Barış Harekatı'nda TMT'nin rolü büyüktü

Türk Mukavemet Teşkilatı, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nda profesyonelleşmiş yapısı ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin öncü gücüydü. TMT’nin keşif, istihbarat ve lojistik alanlarındaki desteğinden bahseden Araştırmacı Doç. Dr. Sibel Akgün, “TMT mücahitleri, silahlı birlikleri ile harekât boyunca aktif muharebeler içinde yer almıştır. 1958 yılından beri Türkiye’nin komuta ve kontrolü altında olan TMT’nin bu açıdan Barış Harekâtı’nda büyük katkısı olmuştur” diyor.

Latife Beyza Turgut
Barış Harekatı

Yüzyıllar boyunca Türklerin yönetiminde kalan Kıbrıs, 19. yüzyıla gelindiğinde İngilizlerin denetimine geçti. Bu tarihten sonra adadaki Rumlar ile Türkler arasındaki gerilim adım adım yükseltildi. Özellikle 1950’lerden itibaren Rum toplumunun Enosis isteğiyle saldırganlık göstermesi adadaki Türkleri zor bir duruma soktu. Terör örgütü EOKA’nın silahlı saldırıları ve tedhiş faaliyetleri ise bardağı taşıran damla oldu. Kendilerini korumak ve adadaki yaşamlarını idame ettirebilmek adına Türkler de 1955’ten itibaren küçük çaplı direniş örgütleri kurmaya başladılar. Ancak desteksiz bu küçük oluşumlar, Kıbrıs Türklerinin güvenliğini ve geleceğini sürdürebilme noktasında yetersiz kaldı. Nihayetinde 1957 yılının sonlarına doğru Türk Mukavemet Teşkilatı’nın temelleri atıldı.Bugün 20 Temmuz 1974 günü başlayarak 18 Ağustos 1974 günü son bulan Kıbrıs Barış Harekâtı’nın üzerinden 50 yıl geçti. Adadaki Türklerin varlıklarını koruma ve sürdürme mücadelesinin bugüne dek sessiz kalmış kahramanlarını, Araştırmacı Doç. Dr. Sibel Akgün, Türk Mukavemet Teşkilatı: Kıbrıs’ta Türk Varlığının Koruyucusu kitabıyla birlikte kamuoyuna sunuyor. Akgün’ün Türkiye, KKTC ve İngiltere ülke arşivleri ile özel arşivlerden bulduğu daha önce yayınlanmamış belgeler ve yaşayan TMT’ciler ile yaptığı görüşmelerle zenginleştirdiği eseri, Kıbrıs Türk toplumunun siyasi tarihinde 1957-1976 arasında önemli bir yer tutmuş olan TMT’nin kuruluşuna, faaliyetlerine ve aktörlerine dair ulaşılabilecek nitelikli bir eser olarak öne çıkıyor.

Doç. Dr. Sibel Akgün

Kitabın nasıl bir hikâyesi var? Bir akademisyen olarak TMT’yi çalışmaya nasıl karar verdiniz?

Kıbrıs Türklerinin adada yüzyıllardır verdikleri varlık ve kimlik mücadelesi için önemli kilometre taşlarından biri olan TMT’yi çalışmaya karar vermem çok zor olmadı. Bunun sebebi zaten Kıbrıs Türklerinin siyasi tarihini çalışıyor olmamdan kaynaklandı. Adanın geçmişini ve Kıbrıs Türklerinin tarihini derinlemesine çalıştıkça, aslında TMT’nin çok az incelenen bir konu olduğunu anladım. TMT Kıbrıs Türklerinin varlık mücadelesinde çok önemli bir yer tutan bir direniş örgütü idi ancak gerek örgüt mensuplarının gizlilik yeminleri gerekse üzerinden uzun zaman geçmiş olduğu için çok fazla ele alınmış ve incelenmiş değildi. Bu nedenle bu örgütün Kıbrıs’ta ve Türkiye’de akademik olarak çalışılması gerektiği düşüncesinden hareket ederek, saha araştırması ile incelemenin doğru olduğu kararını verdim.

Ada halkı varlık mücadelesi içindeydi

1957 yılının sonlarına doğru Türk Mukavemet Teşkilatı’nın kurulmasına kimler karar veriyor? Örgüt için bir kurucu kadro var mı?

Aslında TMT’nin kurulmasının arka planı 1955 yılında başlamıştır. Bu yıl, adada EOKA’nın faaliyete geçmesi ile birlikte Kıbrıs Türkleri için de tedirginlik başlamıştır. Zaten 1945 sonrası Kıbrıs Rumlarının Yunanistan ile birleşmesi anlamına gelen Enosis için mücadele vermeye başlayan Rumlar karşısında siyasi olarak Türkiye’nin desteğini almak için özellikle 1948 sonrası Kıbrıs Türklerinin aktif bir hareketlenme içinde olması söz konusudur. Ancak 1 Nisan 1955’te EOKA’nın ada genelinde başlattığı tedhiş hareketleri karşısında ilk olarak Volkan, daha sonra Kara Çete, 9 Eylül gibi küçük gruplar halinde direniş örgütleri kurulmaya başlanmıştır. Ancak bu grupların hepsi de son derece sınırlı imkânlarla, örgütlü ve koordine olamadan hareket ettiği için EOKA tedhişi karşısında yetersiz kalmıştır. Özellikle 1957 yılında EOKA’nın ada genelinde arttırdığı tedhiş hareketleri ve uluslararasılaşan Kıbrıs sorununun diplomatik ve siyasi boyutu karşısında Kıbrıs Türkleri içinden iki kişi Rauf Denktaş ve Burhan Nalbantoğlu daha etkili bir örgütün kurulması için istişare içinde bulunmuşlardır. Rauf Denktaş o dönemde hem İngiliz yönetiminde savcı olarak görev yapmaktadır hem de Kıbrıs Türk halkının varlık mücadelesi içinde yer almaya çalışarak, adadaki politik gelişmeleri yakından takip etmektedir. Doktor Burhan Nalbantoğlu ise Kıbrıs’ta Kulak Burun Boğaz uzmanı olarak çalışan ve aynı zamanda Volkan ile 9 Eylül gibi direniş grupları içinde aktif olarak bulunan bir kişidir. TMT’nin kurulmasına öncülük eden ve örgütün ilk kuruluş toplantılarının evinde yapıldığı Kemal Tanrısevdi ise Türkiye’nin Lefkoşa Başkonsolosluğu’nda görevli bir memurdur. KKTC’nin kurucu lideri rahmetli Rauf Denktaş kendisi ile yaptığım özel görüşmede TMT öncesi kurulan örgütlerin disiplinsiz ve dağınık olduklarını, herhangi bir politik amacı olmadan günlük olaylar karşısında tepki verdiklerini, kendisinin ise bu durum karşısında rahatsızlık duyduğunu belirtmişti. Denktaş, bu nedenle kafasında oluşan bu düşünceleri Dr. Nalbantoğlu ile paylaşması sonucu yeni bir örgütün kuruluş çalışmalarının başladığını ifade etmişti. Dolayısı ile TMT’nin kurucu kadrosu 3 kişiden oluşmuş ve Kasım 1957 yılında Kıbrıs’ta kurulmuştu. TMT’nin kuruluş amacı öncelikli olarak EOKA tedhişi karşısında Kıbrıs Türklerinin can ve mal güvenliğini korumaktı. Bunun dışında kısa süre içinde Türkiye’nin desteğini alarak siyasi olarak da Kıbrıs Türklerinin haklarını korumak gibi bir amacı daha söz konusudur.

Yerel direnişten profesyonel örgüte

Kıbrıs Türk toplumunun içinden çıktıktan yaklaşık 9 ay sonra Türk Hükümeti’nin bilgisi dahilinde Seferberlik Tetkik Kurulu’nun denetimine giren TMT; yerel unsurları profesyonel asker olmadığı halde önce yeraltı örgütüne, daha sonra silahlı direniş örgütüne ve en sonunda düzenli askeri birliğe dönüştürülmüş. Bu tarz dönüşümlere adapte olabilen bir örgüt nadirdir. Siz TMT’nin bu başarılı dönüşümlerini hangi nedenlere bağlıyorsunuz?

TMT’nin gizli yerel bir sivil direniş örgütünden profesyonel bir askeri yapı haline gelmesinin en önemli sebebi Türkiye’dir. Örgütün Kıbrıs’ta yerelde kurulduğu ilk dönemde kendinden önceki örgütler gibi kısa süre içerisinde ortadan kalkması söz konusu olabilirdi. Bunu örgütün kurucuları da biliyordu. Bu nedenle örgütün mutlaka Türkiye’nin yönetimi altına girmesi gerektiği düşüncesindeydiler. Nitekim 1958 yılının ilk aylarında Rauf Denktaş’ın Türkiye’ye yaptığı ziyaretlerde bu konu Türkiye hükümetine aksettirilmiştir. İlk başlarda Türkiye’nin çekimser kaldığı konu kısa süre sonra kabul edilmiş ve Türkiye’nin Ağustos 1958’den itibaren örgütü yeniden teşkilatlandırması söz konusu olmuştur. Dolayısı ile örgütün yerel dinamikler içinde kalması kısa vadede mümkün olsa da uzun vadede profesyonel düzenli orduya dönüşmesinde en önemli etken Türkiye’dir. Bunun dışında temelde iki neden daha bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Kıbrıs Türk halkının ve TMT mücahitlerinin adada varlık mücadelesi için verdikleri olağanüstü azim ve inanç ile ikincisi Türkiye’nin demoğrafik- siyasi ve stratejik olarak Kıbrıs adasına verdiği önemdir. Bu etkenlerin hepsi bir araya gelince TMT’nin zaman içinde yerel bir direniş örgütünden düzenli orduya dönüşmesi mümkün olabilmiştir.

20 Temmuz 1974’te başlayan ve 18 Ağustos tarihine kadar süren Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. yıl dönümünde, Türk Mukavemet Teşkilatı’nın bu harekâttaki konumu ve görevi hakkında neler söyleyebilirsiniz?

TMT, 20 Temmuz 1974’te Barış Harekâtı’nda artık profesyonelleşmiş yapısı ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin öncü gücü olmuştur. Adanın her yerini bilen ve tanıyan mücahitler harekât boyunca keşif, bilgi, istihbarat ve lojistik alanlarında büyük yardımlarda bulunmuştur. Ayrıca TMT mücahitleri silahlı birlikleri ile harekât boyunca alanda aktif muharebeler içinde yer almıştır. Zaten 1958 yılından beri Türkiye’nin komuta ve kontrolü altında olan TMT’nin bu açıdan Barış Harekâtında büyük katkısı olmuştur.

Güvendiklerinde görüşmeyi kabul ettiler

Bu araştırma için Türkiye, KKTC ve İngiltere ülke arşivleri ile özel arşivlerden bulduğunuz, daha önce yayınlanmamış belgeler oldu. Fakat çalışmanın en dikkat çeken özelliği bugün hâlâ hayatta olan TMT’ciler ile yaptığınız görüşmeler. Bu görüşmeler nasıl gerçekleşti?

TMT’nin içinde aktif olarak görev yapmış kişilere ulaşmak ve kendileri ile görüşmeler yapmak aslında ilk başlarda kolay olmadı. Çünkü bu kişiler TMT andı içerek örgüt içine alındıkları için gizlilik gereği ve sonrasında güvenlik sebebi ile çok fazla konuşmak istemediler. Hatta bu konuda kendilerine ulaştığım birçok kişi görüşme yapmayı reddetti veya görüşmelerde çok fazla bilgi vermek istemedi. Ancak karşılıklı güven ilişkisi içinde çerçevesi iyi belirlenmiş akademik bir çalışma olduğu için ulaştığım birçok kişi de belge ve bilgi vermeyi kabul etti. Bu kişilerin de bazıları çalışma sonrası hayatını kaybetti. Ancak kendilerine ulaşmak ve görüşme yapmak için yaklaşık 4 yıllık bir süreç söz konusu oldu. Zaman içinde güven ilişkisinin tesis edilmesi ile birlikte başta Kıbrıs olmak üzere Türkiye’de birçok TMT mensubu ile görüşmek mümkün olabilmiştir.

TMT varoluş misyonunu devam ettiriyor

Kıbrıs Türk toplumunun siyasi tarihinde 1976 yılına kadar önemli bir yer tutmuş olan TMT’nin faaliyetleri, örgüt varoluş misyonunu tamamladığı için mi nasıl sona erdi?

TMT 1976 yılında misyonunu tamamladığı için değil, 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı olduğu için evrilerek farklı bir biçime dönüştürülmüştür. 1974 Barış Harekâtı sonrasında Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti ilan edilmiştir. Bu federe devletin ihtiyacı olan güvenlik birimi TMT’nin Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı ismi ile yeni bir oluşum haline getirilmiştir. Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı bugün de KKTC’nin askeri güvenlik birimidir. Dolayısı ile temelde örgütün varoluş misyonu olan adadaki Türklerin can ve mal güvenliğini korumak açısından varlığı Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı ile halen devam ediyor diyebiliriz.

HAYAT
Evinin duvarında Gazze’nin acıları

HAYAT
Gerçeklik algımızı yitirmeyelim

HAYAT
Dört mevsim rayların üzerinde yolculuk