Seçtiğimiz yıllarda Yaren Leylek ve Adem Amca hikâyesinin görünmez kahramanı olarak tanıdık Alper Tüydeş’i. Ardından da çeşitli mecralarda karşılaştığımız özel kuş türleri fotoğraflarının altında sık sık imzasına rastlar olduk. Emine Erdoğan’ın öncülüğünde hazırlanan, 28 çevre gönüllüsünün ilham veren hikâyelerinin yer aldığı “Dünya Ortak Evimiz” kitabında “Venedik’ten Bursa’ya Bir Flamingo Hikâyesi” ile yeniden karşılaştık. İsmini genellikle fotoğrafladığı kuşlarla duysak da aslında onun çalışmalarının özelinde yalnızca kuşlar yok. Tüydeş, elinde fotoğraf makinesi ile pek çok yaban hayvanının peşinde, doğada iz sürüyor. Yaptığı işi anlatırken, “Geyik, kurt, çakal, ayı bunların da peşinde koşuyorum. Bazen kelebeklere kaptırıyorum kendimi, kuş için gittiğim bir yerde kelebekleri çekiyorum. Ama hep hedefte kuşlar oluyor… Onları daha iyi tanıyorum, daha iyi biliyorum, daha çok araştırıyorum” diyor. Doğa fotoğrafçısı Alper Tüydeş ile son çıkardığı çocuk kitabını ve onu heyecanlandıran diğer projelerini konuştuk.
Bursa’nın göçmen kuşlar için oldukça önemli bir yer olduğunu çektiğiniz resimler ve yaptığınız çalışmalarla gösterdiniz. Şimdi sırada Türkiye’nin göçmen kuşları var diyebilir miyiz?
Yaşadığım şehir ve coğrafyasını düşününce bir yaban hayatı fotoğrafçısı, kuş gözlemcisi olarak oldukça şanslıyım. Bu yer ilgi alanım için oldukça avantaj ve imkân sağlıyor. Uluabat Gölü, yaşadığım şehirde evime on dakikalık bir mesafede. Karacabey Longoz Ormanı, Kocaçay Deltası evime yarım saatlik mesafede. Başka şehirlerden gelip yaşadığım şehirde birleşerek akan dört-beş tane büyük dere var. Bunu yanında Manyas Kuş Gölü gibi Türkiye’nin önemli sulak alanlarında bir tanesi de hemen komşu şehirde. Bulunduğum konum aslında benim çok fazla yer değiştirmeden pek çok kuşu gözlemlememe imkân sağlıyor. Projede çektiğim kuşlar ve Türkiye’de görülen kuşların yarısından fazlası Bursa’da. Bunların yanında son yıllarda bu iş için destek ve katkı bulmaya başladım. Bu sayede şehir dışı arazilerimi arttı. İşimi tüm Türkiye’ye yaymaya başladım.
ESAS KİTLEM ÇOCUKLAR OLDU
Bir fotokitap olarak hazırlanan Türkiye’nin Göçmen Kuşları nasıl bir çalışma oldu? Fotoğrafları nasıl seçtiniz?
Fotoğrafları seçerken sanatsal nitelikten ziyade kuş türünün ayırt edilebilmesini önemsedim. Kitapta karşılaştıktan sonra o kuş türünü günlük hayatta gördüklerinde, “Aa ben bunu kitapta görmüştüm” diyebilecekleri fotoğrafları ve türleri seçtim. Bende bu kuşların çok daha estetik, bazen silüet hâlinde bulunduğu ortamla bütünleşmiş fotoğrafları da var. Ama bu kitapta türü daha net anlatan ve gördükleri zaman tespit edebilecekleri tarzda ve kuşun en net tanım özelliklerini ortaya koyabilecek fotoğraflardan seçtim. Kitapta 36 farklı türde kuş yer alıyor. Baskı kalitesi ve fotoğraflar anlamında bir çocuk kitabının ötesinde bir çalışma oldu. Bu anlamda da Vakıfbank Kültür Yayınları’na teşekkür etmek isterim. Kitabın sonuna öğrendiklerini pekiştirmeleri ve biraz eğlenmeleri adına çocuklar için iki farklı oyun da koyduk.
YAREN LEYLEK KİTAP OLUYOR
Şu ana kadar gözlemlediğiniz tür sayısı nedir?
Yalnızca bu yıl içerisinde 276 tür gördüm. Bütün yılları dikkate aldığımızda da 394 tür gözlemleme ve fotoğraflama şansım oldu. Bu yıl bereketli bir yıldı diyebilirim. Destek de bulunca güzel bir planlama yaparak pek çok türü gözlemleme şansım oldu bu yıl.
Bunca yıllık gözlemlerinize dayanarak, kendinizi özdeşleştirdiğiniz bir göçmen/yabani kuş var mı?
Ur keklik… Çekmeye çalışıp da çekemediğim bazı kuşlara özellikle ilgim var. Ur kekliklerin yaşam alanları 2 bin 800-3 bin metre yükseklikte, dağın en yüksek kesimlerinde yaşıyorlar. Dağda harika bir manzara eşliğinde yaşamlarını sürdürüyorlar. Yeri geldiği zaman dağın eteklerine doğru iniyor ya da geniş bulut denizlerinde yüzüyorlar. Bu kuşlar da diğer kuşlara nazaran iri yapılarına rağmen daha sert kuşlardır ve daha ıssız yerlerde yaşarlar. Ötüşünden tutun karakterlerine ve renklerine kadar tüm bu özellikleri bana her zaman gizemli gelmiştir ve beni kendine çekmiştir. Daha önce iki kez Aladağlar-Kayseri’ye gidip denememe rağmen 600 metreden daha yakından fotoğraflarını çekemedim. İnsana çok tahammülü yok bu türün. Sesini her yerden duysanız da görmeniz pek mümkün olmuyor. Bana daha gizemli, güçlü ve daha cezbedici geliyor. Ama sonunda yerelden de destek alarak çekmeyi başardım.
Gözlem yapmayı en çok sevdiğiniz yerler nereler? Bize söyleyebileceğiniz favori yerler var mı?
Kayseri Aladağlar, Urfa bozkırları ve Van kesinlikle gidilmesi gereken yerler.Özellikle Van’ın çok bereketli bir coğrafyası var. Doğu Karadeniz’i yine bu liste içine katabilirim. Bu yerler tabiatına, doğasına ve içinde barındırdığı canlılara hayran kaldığım yerler oldu.
Amatör gözlemciler için verebileceğiniz bir tavsiye var mı?
Kuş gözlemi yapmak sanıldığı kadar zor bir iş değil. Çevremizde olan kuşları fark etmek çok fazla bir çaba gerektirmiyor. Sabır ve merak gerekiyor. Bir dürbünle, aile ile yapılabilecek bir aktivite. İnsanları hem stresten uzak tutabilecek, rahatlatabilecek bir eylem. Bunun yanında da doğalarını ve çevrelerinde yaşayan canlıları tanıma imkanı sağlar. Paylaştığım fotoğrafların büyük çoğunluğu insanların günlük hayatta görebileceği yerlerde yaşıyorlar. Bahçeler, tarlalar, yol kenarları…