Madem Avrupa Birliği (AB) Türkiye’yi bünyesine almakta ayak diretiyor. O zaman biz de lezzetlerimizi bu sınırların içinde tanıtmak için bir seferberliğe çıkmamız gerekiyor. Esasında her kültürel öğe bizden bir parçadır, bizi temsil ediyor. Bu parçanın bizi temsil ettiğine, bizi anlattığına göre bizim lezzetlerimizi bilmeleri, tanımaları, bizi daha iyi tanımaları anlamına gelir. Bu yüzden bizi en iyi anlatacakların başında Türkiye’nin lezzetleri geliyor.
Son yıllarda coğrafi tescil çalışmaları her zamankinden daha fazla hızlanmış ve artmış bulunuyor. Coğrafi işaret sayımızın sayısı 1300’ü aşmış durumda. Bu tescil olayını şehirlerin yarışından, rekabetinden kurtarıp daha kalıcı ve ciddi çalışmalara, iyi bir tanıtıma dönüştürebilirsek mutfağımıza ait her bir lezzetin dünyada bir elçi görevi göreceği muhakkak. Yeter ki hakkıyla ve layıkıyla bu gıda ve yemekleri koruyup orijinalliğiyle bütün dünyaya sunabilelim.
Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) tarafından başvuru hazırlıkları tamamlanan 10 coğrafi işaretli ürün için Avrupa Komisyonuna toplu coğrafi işaret başvurusu yapıldı. Süreçlerin tamamlanmasıyla Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde bilinen ve sevilen lezzetlerimiz uluslararası tescil alacak, dünya çapında etkin koruma altına alınacak.
Ayaş domatesi, Bingöl balı, Bursa şeftalisi, Ezine peyniri, Hüyük çileği, Isparta gülyağı, Kilis zeytinyağı, Manisa mesir macunu, Rize çayı ve Urla sakız enginarı başvurusu yapılan ürünler.
Bu 10 başvuruyla AB’de işlemleri devam eden başvuru sayısı 42’ye yükseldi. Başvuru süreci devam eden ürünler Maraş tarhahası, Silifke yoğurdu, Edremit zeytinyağı, Manisa sultani çekirdeksiz üzümü, Suruç narı, Erzurum su böreği, Safranbolu safranı, Hopa hamsili ekmeği, Bursa siyah inciri, Amasya çiçek bamyası, Demirci hünnabı, Kırkağaç kavunu, Aydın Menencik zeytini, Bursa kestane şekeri, İpsala pirinci, Aydın Menencik zeytinyağı, Tonya tereyağı, Araban sarımsağı, Gaziantep menengiç kahvesi, Milas yağlı zeytini, Gemlik zeytini, Çağlayancerit cevizi, Maraş çöreği, İnegöl köfte, Kayseri sucuğu, Kayseri pastırması, Edremit Körfezi yeşil çizik zeytini, Antepfıstığı, Antakya künefesi, Afyon sucuğu, Afyon pastırması olarak sıralanıyor.
Uluslararası coğrafi işaret seferberliğinin başlatılması ve bu kapsamda AB nezdinde coğrafi işaret sayısının 100’e çıkarılması hedefleniyor.
Daha önce AB’den Antep baklavası, Aydın inciri, Aydın kestanesi, Bayramiç beyazı, Giresun tombul fındığı, Malatya kayısısı, Milas zeytinyağı ve Taşköprü sarımsağı tescil aldı. Tescil sürecindeki Antakya künefesiyle ilgili başvurunun kabul edilip itiraz süreciyle ilgili sürecin devam ettiği bilgisini alıyoruz.
AB Komisyonu yapılan başvuruları uygun bulursa AB Resmi Gazetesi’nde yayımlanacak. 3 aylık itiraz süresinin ardından AB nezdinde tescillenecek. Başvuruların nitelikli hazırlanması ve AB tarafından talep edilen düzeltmelerin hızlı şekilde tamamlanması, tescil sürecinin daha kısa sürede sonuçlanmasını sağlıyor.
AB Tüzüğü gereği coğrafi işaret başvuruları, üretici grupları adına ulusal düzeyde tescili gerçekleştirilen kuruluşlar tarafından doğrudan yapılabildiği gibi TÜRKPATENT aracılığıyla da iletilebiliyor. TÜRKPATENT daha önce üretici grupları tarafından yapılan başvurulara teknik destek sağlarken bu defa üretici gruplarıyla yakın işbirliği ve koordinasyon içinde gerekli tüm hazırlıkları tamamladı.
Türk mutfağını dünyaya tanıtacak
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yayınlanan Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı ciddi bir çalışma olarak göz dolduruyor. Akademisyenler ve şefler tarafından kaleme alınan eser Türk mutfağını dünyaya tanıtmayı amaçlıyor. 21 bölüm ve 218 tariften oluşan kitap muhtevası iyi kategorize edilmiş. Çorbalar, mezeler, salata ve turşular, zeytinyağlılar, dolma ve sarmalar, ekmekler, kahvaltı, yumurtalı yemekler, börek ve hamur işleri, tencere yemekleri, pilavlar, bulgurlu yemekler, köfteler, kebaplar, deniz mahsülleri, sakatatlar, tatlı ve kurabiyeler, içecekler, özel gün yemekleri, kiler olarak sıralanıyor. Tarifler arasında ilk defa duyabileceğiniz fava, papara, şiveydiz gibi ilginç isimlere rastlamak mümkün. Gurme Dünya Yemek Kitabı Ödülleri seçkisinde Gastrodiplomasi ve First Lady kategorilerinde ödüle aday gösterildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan kitabın önsözünü yazarak tanıtımına destek verdi. Erdoğan’a göre yemek kültürümüz endüstrileşen, geçici bir haz peşinde sürükleyen, içinden adabı çıkaran yıkıcılığa karşı panzehir niteliği taşıyor. Doç.Dr. Özge Samancı ekolojik ve kültürel olarak sürdürülebilirliği olan Türk mutfağının herkese hitap eden zenginlikte olduğunu söylüyor. Prof. Dr. Mehmet Öz ise mutfağımızın genel olarak Akdeniz diyetinin bir parçası olduğunu ifade ediyor.
Şavşat ketesi: Lezzetin ötesi
Un, maya, tuz, su ve yörede üretilen tereyağından elde edilen hamur yuvarlak şekil verilerek hazırlanır. Hamuru hazırlama, dinlendirme, açma ve pişirme olmak üzere dört aşaması vardır. Odun ateşinde kuzine sobada pişirilir. Ağızda dağılan yapıya sahip. Tadı ve alametifarikası tereyağıdır. Tereyağının en önemli özelliği 1300 metre üzerinde rakımlı yaylalarında serin ve sürekli çiseli otlaklarda tıbbi aromatik ve endemik bitkilerle beslenen büyükbaş hayvanların sütünden üretilmesi. Şavşat ketesinin geçmişi oldukça eskiye dayanır. 2021 yılında Şavşat Belediyesi’nin girişimiyle coğrafi tescili alındı. Malzemeleri 1 kilo un, 10 gram kuru maya, yarım litre su, 12 gram tuz ve 150 gram Şavşat tereyağıdır.