmaları şimdi ilk kez bir müze çatısı altında, İstanbul Modern’de açılan “Dünya Diye Bir Yer” sergisinde yer alıyor. Resim, yerleştirme video ve heykellere baktığınızda geçmişten bugüne, medeniyetler ve coğrafyalar arasında bir yolculuğa çıkacaksınız. İran, Türk, Hint minyatürlerinden örneklere rastlayacak diğer yandan Batı resminin öğelerine tanık olacaksınız. Retrospektif tadındaki bu sergide sanatçının Afrika seyahati sonrası yaptığı son işi de görebilirsiniz. Selam Gürbüz ile Dünya Diye Bir Yer neresi sorusuna cevap aradık…

HAYAT
Beş bin yıllık tarih inceleniyor: Tunç Çağı'na ait mimari izlere rastlandı

-Çalışmalarınız tarihten ve geleneklerden beslense de çok güncel ve aynı zamanda zamansız. Ve Dünya Diye Bir Yer’de de bu çalışmalarınızın en kapsamlı izini Türkiye’de ilk kez bir müze çatısı altında süreceğiz. Dünya Diye Bir Yer’in meselesi ve sözü nedir?

Dünya dayanılmaz bir yer oldu. Hep öyleydi ama ders çıkaramadık yapılan yanlışlıklardan. Sevgisiz, fırsatçı, bize ait olmayan doğayı kolaylıkla harcayabilen bu rant dünyası beni ürkütüyor. Bu çirkinliklerden mümkün olduğu kadar kaçıp doğayı izlemeye, o doğanın içinde hayale dalmaya, doğayla aramdaki bağı güçlendirmeye, hayvanları keşfetmeye, onların bir parçası olduğumu hissetmeye, gördüklerimi kucaklamaya, duygularımı sonuna kadar yaşamaya gayret ediyorum. O nedenle hep tanımadığım doğalara kaçarım, her seferinde başka bir deneyim yaşarım. Nefes almanın tadını çıkarırım. Hayatta olmanın mucizesini hissetmeye çalışırım. Evet başka bir dünya var. Dünya diye bir yer var. Onu damarlarıma kadar hissederim, düşünür resmederim, paylaşırım bir belge gibi, her yaptığım yeni bir deneyimdir. Yeter ki beni içine alsın. O en büyük hazdır.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2020/11/14/09/56/resized_7fa57-60a547f8selma5.jpg

HAYAT
Özel tiyatrolara müjde: Devlet tiyatrolarının sahneleri onlar için açılacak

-İran, Hint, Türk kültüründen esintiler, rüyalar, ölüm yaşam ve insana dair atıflarınızı görüyoruz çalışmalarınızda. Bu coğrafi, kültürel ve hayata dair çeşitlilik sizi bir sanatçı olarak yıllar içinde nasıl besledi?

HAYAT
ABD'li ünlü yazar Dan Brown: Dünyada en sevdiğim şehir İstanbul

BENİM İÇİN SINIR YOK

Hem Doğu’ya hem Batı’dan izler var sanatınızda… Uzun yıllar Avrupa’da üretim yaptınız, sergiler açtınız. Batı’nın Doğu sanatına ilgisi ve bilgisi nasıl?

Batılı izleyici çok meraklı ve bilgili. Örneğin Japon resmini iyi biliyorlar. Bizim minyatürlerimizi çok iyi bilmeseler bile İran minyatürlerini çok iyi biliyorlar. Onlarla çok fazla iletişim kopukluğu yaşamadım bu anlamda. Doğulu izleyiciye, yani batıyı da biraz görmüş ama asıl olarak doğu kültüründen gelen izleyiciye de ilginç geldi aslında. Çünkü doğudan batıya bir bakış gördüler onlar da. Bunu batılı hemen gördü. Çünkü batının geleneğinde var doğuya bakmak, doğu sanatından etkilenmek. Ama benim bu şekilde bakmam batılılara ilginç geldi.

HAYAT
İngiltere'de 5 asırlık Osmanlı çinisi rekor fiyata satışa çıkıyor

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2020/11/14/10/24/resized_ed027-a8e24c43ekranalintisi2.jpg

Kültürel bellekte ve sanat tarihinde yer etmiş kadın imgelerini de resimlerinizde yeniden yorumluyorsunuz. Bunun sizdeki yeri ve önemi nedir?

Hayatımda hep acayip kadınlar vardır benim, hayal ettiğim kadınlardır bunlar ki hepsi de benim aslında. İfadem, gülüşüm, portrelerimdir onlar. Hep bir ifade arayışını sanatıma kattım. Zaman içinde bu figürler, benim figürlerim, varolmaya devam etti. Fakat Afrika’ya Hindistan’a olan seyahatlerimle de beraber farklı döngüler, farklı hikâyeler buldular. Bir değişime uğradılar. Bu sergiyle birlikte işte o değişimi göreceksiniz. Ana Tanrıça kültünün tarih boyunca pek çok medeniyette izlerini takip etmek mümkün. Köklerini Hitit ve Frigya uygarlıklarında bulabileceğiniz ana tanrıça figürleri resimlerimin ve heykellerimin ziyaret ettiği referanslar arasında. “Oshun”da (2020) kadınlığın, güzelliğin, aşkın ve doğurganlığın tanrıçası olmasıyla eski çalışmalarımla, örneğin Kibele (2008) gibi, hem tarihsel hem de mitolojik anlamda bir bağ kuruyor. Teknik olarak oldukça zor ve emek isteyen bir çalışmaydı. Başından sonuna kadar ciddi bir mühendislik çalışmasını da gerektiriyordu. Eserdeki ahşap memelerin tek tek tornadan çıkarılması ardından boyanması, demir konstrüksiyona yerleşmesi ve sonucunda istediğim etkiyi yaratana dek detayların tamamlanması aylar süren hummalı bir ekip çalışmasının sonucunda mümkün oldu.

DİJİTAL SANAT

Sergide ilk kez gerçekleştirdiğiniz dijital çalışmaları da izleyeceğiz. Dijital üretimin sizdeki karşılığı nasıl oldu?

Ne söylesem eksik kalır

”Benim için her sergi bir hesaplaşmadır” diyorsunuz. Bu sergide retrospektif tadında diyebiliriz. 35 yılllık geçmişe baktığınızda, sanatınızın serüveninizi nasıl yorumluyorsunuz?

Dönüp baktığımda ilk fark ettiğim şey, bunca sene boyunca çok yoğun ve hiç ara vermeden çalışmış olduğum... Hep çalıştım, çalıştıkça da yeni bir şey anlatma ihtiyacı duydum. Geçmiş olduğum durakları dışarıdan bakan birinin tespit edip göstermesi aslında daha doğru olur. Diyebileceğim şu ki; başlangıçta gölgeler vardı. Gölgeleri çok kulandım. Önce iki boyutlu olarak kağıtlara, sonra üç boyutlu olarak heykellerini yaptım. Bu gölgelerden gölge oyunlarına geçtim. Japonya’da, Güney Kore’de, Fransa’da farklı dönemlerde farklı gölge oyunları hazırlayıp kendim de içine girerek sahnede oynadım. Sonra yavaş yavaş minyatürlere doğru ilerlediğimi gördüm. Yani detaycı olmaya başladım. Çünkü tekniğe çok hâkimdim. İnce detayları görmek istedim. Deneyim sahibi oldum. Kendi tekniğimi yıllar içinde geliştirdim. Mistik olsun, ruhani olsun diye resim yapmam. Doğal bir akışla ortaya çıkar resimlerim. İsteyen istediği şekilde yorumlar elbette. Herkes görmek istediğini görür. Bu tarz tanımlamaları yapmak benim işim değil. Ben yapmak istediğimi yapıyorum. Üstelik bir sanatçının 35 yıllık üretimini birkaç cümlede tanımlaması da beyhude bir çaba gibi geliyor bana. Ne söyleseniz eksik kalır.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2020/11/14/09/25/resized_4bebc-943d185eekranalintisi4.jpg

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2020/11/14/09/25/resized_f26bf-f1d54724selma6.jpg

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2020/11/14/09/25/resized_bdee6-79990247selma3.jpg

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2020/11/14/11/54/resized_a6725-469508a3selma.jpg