Büyük felaketler üzerine düşünmek

Seller, depremler, dolu olayları, orman yangınları, salgın hastalıklar, kıtlıklar, büyük volkanik olaylar, depremler/tsunamiler, pandemiler, epizootikler, fırtınalar, don olayları, kuraklıklar/yangınlar, iklimsel değişimleri ve kıtlık olayları Ortaçağ Avrupası’nı her yönüyle değiştiren afetler…

Tanrı'nın Öfkesi isimli kitap

Can Uyar

Güneş kararır, kara denize batar.

Gökyüzünden aşağı yıldızlar dökülür…

İnsanların tabiatla olan sınavı hayatın başlangıcından beri devam ediyor. Bunun bitmeyeceği de ortada. Son yıllarda hepimizin yaşadığı Kovid-19 pandemisi, 6 Şubat 2023 yılında altı ilimizi etkileyen Kahramanmaraş merkezli 7.6 ve 7.7 şiddetli iki deprem! Böyle olunca insan biraz daha merak ediyor; geçmişte bu doğa olaylarıyla nasıl mücadele edilmiş diye.

Tam da bu noktada Tanrı’nın Öfkesi kitabında Dr. Tolgahan İmamoğlu Ortaçağ Avrupası’nı kasıp kavuran, şehirlerin, toplumların yok olmasına sebep olan, yüzlerce insanın, hayvanın öldüğü, coğrafyanın değiştiği doğa olaylarını inceleyince kitap biraz ürkütücü ama bir o kadar merak edilir bir hâle geliyor.

Genelde doğal felaketler tarihçiler, Ortaçağ Avrupası’nın siyasi, askerî, ekonomik ve sosyal hayatına odaklı çalışmalar yapmışlardır. Bundan dolayı da söz konusu temel konuları merkeze alan çalışmalarla dönem açıklanmaya çalışılmıştır. Ortaçağ Avrupası’nda meydana gelen büyük felaketler ise bu konuların içine sıkıştırmışlardır. Ancak son yıllarda tıp, klimatoloji ve çevre tarihçileri başta olmak üzere bir kısım bilim insanının ilk bulguları doğal afetlerin ve (nedeni doğal ya da beşeri olan) felaketlerin dönemi şekillendirmede düşünüldüğünden daha fazla etkili olduğunu gösteren çalışmaları önplana çıkmıştır.

Dr. Karaimamoğlu bu çalışmasında Ortaçağ’ın başından sonuna kadar Avrupa’yı ciddi şekilde sarsan büyük volkanik olaylara, depremlere/tsunamilere, pandemilere, epizootiklere, sellere, fırtınalara, kuraklıklara/yangınlara, iklimsel değişimlere ve bunlara eşlik eden kıtlık olaylarına odaklanıyor. Aynı zamanda bu felaketlerin Ortaçağ Avrupa nüfusunu her dönem ciddi şekilde tırpanlaması ve genel gidişata yaptığı etkiler de çeşitli örneklerle açıklıyor. Avrupa’nın bu travmatik günlerinde bir felaket anında ve sonrasında kişisel, toplumsal, yönetimsel ve dini tutumlarda çalışma süresince değerlendiriliyor.

SARSICI BİR ESER

Peki Ortaçağ Avrupası’nda insanlar kendilerini ve çocuklarını neden köle olarak satmıştı? Avrupa’nın nüfusu ne zaman ve nasıl yarı yarıya yok oldu? Depremler şehirleri haritadan nasıl sildi? Doğal felaketler Avrupa’nın tarihini nasıl değiştirdi? İnsanlar Ortaçağ’da bu büyük felaketlerle nasıl mücadele ediyorlardı? Yoksa kaderlerine boyun eğip Tanrı’nın kendilerini cezalandırdıklarını mı düşünüyorlardı? Bütün bu soruların cevapları Tanrı’nın Öfkesi kitabında sizleri bekliyor.

Tanrı’nın Öfkesi Ortaçağ boyunca Avrupa’yı tamamen değiştiren doğal afetlerin ve felaketlerin çarpıcı, yıkıcı ve yok edici etkilerini bütün çarpıcılığı ve dehşetiyle gözler önüne sermektedir.

“Sanki gök açılmış, sanki herkes ölümün yakında üzerlerine gelmesi gerektiğini düşünerek kendilerini Tanrı’ya emanet ediyormuş gibi görünüyordu. Her yaştan keşişler, rahipler, kadınlar, oğlanlar ve kızlar, kurtların avladığı çobansız koyunlar gibiydi” diye anlatılan 1456’daki Napoli Büyük Depremi gibi yer yer okuru sarsan bölümlerin olduğu kitap merakla ama bazen de tedirgin bir şekilde okuyacağınız bir eser.

HAYAT
Anlamlı hikâyeler küçük ve cesur adımlarla doğuyor