Bileğine güvenen buyursun gelsin

Dünya Bilek Güreşi Şampiyonu olan Ümit Can Kaya, “Bileğine güvenen herkes bu sporu yapabilir” diyor.Engeline rağmen engelsiz rakiplerini eleyerek 45 kiloda altın madalyayı alan Kaya, hayatının bu sporla değiştirğini söylüyor ve ekliyor: “Bir gün İstiklal Marşımızı herkese dinleteceğimi, bayrağımızı dalgalandıracağımı aklıma bile getiremezdim.”

Merve Akbaş
Ümit Can Kaya, engeline rağmen engelsiz rakiplerinin bileğini büktü ve 45 kiloda Dünya Bilek Güreşi şampiyonu oldu. Şampiyonlukla birlikte hayatının değiştiğini söyleyen Kaya, “Bileğine güvenen herkes bu sporu yapabilir. Bana katkısı özgüvenimin artması oldu. Arkadaşlarımın beni ‘şampiyon’ olarak çağırmaları hoşuma gidiyor” diyor.

Pendik Koca Yusuf Anadolu İmam Hatip Lisesi spor proje okulu 9.sınıf öğrencisi Ümit Can Kaya, 2019 Dünya Bilek Güreşi Şampiyonası’nda altın madalya kazandı. Gençler 45 kilo sol kolda kazandığı başarı ile Ümit Can, 1’cilik kürsüsünde bayrağımızı dalgalandırdı. Üstelik Ümit Can’ın şampiyonluğunun arkasında büyük bir azmin ve çabanın hikâyesi de var. Çünkü o doğuştan yürüme engeli olmasına rağmen engelsiz sporculara karşı mücadele ediyordu. Onu bu yola yönlendiren, teşvik eden ve çalıştıran ise ortaokuldaki beden eğitimi öğretmeni Barbaros Akdoğan. İkili birlikte çalışmaya başladıktan bir süre sonra madalyalar da gelmeye başlamış. İstanbul ve Türkiye şampiyonlukları da olan Kaya, 14-22 Mayıs tarihlerinde Atina’da yapılan Avrupa Şampiyonası’nda Türkiye’yi temsil etmiş ve Avrupa Şampiyonu da olmuştu. Ümit Can Kaya ve sporcunun hala antrenörlüğüne devam eden eski öğretmeni Barbaros Akdoğan ile bu başarıyı ve bugünlere nasıl geldiklerini konuştuk. Ümit Can bu maceranın başlamasından ötürü mutlu olduğunu söylüyor. Akdoğan ise, “Ümit okulumuzda diğer öğrenciler için fark edilmeyen, görülmeyen bir öğrenciyken önce şampiyon, sonra Ümit abi oldu.Yetenek ve azim bazen görünmeyeni görünür hale getirir” diyor.

Bilek güreşine nasıl başladın?

Ümit Can Kaya: Kısaca beden eğitimi öğretmenimizin, ‘bilek güreşi sporu yapmak ister misin’ sorusuna ‘isterim hocam’ demem üzerine başladım.

Siz Ümit Can’ı nasıl keşfettiniz?

Barbaros Akdoğan: İki yıl önce Ümit Can’ın da bulunduğu okula tayin oldum. Ümit Can’ı göreve başladıktan yaklaşık bir ay sonra okul bahçesinde bir arkadaşının elinden tutarak yürümeye çalışırken gördüm. Dikkatimi çekince ders öğretmenine sordum. Bizim okulun öğrencisi olduğunu, bedensel engelli nedeniyle tekerlekli sandalyede olduğunu ama az da olsa birkaç adım atabildiğini söyledi. Ancak Ümit Can bu engeli nedeniyle beden eğitimi derslerine pek çıkmak istemiyordu. Çoğunlukla teneffüse bile çıkmadığını sınıfta oturmayı tercih ettiğini, bazen arkadaşlarının ısrarı ile çıkarıp yürüdüğünü öğrendim. Bende yanına giderek ‘elimi tutar mısın’ dedim ve sonra da ‘bilek güreşi sporunu yapmak ister misin?’ diye sordum. İsterim hocam, dedi ve Ümit Can’la maceramız başladı.

Ümit Can, ailen ve çevren bu konuda sana destek oluyorlar mı?

Ü.C.K: Evet, annem ve babam bu başarı karşısında çok sevindi. Hatta genel olarak benden daha çok heyecanlanıyorlar diyebilirim. Komşularım, akrabalarım, okul arkadaşlarım bana ‘şampiyon’ diyorlar. Bu beni çok mutlu ediyor. Hepsi çok destek veriyorlar, her zaman dua edeceğiz diyorlar.

HURDALARDAN MASAMIZI YAPTIK

Ümit Can’ın başarısının arkasında nasıl bir çalışma temposu var, çalışmalara nasıl başladınız?

B.A.: Biz çalışmaya karar verdiğimizde önce bir masa ihtiyacımız vardı. Tabi bize kimse inanmıyordu. O yüzden kendimiz hurdaya çıkmış malzemelerden masa yaptık. Bugün hala o masada çalışıyoruz. Ama mutluyuz bir çok öğrencim de o masada Ümit’i yenmek için yarışıyor. Ümit’i başarılı kılan şey bilek güreşini çok sevmesi. Haftada beş gün antrenman yapıyoruz. ‘Hadi Ümit yoruldun artık’ dediğim bile bazen, ‘hocam biraz daha’ diyor. Sanırım masa onun kendini en iyi ifade ettiği yer. Hep hedef koyuyoruz daha iyisini yapmak için. Ve çok şükür dünya şampiyonluğu da geldi.

Bu spor gençlere neler katıyor? Onlara nasıl faydaları var?

B.A.: Özellikle amatör yapılan sporlarda bir ruh vardır. Sporcu o branşın, o ailenin ve o kültürün bir parçasıdır. Saygı, sevgi, paylaşım, aidiyet duygusunu hisseder. Antrenmanlarda ve müsabakalarda bir hedef için hep birlikte çalışır. Özgüven sahibi olur her şeyden önce. Ayrıca spor kötü alışkanlıklardan uzak tutar. Ümit’imiz gibi özel çocuklarımızı sosyal toplumun bir parçası yapar. Örnek verirsek Ümit okulumuzda diğer öğrenciler için fark edilmeyen, görülmeyen bir öğrenciyken önce şampiyon, sonra Ümit abi oldu. Öğrenciler onu tebrik etmek, elini sıkmak, hatta resim çektirmek için sıraya girdi. İşte yetenek ve azim bazen görünmeyeni görünür hale getirir. Okullarımızdaki tüm çocuklarımızın herhangi bir şeye yeteneği muhakkak vardır. Onu bulmak ve ona dokunmak yeterlidir.

Ümit Can peki ya bu sporun sana nasıl katkıları oldu. Genç arkadaşlarına da tavsiye eder misin?

Ü.C.K: Genç arkadaşlarıma tabiki tavsiye ederim. Bileğine güvenen herkes bu sporu yapabilir. Bana katkısı özgüvenimin artması oldu. Arkadaşlarımın beni ‘şampiyon’ olarak çağırmaları hoşuma gidiyor.

Hedefimiz olimpiyatlar