Ayasofya, 24 Temmuz 2020’de cuma namazıyla Fatih Sultan Mehmet Han’ın vasiyetine uygun şekilde yeniden cami hüviyetine kavuştu. Hem Hristiyan hem de İslam’a ait birçok tarihi esere ev sahipliği yapan Ayasofya’nın eserleri, şimdi bir müzede sergileniyor. Yapının hizmete başlamasından kısa bir süre boşaltılan, Sultanahmet Meydanı’ndaki eski Tapu Kadastro Müdürlüğü binası, “Ayasofya Tarihi Müzesi”ne dönüştürüldü. Geçtiğimiz günlerde ziyarete açılan müzeyi, Ayasofya Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Zeynep Ahunbay ile gezdik.
Yıllarca caminin farklı bölümlerinde korunan, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ait eserler müzenin sergi alanında bulunuyor. Ayasofya'nın tarihi burada kilise, cami, müze ve yeniden cami bölümleriyle anlatılıyor. Sizi ilk karşılayan sikke ve sütun başlıkları oluyor. Bu bölümde bugüne kadar görülmemiş tarihi eserlerin yanı sıra Ayasofya tarihine ilişkin yazılmış eserlerin orijinalleri de incelenebiliyor. Sebil taşları, divitler, Fossatti albümü, Ayasofya restorasyonuna ilişkin hatıra madalyaları ve güneş saati birçoğu ilk kez görülecek eserlerden başlıcaları.
184 ESER SERGİLENİYOR
1935 yılında İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü adına Shneider tarafından yapılan kazılarda açığa çıkarılan “Taş Eserler Koleksiyonu”ndan, Ayasofya’ya ait 31 eser, Ayasofya Tarihi Müzesi’nin “Kilise” bölümünde gösterime sunuluyor. Fetihle birlikte camiye tahvil edilen Ayasofya’nın giderek bir külliyeye dönüşmesi, tefrişi ve geçirdiği onarımların anlatıldığı “Cami” bölümünde İslami Eserler koleksiyonuna ait 39 eser yer alıyor. Ayasofya Camii'nin müzeye çevrilmesinden sonra oluşturulan “İkona ve Kilise Eşyaları Koleksiyonu”ndan ve Manyas Kocagöl kiliselerinde adak yapılan İslami ve Gayri İslami sikkelerden oluşan “Sikke Koleksiyonu”na ait 110 eser müze bölümünde sergileniyor. “Ayasofya’nın yeniden cami olarak ibadete açılması” temalı son bölümde ise Ayasofya’nın 15. yüzyıla ait vakfiyesi ziyaretçilere sunuluyor. Müzede sergi temasına göre seçilen toplamda 181 eser ve üç tıpkıbasım gösterime sunuluyor. Ayasofya Tarihi Müzesi’ne ait depolarda bulunan koleksiyona ait diğer eserlerin önümüzdeki günlerde sürekli ve geçici sergilerle sunulması planlanıyor.
CAMİ VAKFİYESİNİ YAKINDAN GÖRÜN
Sadece cami objeleri olan cüz, hat levhası, rahle, Kur’an-ı Kerim ve mahfazaları değil, kilise dönemine ait başka nesneler de müzede yer buluyor. Bunlar arasında mukaddes kemik ve istavroz kutusu, el yazması Habeş İncil’i yer alıyor. Ayrıca Serafim melek tasvirlerinin yüzünü örten maskelerden birisi de müzede görülebiliyor. Ayasofya Tarihi Müzesi’nin en kıymetli eseri ise Fatih Sultan Mehmet’in vasiyetinin yer aldığı 65 metrelik Ayasofya Vakfiyesi. Eser, daha önce Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivinde sergileniyordu.
SANAT VE TARİH BİR ARADA
Müze turuna, üçüncü katta yer alan Ayasofya’nın tarihiyle ilgili birçok deneyimin sunulduğu mekandan başlanıyor. Çoğunluğu gençlerden oluşan müze ekibi, girişte geziyle ilgili bilgilendirmeler yapıyor. Farklı dillerde sunulan kulaklıklarda Türkçe anlatımı Selçuk Yöntem seslendiriyor. Perdeler arasından geçerek ulaşılan deneyim alanındaki ilk bölümde, iki büyük ekranda Ayasofya’nın şehir için önemi ve tarihçesi anlatılıyor.
Farklı birçok odadan oluşan deneyim alanında, Ayasofya’nın inşa süreci ve dönemin şartlarına kadar birçok konu art arda ele alınıyor. Mesela Ayasofya’nın kubbesinin geçirdiği yıkımı siz de tecrübe ediyorsunuz. Ayrıca yapının onarımında ilk günden bugüne kimlerin emek verdiği, hangi dönemlerde neler yapıldığı detaylarıyla aktarılıyor. İstanbul’un Fethi’nin anlatıldığı bölümde o ruhu derinden hissediyorsunuz. Osmanlı padişahlarının cami için yaptığı iyileştirmelerin yanı sıra, yapıya en büyük emeği veren Mimar Sinan ve Gasper, Giuseppe Fossati kardeşlere de önemli bir yer ayrılıyor. Ayasofya’nın hikâyesi; teknik ve sanatsal yönlerinin de eklenmesiyle günümüze getiriliyor.
Tüm bu eserlerin ve daha fazlasının yer aldığı binayı ziyaret etmek için “demmuseums.com” adresinden bilet alabilirsiniz. Ayasofya odaklı bir gezi planlıyorsanız tavsiyemiz önce müzeyi, daha sonra camiyi gezmeniz yönünde.
YERDEKİ MOZAİKLER BİLE SERGİDE
Zaman içerisinde kubbeden dökülen mozaiklerin bile sanatseverlerin ilgisine sunulduğunu söyleyen Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, “Sütun başlıkları, ikinci Ayasofya’ya ait parçalar. Mozaikler ise rutubet nedeniyle kubbeden düşenler. Görevliler, her sabah yerde buldukları mozaikleri biriktirmiş. Ayasofya’daki değişik mekanlar depoya çevrilerek kazılarda çıkan değerli parçalar sandık içinde veya raflarda korunuyordu. Bir kısmı müzeye taşınsa da çok sayıda obje hâlâ camide” dedi.