Çocuğunu siber kokainden koru

Dijital çağda hem çocuk olmak hem ebeveyn olmak farklı bir yaşam biçimini beraberinde getiriyor. Dijitalleşme 7’den 70’e hepimizin hayatında kolaylık sağlasa da özellikle çocukların gelişiminde olumsuz etkilere neden oluyor. Aile hayatının bütünlüğünü sabote eden içeriklere karşı uyaran Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği Başkanı Prof. Dr. Tuncay Dilci, “Adına siber kokain de diyebileceğimiz sanal tasarlanmış içerikler bizi biz olmaktan uzaklaştırmaktadır” yorumunu yapıyor.

Dilber Dural
Arşiv

Günümüz çocukları dijital çağın içerisinde doğuyor. Teknolojiyle, dijitalle doğar doğmaz tanışıyorlar. Çocuklar teknolojiyle el ele büyüyor ve teknolojiden arındırılmış, uzak bir yaşamın nasıl olduğunu bilmiyorlar. Oysaki çocukların dijital temasla bu kadar iç içe olması bilişsel, duygusal, fiziksel ve davranışsal gelişiminde birçok tahribata yol açıyor. Bu noktada ebeveynlerin yaklaşımı çocuklar için çok önemli. Peki çocukların dijital temas alışkanlıkları ne gibi tehlikeler oluşturuyor? Hem fiziksel hem psikolojik sonuçları neler? Bunları önlemek için neler yapılabilir, çözümü nelerdir? Detaylarıyla uzmanlarla konuştuk.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2022/02/18/04/56/resized_51c9d-d5305732oyaakbac59f.jpg

SOSYALLEŞMEYİ ZAYIFLATIYOR

Pedagog ve nöropsikolog Oya Akbaş teknolojiden kaçmanın, uzak durmanın her yaş grubu için imkânsız olduğunu dile getiriyor. “Bağımlılığın her türlüsü kişiye zarar verir” diyen Akbaş, bağımlılıkların beyni doğrudan olumsuz yönde etkilediğini ve hasar verdiğini belirtiyor. Akbaş, “İnsan sosyal bir varlık, hal böyle olunca bütün gün masa başında tablet, telefon ve bilgisayar gibi araçlarla vakit geçirmek sosyalleşmeyi zayıflatıyor” diyor. Bu durumun; konuşma ve iletişim bozukluklarına, göz ve beden sağlığının bozulmasına yol açtığını ifade eden Akbaş, beyni olumsuz etkilediği için de kişilerin daha fazla mutsuz, karamsar ve içe dönük yaşamasına sebebiyet verdiğini söylüyor.

ÖDÜL VE CEZA YÖNTEMLERİNDEN VAZGEÇMELİLER

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2022/02/18/04/56/resized_fb2cb-a3cd54e6veysic3a7eri3.jpg

EKRANLARA MARUZ KALMA SÜRECİ İLE SÜRESİ DENETİM ALTINDA TUTULMALI

Psikiyatrist, Doç. Dr. Veysi Çeri ise şöyle değerlendirmede bulundu. “Klinik pratiğimde karşılaştığım vakalarla bilimsel araştırmaların sonuçlarına baktığımda çocuklar için ekranlara maruz kalma süreci ile süresinin mutlaka denetim altında tutulması gerektiğini üzülerek de olsa net olarak ifade etmek zorundayım. Nitekim klinik pratiğimde günde 2 saatten fazla ekrana maruz kalan küçük çocuklarda (5 yaşından önce) insanlara ilgisizlik, konuşma geriliği, sosyal becerilerde kısıtlılık, ses tonu ile jest ve mimikleri düzgün kullanmada bozulma, kas ve iskelet sistemi gelişiminde aksamalara sıklıkla rastladığımı ve bu olumsuz etkilerin ekrana maruz kalma süresi arttıkça arttığını ve ekran maruziyetini kestikten sonra bu gelişimsel eksiklerin yavaş yavaş düzeldiğini çokça gözlemledim.”

STRESİ AZALTMAYA YARDIMCI OLUYOR

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2022/02/18/04/54/resized_35abd-63280f2ctuncaydilci.jpg

SANAL TASARLANMIŞ İÇERİKLER

Gazi Üniversitesi öğretim üyesi ve Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği Başkanı Prof. Dr. Tuncay Dilci, dijital çağ da hem ebeveyn hem de çocuk olmanın farklı bir yaşam biçimini beraberinde getirdiğini söylüyor. Dilci “Adına siber kokain de diyebileceğimiz sanal tasarlanmış içerikler bizi biz olmaktan uzaklaştırmaktadır” diyor. Dilci, özellikle oyun bağımlılığının çocuklarda her geçen gün özendirici adrenalin ve dopamin etkisi ile hormonal sarsıntılar oluşturmakta olduğunu ve bunun karşısında çaresiz kalan çocuğun kendini bu bağımlılığın esaretine terk etmekte olduğunun altını çiziyor.

YOKSUNLUK SENDROMUNA DÖNÜŞÜYOR

“Dijital temas alışkanlığının bozukluğuna bağlı gereğinden fazla radyosyon etkisi altında kalan gözler ve yüzler akademik anlamda performans düzeyini olumsuz etkilerken çevreye karşı ve gerçek hayata dönük eylemlerimizi duyarsızlaştırmaktadır” diyen Dilci, “Giderek yoğunlaşan temas terk edilmesi halinde yoksunluk sendromuna dönüşerek insanlarda yeni bir panik bozukluk durumu meydana getirmektedir” diyor.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2022/02/18/04/57/resized_6d591-4ec5b2020x06sorudayoutubemeselesi1544339970186.jpg

Prof. Dr Tuncay Dilci’den ebeveynlere 6 öneri

- Dijital yaşam haritasını oluşturarak işe başlamalıyız. Dijital bağımlılık durumumuzu test etmeliyiz. Bununla ilgili geliştirdiğimiz bir sistem mevcut dijitanaliz.com adresinde bulabilirler.

- Çocuklarımızla ve ailece yüz yüze temas ortamının olduğu etkinlikler, yemek masası sohbetleri gerçekleştirmeliyiz.

- Gün içerisinde çocuğumuzun eğitimsel etkinlikleri de dahil hangi etkinliğe ne kadar zaman ayırdığı yönünde bir analiz yapmamız gerekmektedir.

- Bireyin dijital nesnelerden uzak kalıp, kalmama derecesi tespit edilmelidir. Bilgisayar ya da telefonlara doğrudan erişim mesafesi konusunda yeniden bir düzenleme yapılmalıdır. Diğer kişilerle eş zamanlı olarak aile içerisi etkileşim ve internet ya da film izleme seansları düzenlenmelidir.

- İnternet defteri ve günlük tutarak hangi gün, hangi programları niçin, hangi amaçla temas edilmiş ne kadar sürede temas edilmiş bunları raporlamak ve bunlarla ilgili kazanımları değerlendirecek metinler yazılmalıdır.

- Bilgisayar ve cep telefonu kullanımını kişisel olmaktan uzaklaştırıp herkesin kullanabileceği ortak bir nesne haline dönüştürülmelidir.