Cephedeki şifalı eller: Ümmü Gülsüm Kemalova ve arkadaşları

Balkan savaşında üniversite öğrenimlerini yarıda bırakıp Hilal-i Ahmer’e yardım etmek ve Türk kadınlarını uyanışa çağırmak için Osmanlı topraklarına gelen Petersburg Üniversitesi’nden Kazanlı Ümmü Gülsüm Kemalova, Petersburglu Rukiye Yunusova, Taşkentli Meryem Yakubova ve Rostovlu Meryem Pataşova isimli bu dört kadın, padişahın memnuniyetini kazanırlar. Ayrıca Sadrazam Mahmut Şevket Paşa onlar için “Her türlü fedakârlığa katlanarak, yaralılarımıza bakmak için gelmenizden ve dört aydan beri yaptığınız hizmetlerden fevkalâde memnunuz. Size nasıl teşekkür edeceğimizi bilemiyoruz, Müslüman hanımların yüce gönüllü ve âlicenap olduklarını siz bilfiil gösterdiniz. Sizlerden Allah razı olsun” ifadelerini kullanır.

​ Ayaktakiler: Rukiye Yunusova, Yusuf Akçura, Ümmü Gülsüm Kemalova, Meryem Yakupova / Oturanlar: Meryem Pataşova, Fatih Kerimi, Arif Kerimi

Türk Kızılay'ın her ay düzenli çıkartmaya başladığı 1868 isimli dergi, Mart sayısında 'Çanakkale 1915 İki Hilalin Hikayesi' kapak konusuyla çıkmıştı.

Dergiyi karıştırırken koronavirüs sürecinde olduğu gibi tarihin önemli her dönüm noktasında sağlıkçılar ödenmesi güç haklarıyla karşılaşıyoruz.

Dergide asıl dikkat çeken bir konu ise "Cephedeki şifalı eller: Ümmü Gülsüm Kemalova ve Safiye Hüseyin" başlıklı yazı. Türk kadın doktokların emeklerini gözler önüne seren yazının asıl kahramanı 4 kadın doktor.

Petersburg Üniversitesi’nden Kazanlı Ümmü Gülsüm Kemalova, Petersburglu Rukiye Yunusova, Taşkentli Meryem Yakubova ve Rostovlu Meryem Pataşova isimli bu dört kadın, üniversite öğrenimlerini yarıda bırakıp Hilal-i Ahmer’e yardım etmek ve Türk kadınlarını uyanışa çağırmak için Osmanlı topraklarına gelirler.

Türk dünyasının meşhur fikir adamı ve gazetecisi Fatih Kerimî'nin İstanbul Mektupları’nda bahsettiği grubun lideri olan Ümmü Gülsüm Kemalova Türk dünyasının önemli eğitim kurumlarından Çıstay Medresesi’nin kurucusu Zeki İşan Bey’in kızıdır aynı zamanda.

İstanbul’a geldikten sonra bir taraftan Hilal-i Ahmer’in Kadırga’da bulunan hastanesinde gönüllü hasta bakıcılık yapan kadınlar bir taraftan da devlet erkânı ve günün önemli aydınlarıyla görüşmeler yaparak kadınlar arasında çalışmalar başlatırlar. 23 Kasım 1912’de İstanbul’daki Tatar Talebe Cemiyeti Kulübü’nü ziyaret ederler. Ümmü Gülsüm Kemalova burada Rusya’daki Müslümanların geçimlerine, eğitim ve öğretim yolundaki faaliyetlerine dair bilgi verir. Bu dört kadın, 5 Aralıkta da dönemin önemli kadınlarından Halide Edip ile görüşürler.

Sadrazamdan gelen teşekkür

Gerekli izinler alındıktan sonra Fatih Kerimî ile bu dört kadın, 1 Mart 1913 Cuma günü Dolmabahçe Sarayı’nın yakınındaki Valide Camii’ne giderek padişahın selamlık törenini izlerler. Kızların üzerinde sıradan paltolar ve başlarında beyaz eşarp vardır. Yüzleri açıktır. Padişah orada hazır bulunanları selamlayarak camiye girer. Başmabeynci Halit Hurşit Bey onların yanına gelerek padişahın selam ve memnuniyetini bildirir. Sadrazam Mahmut Şevket Paşa da kızlara, “Her türlü fedakârlığa katlanarak, yaralılarımıza bakmak için gelmenizden ve dört aydan beri yaptığınız hizmetlerden fevkalâde memnunuz. Size nasıl teşekkür edeceğimizi bilemiyoruz, Müslüman hanımların yüce gönüllü ve âlicenap olduklarını siz bilfiil gösterdiniz. Sizlerden Allah razı olsun” der.

HAYAT
Google Arama Trendleri Raporu'nu açıkladı: Türkler ekmek tarifini Almanlar saç kesimini sordu

Dolup taşan bağış kutuları

Müdafaa-i Milliye’nin Kadınlar Heyeti kurulduktan sonra yaptıkları ilk önemli faaliyet, kadınlar konferansı olur. Fakat bu konferans Osmanlı tarihinin gördüğü en kalabalık kadınları buluşmasıdır. Yaklaşık 4 bin kadının katıldığı toplantıda salona giremeyerek dönen pek çok kadın olduğundan da bahsedilir. Oldukça hararetli konuşmaların yapıldığı toplantıda Halide Edip, Şair Nigâr Hanım ve Fatma Aliye gibi önemli isimlerin ardından kürsüye Ümmü Gülsüm Kemalova çıkar ve şunları söyler:

Hepsi de ‘intikam, bizi unutmayınız!’ diye bağırıyorlar... Bu halde hanımefendiler, nasıl oluyor da biz evlerimize kapanıp vaktimizi sükût içinde geçirmeye vicdanımız tahammül ediyor?”

Ümmü Gülsüm Kemalova’nın sözleri salonda büyük bir etki yaratır. O gün orada bulunan kadınlar kollarındaki bileziklerini, kulaklarındaki küpelerini, üzerlerinde kıymetli ne varsa vatan savunması için çıkarıp verirler. Müdafaa-i Milliye’ye ait yardım kutularından dokuzuyla Hilali Ahmer’e ait olan üçü kadınların bağışlarıyla dolar taşar.

Fatih Kerimî, bu konferanstan sonra “Zannederim ki, Türkiye devleti kurulduğundan beri Türk kadınları arasında bu kadar galeyan, bu kadar büyük bir hareket ilk defa olmaktadır” görüşünü dile getirir.

İstanbul’da bulundukları süre içerisinde Ümmü Gülsüm Kemalova ve arkadaşlarının faaliyetleri bir kahramanlık hikâyesi olarak tarihe geçer.

HAYAT
Türkiye Yayıncılar Birliği'nden 'kitabevlerini yaşatalım' çağrısı

HAYAT
Delirmeden evde kalmanın yolları

HAYAT
Google Arama Trendleri’ne göre Türkiye’de 'ihtiyaç kredisi', 'kredi başvurusu' ve 'enflasyon' aramaları yükselişe geçti