Türklerin bilinen ilk yazılı belgeleri, hatıra taşları, kayalar ve günlük hayatta da kullanılabilen türlü eşyalar üzerine oyma yazı sistemi ile yazılmıştır. Bu metinlere “Eski Türk Yazıtları” da denmektedir. Eski Türk yazıtları, harflerin çözüldüğü 1893’ten bugüne kadar binlerce çalışmaya konu oldu. Bu yazıtlar, yalnızca ses olayları, sözcük yapıları, leksik kimi özellikler gibi Türk dili ile ilgili konularda bilgi vermez; aynı zamanda tarih, coğrafya ve kültür alanı için de eşsiz bilgilerle doludur. Bu nedenle, yazıtlar üzerinde Türk dili uzmanlarının yanı sıra, Türklerin yedi ve sekizinci yüzyılı ile ilgilenen farklı bilim alanlarına mensup uzmanlar da çalışmaktadır.
Eski Türk yazıtları yedi ve sekizinci yüzyıl Türk dünyasının anlaşılabilmesi için birincil yani temel kaynaklardır. O dönem Türk boylarıyla herhangi bir şekilde ilişkide bulunan Çin, Bizans ve Müslüman dünyası başta olmak üzere, başka halkların yazdıkları da kuşkusuz değerlidir. Ancak bu kaynaklar birincil değil; ikincildir. İşte bu nedenle Türk boylarının kendi elinden çıkan metinlerdeki her ayrıntının dikkatle incelenmesi, üzerinde düşünülmesi ve yorumlanması gerekmektedir.
Eski Türk yazıtlarının önemli bir bölümünü oluşturan ve devleti yöneten kağan ile beyler adına yazdırılıp diktirilmiş hatıra anıtlarında, daha çok devletlerarası ilişkiler, savaşlar ve savaşlardan elde edilen türlü imkânlardan söz edilmiştir. Mezar taşlarında ise ölen kişinin ağzından aile bireylerine, hanına, devletine ve milletine duyulan özlem daha ön plandadır. Kayalar ile gündelik hayatta da kullanılabilen kimi nesneler üzerindeki metinler daha kısa, ancak daha değerli bir sözcük hazinesine sahiptir.
İÇERDEN ANLATIMLA
Eski Türk yazıtları üzerinde çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Erhan Aydın, Nisan 2022’de Kronik Kitap tarafından İstanbul’da yayımlanan Eski Türklerde Gündelik Hayat adlı kitabında Türklerin bilinen ilk metinlerindeki gündelik hayata dair izleri ortaya koymayı hedeflemiştir. Eski Türk yazıtlarında doğrudan gündelik hayata dair izler çok azdır ve bu malzeme, metinler arasına serpiştirilmiş sözcüklerden yola çıkarak elde edilmiştir.
Kitabın ortaya çıkmasına neden olan malzeme; Çin, Bizans ve Müslüman dünyasının anlattıklarından değil; doğrudan Türklerin kendi elinden çıkan birincil kaynaklardan elde edildiği için daha fazla dikkati çekmektedir.
Kitap, “Giriş” bölümünün ardından, “Eski Dönem Türkler Hakkındaki Kaynaklar” başlığında, Çin, Bizans ve İslam dünyasının kaynakları hakkında bilgilere yer verilmiştir. Kitabın ana konusunu oluşturan “Eski Türklerde Gündelik Hayat” bölümü ise, dört ana başlıkta incelenmiştir. Bunlar; Sosyal Hayat, Ekonomik Hayat, Dinî Hayat, Gündelik Hayat İle İlgili Öteki Öğeler.
İSİMLER VE GÜNDELİK HAYAT
“Sosyal Hayat” başlığı altında Aile, Boylar ve Boy Birlikleri, Bodun (Halk, Kavim, Millet), Vatan başlıkları ile ilgili, yazıtlar dönemi Türkçesinden örneklere yer verilmiştir.
“Ekonomik Hayat”ın altında ise “Hayvan Yetiştiriciliği”, “Avcılık”, “Tarım” ve “Ticaret” başlıkları bulunmaktadır. Bunlardan “Hayvan Yetiştiriciliği” başlığı altında “Küçükbaş Hayvan Yetiştiriciliği”, “Büyükbaş Hayvan Yetiştiriciliği”, “Binek ve Yük Hayvanı Yetiştiriciliği” madde başları bulunmaktadır. “Küçükbaş Hayvan Yetiştiriciliği” başlığında yazıtlardan elde edilen malzemeye yer verilmiş; metinlerde ele geçmeyen hayvanların hangileri olabileceği üzerinde değerlendirmelerde bulunulmuştur. Örneğin, tavuk sözcüğünün sekizinci yüzyıl Türkçesindeki biçimi olan takıgu, hayvan adı olarak değil; on iki hayvanlı takvimde bir yılı göstermesinden dolayı ele geçmiştir. “Binek ve Yük Hayvanı Yetiştiriciliği” maddesini ise esasen at ve deve maddeleri oluşturmaktadır. At maddesinin, cinsiyetine, rengine, alnındaki lekeye, yaşına göre at türleri gibi ayrı ayrı sınıflandırılması, Türklerin yedi ve sekizinci yüzyıldaki at kültürü ile ilgili her ayrıntıyı gözler önüne sermektedir. Deve içinse; erkek ve dişi devenin ayrı ayrı adlandırılması, yavrusuna verilen adlar vs. Türklerin deve etrafında gelişmiş önemli bir sözcük hazinesine sahip olduğunu göstermektedir. Tarım ve ticaret başlıklarında da yiyecek, içecek ve tarımsal ürünlerin yanında, Türklerin ticaretteki maharetinden de söz edilmiştir.
“Dinî Hayat” başlığında ise, Türklerin inanç sistematiğine, yine zengin sözcük hazinesi üzerinden ulaşılmaya çalışılmıştır. Töreler, gelenekler ve özellikle üzerinde çok konuşulmuş, ancak tam olarak nasıl uygulandığı konusunda yeterince bilgi bulunmayan cenaze törenlerine de değinilmiştir.
“Gündelik Hayat İle İlgili Öteki Öğeler” başlığında ise; sayılar ve ölçü birimlerinin ardından, zaman ve takvim üzerinde durulmuştur. Yazıtlardan elde edilen bilgiye göre; herhangi bir olayın tarihi iki şekilde veriliyordu: 1. On iki hayvanlı takvim marifetiyle. 2. Olay esnasında olay kahramanının yaşının belirtilmesi ile. Özellikle ikinci sistemde, Bilge Kağan’ın, her olayda kardeşi Köl Tegin’in yaşını belirterek bir tür tarih kaydı düşmüş olmaktadır. Zamanın tayini konusunda, Tonyukuk’un iki taştan oluşan kendi yazıtında on iki hayvanlı takvimi neden kullanmadığına da değinilmiş ve bu çerçevede takvimin kökeni ile ilgili değerlendirmelerde bulunulmuştur. Takvimi oluşturan hayvanların sekizinci yüzyıldaki Türkçe biçimleri verilmiş; bu hayvanların bir bölümünün Türklerin gündelik hayatıyla hiçbir ilişkisi bulunmadığı vurgulanmıştır. Yine bu bölümde duygu başlığı altında sevinç ve üzüntü ifadelerine de yer verilmiştir. Kitap, kaynaklar ve indeks ile son bulmaktadır.
Eski Türklerde Gündelik Hayat’ta Türklerin ilk yazılı belgeleri olan eski Türk yazıtlarından elde edilen tüm bulgular hem araştırmacıların hem de meraklı okuyucunun ilgisi ve dikkatine sunulmuştur.