Camiden yükselen dualarla direndik

Darbe girişiminin olduğu gece en büyük direnişin gösterildiği Fatih semtinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Vatan Caddesi'nde darbeci askerlerin açtığı ateşten sağ kurtulanlar Fatih Camii'ne sığındı. Canını kurtaranlar ülkenin bekası için dualar edip namaz kıldılar. Sabah namazı sonrası ise cemaat birbirine sarılıp zaferi kutladı.

Yeni Şafak Fatma Çelik

15 Temmuz gecesinin en sıcak yaşandığı Vatan Caddesi ve Saraçhane'de onlarca insan can verdi. O gece insanlar meydanlarda bir öldü bin dirildi. FETÖ askerlerinin acımasızca halkın üzerine ateş ettiğinde insanların sığınacakları tek adres o gece kapılarını açan Fatih Camii'siydi. Gece gelip caminin kapısını halka açan Fatih Camii müezzini Halit Aslan'dan yaşananları dinledik. Herkes gibi darbe haberine başlarda kulak asmayan Aslan, Cumhurbaşkanı'nın konuşması sonucu olayın ciddiyetini anlamış. Her din görevlisi gibi Diyanet'in çağrısı üzerine camide salâ okumak için görevinin başına geçen Aslan, etrafın karışık olmasından dolayı, 'Ne olur ne olmaz' diyerek caminin kapılarını kapatmış. İnsanların gruplar halinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi binasına ve Vatan Caddesi'ne doğru gittiklerini gören Aslan, ilerleyen saatlerde duyduğu ateş sesleri sonrasında bazı insanların camiye sığınmak istediklerini söylüyor. Hemen camiyi vatandaşa açan Aslan yaşananları şöyle anlatıyor:

CAMİİ ADABI UNUTULMADI

"Ezanları, anonsları, salâları duyanlar sokağa çıkıyordu. Minareden Büyükşehir Belediyesi'nden camiye doğru koşan insanları gördük. Hemen ne olduğunu sorduk. Askerin ateş açtığını, etraflarındaki insanların teker teker vurulup yerlere düştüklerini anlatıyorlardı. Biz de hemen camiyi açtık. Çünkü insanlar artık çoğalmaya başlamışlardı. Her gelen ilk önce abdestini alıp öyle camiye girdi. Canlarını kurtarma derdinde bile cami adabını kimse terk etmedi. Camiye giren herkes hemen namaz kılmaya başladı. Biz de müezzin arkadaşlarla salâlara devam ettik. Biri bitirip öbürü başladı. Salâları uzun uzun okuduk."

500 KİŞİLİK BİR GRUP DUA ETTİ

Camiye her gelen vatandaşın iki rekat namaz kılıp çıktığından bahseden Aslan, "Olaylar bitmeye başladıkça insanlar camiye geldiler. Özellikle 500 kişilik bir grup geldi. Toplu dua ettiler, cemaatte hep bir ağızdan amin dedi. Her kesimden insan bu camiden gelip geçti. Kimse kimseyi de kırmadı. Her yer doluydu. Cemaat camiye sığmadı. Çoğu namazlarını dışarıda eda ettiler. Bizim milletimizin en belirğin özelliği kendi toprağına bir saldırı olduğu zaman her kesimin bir araya gelmesi" şeklinde konuşuyor.

http://image.piri.net/resim/imagecrop/2016/07/31/12/18/resized_e86b1-34fc6b95_mg_5177.jpg

Siyonist askerleri gibi halka ateş ettiler

Camii avlusunda sürekli koşturan insanlar olduğunu gören Fatih Camii müezzini Halit Aslan, "Üzerleri başları kan içerisindeki insanlar yaralılara yardım için gidip geliyordu. O gece herkesin yüzünde aynı şeyi gördüm. İnsanlar oralara tepkilerini ortaya koymaya gittiler. 'Benim askerim bana ateş etmez' dediler. Darbe girişimine değil askerin ateş açmasından dolayı şaşkınlardı. Bu inanması güç bir durum. Bizlerde askerlik yaptık. Çatışmalara dahi katıldım ama savunmasız bir halka hiç kimse ateş açmaz. O an şunu anladım: Bunlar İsrail'den gelen siyonist askerler, karşılarında direnenler ise Müslüman Filistinliler. Milletimiz büyük bir direniş göstermeseydi sonumuz mazlum Filistililer gibi olurdu" diyor.

Cuma namazı havası vardı

Fatih Camii'nde kadim bir kültür olan öğle ezanını iki müezzinin beraber okuma geleneğini o gece sabah ezanında da gerçekleştirdiklerini vurgulayan Aslan, "İnsanlar o gece bizzat savaştan geldiler. Hepsinin yüzünde korku ve şaşkınlık vardı.. O gece ve sabaha kadar camii aşırı yoğundu. Cuma namazı havası vardı. Mikrofonlar susmadı, cemaat azalmadı. Sabah namazından sonra darbenin geri püskürtüldüğünü gören insanlar birbirlerine sarıldılar, tebrik ettiler. Dualar edilip Kuranlar okundu. O gece camiye gelen insanların ölmeye hazır olduklarını gördüm. Ateş açılıyor. İnsanlar yere yatıyor ve ses kesilince tekrar kalkıp yürüyorlardı. Bu bizim milletimize has bir şey. Herkes olayın acısını yaşamakla beraber kalkışmanın başarılı olamamasının mutluluğunu hüzünlü bir şekilde yaşıyordu" diye anlatıyor.