Atalık tohumlara babaya vefa

Çiftliği idare etmenin yanı sıra Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Hitotoloji Bölümü’nü bitiren ve Almanya’da yüksek lisans, doktora eğitimlerini tamamlayarak doçent unvanını alan Çöl, yazın çiftlikte çalışıp kışın sıcak olan ülkelerdeki kazılara devam etmeyi kendisi için bir şans olarak gördüğünü dile getiriyor.

Dilber Dural
Tohum girişimcisi Ayten Çöl, babasının ölümünün ardından Amasya’da bulunan 2 bin dönümlük Kılçak Çiftliği’nin başına geçti. Çöl, “Eğer çiftlik yaşarsa babam da yaşar” diyor.

Tohum girişimcisi Ayten Çöl. Amasyalı parlamenter ve büyük bir toprak sahibinin tek evladı o. Babası Faruk Çöl, Amasyalı toprak sahibi bir ailede doğup büyümüş ve siyasete atılmış bir politikacı. 1960 İhtilali sonrası Demokrat Partili olduğu için Yassıada’da yargılandı, 1967’de serbest bırakıldı. Kısa bir süre sonra ise Faruk Çöl, Ankara’daki oturdukları apartmanın kapıcısı tarafından öldürüldü. Katil, Çöl’ün elinde büyümüş kendi evladı gibi sevdiği bir kişiydi. Bu acı kayıp sırasında henüz 16 yaşında olan Ayten Çöl babasının adını yaşatmak için önemli bir karar aldı ve baba toprağına Amasya’ya döndü. Tek bir akrabasının dahi kalmadığı bu topraklarda dededen kalma 2 bin dönümlük bir alandaki Kılçak Çiftliği’nin başına geçti. Çöl, pancar üretimiyle başlayan macerasını araştırmacı kişiliğinin etkisiyle farklı ürünlere yönelterek devam ettirdi. Çiftliği idare etmenin yanı sıra Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Hitotoloji Bölümü’nü bitiren ve üzerine Almanya’nın Münih şehrinde yüksek lisans, doktora eğitimlerini tamamlayarak doçent unvanını alan Ayten Çöl ile hikâyesini konuştuk.

BABAMI NASIL YAŞATIRIM ENDİŞESİYLE ÇİFTÇİ OLDUM

ÇİFTLİĞİN GEÇMİŞİNDE TOHUMCULUK VAR

Aslında Amasya’da çiftliğin başına geçtiğinde her şey onun için yeni başlıyordu. Çöl’ü korkutmaya ve kaçması için yıldırmaya çalışmışlar. Hatta yetmemiş, bir gece evini mermi yağmuruna tutmuşlar. Ama o yıllar boyu büyük zorluklar çekmesine rağmen yılmamış. Babasının adını ne pahasına olursa olsun yaşatmaya kararlı bir şekilde başarmış. Çöl, terk etmediği dede toprağından kalma çiftliğinde; mısır, şeker pancarı, sebze, soya, buğday ve soğan başta olmak üzere çok çeşitli ürünler yetiştirmiş daha sonrasında ise tohumculuğa girişmiş ve ürünlerin tohumlarını yetiştirmeye başlamış, aynı zamanda Amasya Ovası’nda patatesi ilk yetiştiren kişi olmuş. Bunun yanı sıra “İyi Tarım” belgesi alarak, patates, soğan, mısır ve fasulye olmak üzere Geldingen Ovası’na dört ürün yerleştirdi. Yetiştirdiği tohumları da yurt içi ve yurt dışına pazarlayan Çöl, tohumculuğa girişini ise “Çiftliğin geçmişinde tohumculuk da olduğu için tohumculuğu devam ettirmeye çaba gösterdim” diyerek anlatıyor ve kendisi için büyük bir dönüm noktası olduğunu söylüyor.

YAZIN ÇİFTLİKTE KIŞIN KAZI ÇALIŞMALARINDA

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2022/07/23/04/28/resized_715ff-d1df1e63c4b1mg_4699.psd

Doğayla birlikte kendimizi de heba ediyoruz

“Doğa Ortak Evimiz” kitabında yazısı bulunan Çöl, doğa ile ilgili şunları söylüyor: “Halkın dikkatini çekmek adına bu çalışma fevkalade olumlu ama burada israfı sadece doğa olarak da düşünmemiz gerekiyor. Bu israf doğayı sadece kötü kullanmak doğayı israf etmek ya da elimizdeki malzemeyi israf etmekle ilgili değil. Doğayla birlikte insanı da israf edebiliyor, heba edebiliyoruz. Bir manada buna da dikkat etmek gerekiyor. Dünyayı üzerindeki canlılarla birlikte bir bütün olarak ele aldığımızda doğru yolu göstermenin küçüklükten itibaren verilecek eğitimden geçtiğini düşünüyorum.”