Engelli çocuğuna bakan 82 yaşındaki tevekkül timsali Emin amca: O bize Allah'ın hediyesi

82 yaşında Kayseri'de yaşayan Emin Çobanoğlu, doğup büyüdüğü Gömeç köyünde verdiği hayat mücadelesini yenisafak.com'a anlattı. Emin amcanın 53 yaşındaki çocuk felci hastalığı ile dünyaya gelen oğlu Necip ile sürdürdüğü yaşam ve zorluklara karşı tevekkülü ibret niteliğinde. Engelli evladını Allah tarafından kendisine verilmiş bir hediye olduğunu söyleyen Emin amca, "Bu çocuk dünyaya geldi. Cenab-ı Allah bir bolluk verdi. Belki o yavrunun rızkı, onu yiyoruz. Ondan önce çok düşkündük, fakirdik" ifadelerini kullandı.

Kübra Tokuş
Çocuk felci ile dünyaya gelen 53 yaşındaki Necip Çobanoğlu ve tüm bakımını üstlenen babası Emin Çobanoğlu.

Kayseri'nin Gömeç köyünde yaşayan, eşini yakın zamanda kaybetmesi ve ilerleyen yaşına rağmen engelli oğlu Necip ile bir bebek gibi ilgilenen 82 yaşındaki Emin Çobanoğlu, yaşadığı zorlu hayatı şükrederek anlatıyor.

Emin amca, "İhtiyarlığımın böyle olacağını hiç ummuyordum. Gençliğim çok telaşlı gitti. Niye? Çalışıyoruz. İşten gözümüzü açamıyoruz ki. Çapa yapıyoruz. Sulama yapıyoruz. İneklerle uğraşıyoruz. Hayvancılık var. Bir saat boş durmak yoktu. Şimdi yatmaktan başka bir şey yok" diyor.

Oğluna 'arkadaşım' diye sesleniyor

Bir çok konuda oğlu ile konuştuğunu, sohbet ettiğini onunla çok güzel vakit geçirdiğini söyleyen Emin amca, "Onu Allah bize hediye verdi. Şunu da derim, bu çocuk dünyaya geldi. Cenab-ı Allah bir bolluk verdi. Belki o yavrunun rızkı, onu yiyoruz. Ben bunu diyorum. Ondan önce çok düşkündük, fakirdik. Bana şöyle diyenler oldu; Ağa o çocuğu götür, devlete teslim et, yurda koy. Yok, öyle bir şey yok. Biz bakabildiğimiz kadar bakarız, bakamadığımız zaman da Cenab-ı Allah’a havale ediyoruz" ifadeleri ile sıkıntıları nasıl bir tevekkül ile karşılamamız gerektiğini öğretiyor.

45 yıl önceki adresi bugün gibi hatırlıyor

Eşine komşuları arasında çocuğu yeterince tedavi ettirmek için uğraş vermediği söylenince üzülerek doktor araştırmasına başlayan Emin amca yaşadıklarını bugün gibi şu sözlerle anlatıyor:

"Hanımlar arasında konuşmuş, isterse bu çocuğu tedavi ettirir, bilmem ne demişler. Ankara’da bir doktor duydum. Rasim Adasal diye bir doktor. Nerede? Ankara’nın Ulus Meydanı’nda Hilton otelinin Anafartalar caddesi, Hilton otelinin karşısında. Adres duruyor burada bak. Götürdüm. Rasim Adasal diye doktora götürdüm. Muayene ettirdim. Doktor da güzel bir doktor. Doktorların hocasıymış. Dedi ki;“Tam yerine getirmişsin. Kardeşim bu çocuk doğuştan felçli. Peki nasıl ederiz doktorum? Dedi ki; “Bak kardeşim hiçbir yere götürmene gerek yok” Ben şöyle bile dedim; “Maddi durumum iyi doktor bey. Yurtdışına götüreceğim. O zaman delikanlıyız. Çalışıyoruz. Para kazanıyoruz. Hiç gerek yok gönderirsem Allah benden sorar. Evine götüreceksin. Evinde bakacaksın vesselam."

"Nimetlerin şükrünü eda edemezsek nankörüz"

Şükretmeyi dilinden düşürmeyen Emin amca, "Allah’ın verdiği nimet bol. Bundan iyi olmaz ki. Rabbim daha ne verecek? Elhamdüllilah biz de bunun şükrünü eda edebilirsek ne mutlu. Edemezsek nankörüz" diyor.