Bakırın ve tekstilin tarihi merkezi: İkiztepe Höyüğü

Karadeniz’in binlerce yıllık tarihi ve kültürel mirasına ışık tutan İkiztepe Höyüğü kazısı bu yıl 50. yaşını dolduruyor. Öğrencilik yıllarında ilk kazı deneyimini İkiztepe Höyüğü’nde gerçekleştiren ve bugün bu önemli höyüğün kazı başkanlığını üstlenen Doç. Dr. Aslıhan Beyazıt, İkiztepe’nin tarih öncesi çağlarda dahi bakırın merkezi olarak konumlandığına işaret ediyor. Beyazıt, “Günümüzde sanayinin temel elementleri arasında yer alan bakırın, o dönemden bu yana varlığını koruduğunu görmek, bizi heyecanlandırıyor. Metal işçiliğindeki gelişimi ve çeşitliliğiyle de İkiztepe’nin diğer kazı alanlarından ayrı bir öneme sahip olduğunu düşünüyoruz” ifadesinde bulunuyor.

Latife Beyza Turgut
Arşiv.

Samsun’un Bafra ilçesinde bulunan ve Karadeniz’in bugüne kadar yapılmış en kapsamlı arkeolojik kazısı olan İkiztepe Höyüğü, bölgenin binlerce yıllık tarihi ve kültürel mirasına ışık tutuyor. İstanbul Üniversitesi tarafından 1974 yılında başlatılan ve bugüne kadar yapılan araştırmalarda İlk Tunç Çağı, Tunç Çağı ve Geç Kalkolitik Çağ kültürlerine ait keşiflerde bulunulmasını sağlayan kazı, özellikle Hitit öncesi dönemde maden ve tekstil alanlarında öne çıkıyor. Mezarlarda bulunan bakır eşyalar, İkiztepe’de madencilik konusundaki teknik bilgi ve ustalığa sahip insanların yaşadığını işaret ediyor. İkiztepe’yi diğer kazı alanlarından ayıran bir diğer özellik ise bölgede yaşayan halkın maden işçiliğinin yanı sıra tekstil ve dokumacılığı da aynı dönemde yaşadıkları diğer insanlara göre çok daha iyi bilmeleri. Yine kazı alanında bulunan ve İlk Tunç Çağı III. Zamanına tarihlenen, 690 iskeletin yer aldığı toplu mezarlık, Anadolu’daki emsallerine kıyasla en büyüklerden biri olarak kayıtlara geçiyor. Bazı iskeletlerde rastlanan kafatası ameliyatı izleri de İkiztepe’nin tıp alanındaki gelişmişliğinin önemli bir göstergesi oluyor. İkiztepe Höyüğü kazıları, insanlık tarihi açısından büyük önem taşıyan sonuçlara ulaşması yönüyle tüm dünyada arkeoloji ve tarih çevreleri tarafından da yakından takip ediliyor.

Samsun Bafra’da devam eden İkiztepe araştırmalarında, 2024 yılı arkeolojik kazı sezonu başladı. İkiztepe Höyüğü’ndeki çalışmalar, bu yıl da İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Aslıhan Beyazıt’ın başkanlığında ve Eti Bakır sponsorluğunda gerçekleştirilecek. Henüz öğrencilik yıllarında ilk kazı deneyimini İkiztepe Höyüğü’nde gerçekleştiren ve bugün bu önemli höyüğün kazı başkanlığını üstlenen Doç. Dr. Aslıhan Beyazıt ile İkiztepe Höyüğü’ndeki çalışma ve buluntuları hakkında konuştuk.

Tekstil ve dokumacılığın merkezi

İkiztepe Höyüğü kazısı İstanbul Üniversitesi tarafından 1974 yılında başlatıldı. Bugün tam 50 yaşında olan kazıda elde edilen arkeolojik bulgular hakkında neler söylemek istersiniz?

İkiztepe, Anadolu’nun kültürel hazinesinin ve dünya medeniyetindeki konumunun daha iyi anlaşılması açısından büyük bir öneme sahip. Geçmişten günümüze devam eden çalışmalarda bulunan 5 binin üzerinde tezgah ağırlığı, İkiztepe’nin önemli bir tekstil ve dokumacılık merkezi olduğunu ortaya koyuyor. Mezarlarda bulunan bakır eşyalar ise İkiztepeliler’in metali kullanma konusunda oldukça önemli teknik bilgiye ve ustalığa sahip olduğunun bir kanıtı. Tespit ettiğimiz mezarlara bırakılan ölü hediyelerini incelediğimizde oldukça tecrübeli metal ustaları tarafından üretilmiş mızrak ucu, hançer, ustura, spatula ve süs eşyalarından oluşan zengin bir buluntu topluluğuyla karşılaştık. Bugüne kadar ulaştığımız pişmiş toprak, kemik ve taş eserlerin, Karadeniz’e özgü ahşap mimari, tekstil dokumacılığı ve metal kullanımının izlerini yansıtıyor. Elde edilen en önemli bulgulardan biri, İkiztepeliler’in Erken Tunç Çağı olarak adlandırdığımız M.Ö. 3’üncü bin yılda açığa çıkarılan bazı iskeletlerde görülen ameliyat izleri; bizlere İkiztepeliler’in tıp alanında da bilgi birikimine sahip olduklarını gösteriyor.

Karadeniz’in bugüne kadar yapılmış en kapsamlı arkeolojik kazısı olan İkiztepe’yi diğer kazı alanlarından ayıran özelliği nedir?

Aslında Anadolu’da Neolitik Çağ’dan itibaren gördüğümüz kafatası ameliyatlarının M.Ö. 3’üncü bin yılda İkiztepe’de de yapıldığını anlıyoruz. İkiztepe’de önemli bulgu bu ameliyatlardan sonra bazı bireylerin yaşamına bir süre daha devam etmiş olması. Bölge tarihine ışık tutan araştırmalarımız, İkiztepe’nin bundan yüzlerce yıl önce çok önemli bir dokumacılık merkezi olduğuna işaret ederken, bölgenin tarih öncesi çağlarda dahi “bakırın merkezi” arasında konumlandığını gösteriyor. Günümüzde sanayinin temel elementleri arasında yer alan bakırın, o dönemden bu yana varlığını koruduğunu görmek, bizi bu araştırmalarda heyecanlandıran konular arasında yer alıyor. Dolayısıyla metal işçiliğindeki gelişimi ve çeşitliliğiyle de İkiztepe’nin diğer kazı alanlarından ayrı bir öneme sahip olduğunu düşünüyoruz.

Ahşap mimarinin en erken örnekleri

Bildiğimiz kadarıyla kazılarda taş veya kerpiç temellere veya duvarlara rastlanılmadı. Tabanlar üzerinde görülen kare veya dikdörtgen plan veren hatıl boşlukları ile dikeç deliklerinden İkiztepe’de yapıların ahşaptan yapıldığı anlaşılıyor. Bu anlamda Karadeniz’de yakın zamana kadar yaygın olan ahşap evlerin ilk örneklerini bu alanda gördüğümüzü söyleyebilir miyiz?

İkiztepe’de geleneksel mimari ahşap yapılardan oluşuyor. Bu yapıların inşasında değişik büyüklükte işlenmiş kütükler yatay şekilde üst üste konularak ‘çantı’ adı verilen bir teknikle çivi kullanılmadan yapıldığı görülüyor. İkiztepe halkının, ahşaptan, duvarları kille sıvalı, sazlarla örtülü semerdam çatılı evlerde yaşadıkları anlaşılıyor… İkiztepe yerleşmesi, Karadeniz Bölgesi’nin özgün mimari geleneği olan ahşap mimarinin en erken örneklerini veren tek yerleşme.

Cerrahi müdahale gerçekleşmiş

İkiztepe Höyüğü arkeolojik kazıları 1981 yılında bulunan 5 bin yıllık kafatası ile baş delgisi tekniğinin ilk Tunç Çağı’nda kullanıldığını belgelemesiyle hatırlanıyor. Baş delgisi tekniği ne anlama geliyor?

Kafatası trepanasyonları, İlk Tunç Çağı’nda İkiztepe’de yaşanan savaş nedeniyle kesici, delici ve küt uçlu silah yaralanmalarını iyileştirmeye yönelik gerçekleştirilmiştir. Kafatası ameliyatı gerçekleşmiş bireylerin cerrahi müdahale sonrasında bir süre daha yaşadıkları anlaşılmıştır. Bununla birlikte, yaşlı bir erkek iskeletinde saptanan trepanasyonun (baş delgi ameliyatı) tümoral oluşumla birlikte ele geçirilmesi, İkiztepeliler’in travmaların dışında kalan bazı sağlık sorunlarını da cerrahi müdahalelerle tedavi etmeye çalıştıklarını göstermesi açısından çok önemli.

Yeni bulgulara erişmenin heyecanı içindeyiz

1974 yılında başlayan kazılar 2012 yılında sonlanmıştı. 2021 yılında kazıların yeniden başlaması ve gelecek süreç hakkında neler düşünüyorsunuz?

Kazılara yeniden başlamamızdaki asıl amaç, höyüğün kronolojisini tekrar değerlendirmek. İkiztepe Höyüğü kazı çalışmaları, Anadolu’nun kültür mirasının insanlık tarihi açısından büyük önem taşıyan sonuçlara ulaşması yönüyle ve stratejik konumu nedeniyle hem Anadolu hem de özellikle Balkan kültürleriyle olası kültürel ilişkiler bağlamında Anadolu ve Karadeniz arkeolojisi açısından önemli bir yerleşme niteliğinde. Bugüne kadar sürdürülen çalışmalarda Erken Tunç Çağı ve Geç Kalkolitik Çağ ile ilgili bölgenin bilinmezlerine dair önemli verilere ulaşıldı. Arkeolojik kazılar her ne kadar kamu kaynaklarıyla yürütülse de özel şirketlerin desteği, iğneyle kuyu kazılan bu sürece önemli bir dayanak oluyor. Eti Bakır’ın sponsorluk desteği bu açıdan bizim için çok önemli. Eti Bakır, sponsorluğunun yanı sıra kazılarımızdaki bulguların etrafındaki toprakların incelenmesi konusunda bize gelişmiş laboratuvarlarıyla da destek oluyorlar. Bu gerçekten kazının devam ettiği süreçte bilgilenmemiz açısından çok kıymetli. 2024 yılı kazılarımızda da İkiztepe’de yeni bulgulara erişmek için büyük bir heyecan içindeyiz.

HAYAT
Girit’ten İzmir’e lezzet yolculuğu

HAYAT
İstanbul’da ilk durak: Ayasofya

HAYAT
Güzel insan, üretken bir yazar ve geride kalan 50 yıl