Geçtiğimiz hafta İstanbul’un özellikle Fatih ve Başakşehir semtlerinin sokaklarda büyük bir hareketlilik vardı. Suriye’den İstanbul’a sığınan ailelerin yoğunlukla yaşadığı bu semtlerin sokaklarında aynı zamanda Şam, Hama ve Halep’le özdeşleşmiş birbirinden ünlü tatlı dükkânları dolup dolup taştı. Zaferin sevinciyle tatlı alıp dağıtanlardan bu dükkân önlerinde kimi zaman izdihamlar da yaşandı. Bir anlamda zafer sevinciyle sokakta dağıtılan Hama ve Şam tatlıları bu büyük zaferin simgesi oldu. Biz de Yeni Şafak Pazar olarak hem tatlı satan esnafla konuştuk hem de sevincini tatlı dağıtarak kutlayan Suriyelerle sohbet ettik. Esnaf geçen hafta tatlı satışlarında zirveyi yakaladıklarını gülerek ifade ediyor. Çünkü Baas rejiminin çöküşüyle Suriyelilerin hayatına sadece özgürlük değil, aynı zamanda tatlı bir sevinç de gelmiş. Hama ve Şam tatlısı, Suriyeliler için sadece bir lezzet değil, aynı zamanda geçmişin acılarına, bugünün zaferine ve geleceğin umuduna bir gönderme olmuş. Rejimin düşüşüyle birlikte özgürlüğün tadını çıkaran Ala Rezzuk ile Sedra Alhamam gibi pek çok Suriyeli de bu tatlıyı sofralarına taşıyarak zaferi kutlamaya devam ediyor.
ABDULLAH CÜNEYT
Mutlu bir anı paylaşmak için tatlı alıyorlar
Başakşehir’deki Salloura Oğlu Tatlıcısı’nda çalışan 26 yaşındaki Abdullah Cüneyt Halep’ten Türkiye’ye 13 yıl önce gelmiş. Suriye’de öğrenci olduğunu söyleyen Cüneyt, tatlıcılık mesleğine burada başladığını söylüyor. Hama tatlısının Suriyeliler için kültürel bir değer taşıdığını vurgulayan Cüneyt, “Hama tatlısı, baklava Türkiye’de neyse Suriye’de de öyle bir yere sahip. Suriyeliler bu tatlıya sahip çıkar. Başka bir ülkede bulamazsınız. Ancak Humus’lular ve Hama’lılar arasında ‘Bu tatlıyı kim buldu?’ diye bir tartışma hep vardır. Rejimin düşmesiyle muhalifler Halep’ten sonra Hama’ya gidince, zafer kutlamaları da Hama tatlısıyla yapıldı” sözleriyle anlatıyor. Rejimden önce tatlı satışlarının oldukça düşük olduğunu belirten Cüneyt, rejimin düşmesinin ardından Hama tatlısına olan talebin hızla arttığını söylüyor. Cüneyt, “Eskiden günlük 3-5 tepsi Hama tatlısı satardık. Rejimin düşmesinden sonra bu sayı 15 tepsiye çıktı. İnsanlar bu tatlıyı mutlu bir anı paylaşmak için alıyor. Fabrikada çalışan Suriyeliler geliyor, sadece kendileri için değil, herkesle paylaşmak için Hama tatlısı alıyorlar. Hama tatlısı bizim zaferimizi, özgürlüğümüzü ve umut dolu geleceğimizi simgeliyor” ifadelerini kullanıyor.
Evlerimizi yeniden inşa edip vatanımıza döneceğiz
Cüneyt, Suriye’deki evlerinin yıkıldığını ve dönüş için önce yeniden inşa sürecine başlamaları gerektiğini dile getirerek duygularını şöyle paylaşıyor: “Rejimin düşmesi bizi çok mutlu etti. Şimdi vatanımıza dönmek istiyoruz ama önce yıkılan evlerimizi yeniden inşa edeceğiz. Ardından işimizi tekrar kurup hayatımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz.”
MUHAMMET HASAN DERVİŞ
Acı günlerden bugüne gelen bir miras
Fatih’te bulunan Al Sultan Sweets’in çalışanlarından 25 yaşındaki Muhammet Hasan Derviş de 2019 yılında eğitimine devam etmek için Türkiye’ye gelmiş. Şam’lı olan Derviş, tatlıcılığın aile mesleği olduğunu ve ailesinin rejimden önce Suriye’de de bir tatlıcı dükkânı işlettiğini belirtiyor. Zaferin ardından tatlı satışlarında büyük bir artış olduğunu belirten Derviş, “Normalde Hama tatlısından 30 kilo satıyorduk. Şimdi haftalık satışımız 200 kiloya çıktı. Suriyeliler konu komşularına ikram etmek için bu tatlıyı alıyorlar. Önceden karışık baklava daha çok satılıyordu ama şimdi Hama tatlısı en çok tercih edilen tatlı oldu” diyor. Derviş, Hama tatlısının kendileri için özel bir anlam taşıdığını dile getirerek şu ifadeleri kullanıyor: “Hama tatlısı, peynir helvasından yapılıyor ve özellikle kaymaklı olanı çok seviliyor. Bu tatlı bizim mutluluğumuzu ifade ediyor. 1980 yılında Hama’da Hafız Esed’in rejimi sırasında 50 binden fazla insan öldürüldü. Hama tatlısı, o acı günlerden bugüne gelen bir miras. Şimdi rejimin düşmesiyle birlikte bu tatlı, özgürlük ve zaferin sembolü oldu.”
Artık seçim yapabileceğiz
Derviş, “Ben, babam, dedem hiçbirimiz cumhurbaşkanımızı seçemedik. Rejim düştü ve artık özgürce seçim yapabileceğiz. Bu, çok mutlu edici bir şey” diyerek mutluluğunu paylaşıyor.
AHMET BAJARİ
Zaferin tadını çıkarıyoruz
Fatih’te yer alan Zaitoune Sweets’in çalışanlarından 28 yaşındaki Ahmet Bajari ise 2013 yılında Esed rejimine katılmayı reddederek ailesiyle birlikte Türkiye’ye göç etmiş. Fatih’te yaşayan Bajari, üç yıldır Zaitoune Sweets’te çalışıyor. Savaştan önce eğitimine devam eden ancak çatışmalar nedeniyle eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalan Bajari, şu an tatlıcılık yaparak ailesine destek oluyor. Bajari, Hama tatlısının özel tarifini ve son dönemdeki satış patlamasını şu sözlerle dile getiriyor: “Hama tatlısı irmik ve peynir helvasından oluşuyor. Biz ona ‘peynir helvası’ diyoruz. Hama kurtulunca herkes çok mutlu oldu. Zaferle birlikte insanlar bu tatlıyı almak için dükkânlarımıza akın etti. Sadece bir haftada satışlarımız yüzde 50 arttı. Daha önce bu kadar talep görmüyordu.” Bajari, “Esed düşünce herkes mutlu oldu. Tatlılarımız sadece sofraları değil, insanların yüzlerini de güldürdü” diyor. “Biz özgürlük için savaştık, şimdi zaferin tadını çıkarıyoruz. Bu tatlılar hem bizim hem de müşterilerimizin sevincini ifade etmenin bir yolu oldu” ifadelerini kullanıyor.
ALA REZZUK
45 gün işkence gördüm
11 yıldır Türkiye’de yaşayan 30 yaşındaki gazeteci Ala Rezzuk, Suriye’de rejimin başladığı ilk aylarda Şam Üniversitesi Gazetecilik bölümü birinci sınıf öğrencisiymiş. En son 2012 yılında Hama’ya gittiğini söyleyen Rezzuk, “Hama’ya en son gidişimde Esed rejimi askerleri evimize baskın yapıp direniş gösterilerine katılmaktan beni tutukladılar. Kelimelerle anlatamayacağım kadar işkenceye maruz kaldım. Hama’da 45 gün tutuklu kaldım ardından başka yere sevk edilip beş gün kaldıktan sonra serbest bırakıldım” sözleriyle Suriye’de yaşadıklarını anlatıyor. 2014 yılında ailesiyle birlikte Türkiye’ye gelen ve Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünü bitiren Rezzuk, “Son olaylar başladığında Hama ele geçilirse tatlı dağıtacağım sözünü vermiştim” diyor ve şunları anlatıyor: “Hatta özellikle Halawet el Jibn bir diğer adıyla Hama tatlısı (Peynir helvası) dağıtacağımı söyledim. Aslında bu tatlının gülümseten bir hikâyesi var. Hama şehrinin Güneyinde Humus şehri var ve bu şehirle Peynir helvası tatlısı ile ilgili hep tatlı güzel tartışmalar yaşıyoruz. Onlar ‘Biz icat ettik. İlk yapan biziz’ diyorlar biz ise tersini söylüyoruz. Dolayısıyla operasyon ilk başladığında bu tatlı tekrar gündeme geldi çünkü Hama’nın, Humus’tan önce Esed işgalinden kurtulacağı öngörülüyordu. Benim gibi diğer Hamalılar da Hama daha önce kurtulursa Peynir helvası Hama’nındır diyordu. Hama tatlısının bizim için önemi budur. Yıllarıdır evlerimizden, toprağımızdan, ülkemizden zorla uzak bırakıldık. Esed rejimi abimi şehit etti. Diğer abimi sakat bıraktı. Evimizi yakıp yıktı. Antep fıstığı tarlalarımızı ele geçirip silahlı teşkilatı Şebbihalarına verdi. Hama’nın kurtuluşu benim için yeniden doğum gibi hissettiriyor. Evime dönünce de kurban keseceğim.”
HÜSAMETTİN YILMAZ
İnsanların kalplerinde yeşeren umutların bir yansıması oldu
Başakşehir’deki Senabel Sweets’te çalışan Hüsamettin Yılmaz 32 yaşında. Aslen Şamlı olan Yılmaz, 2012 yılından beri Türkiye’de yaşıyor. Savaş öncesinde Suriye’de kuru temizlemecilik yapan Yılmaz, Türkiye’de ise tatlıcılık yapmaya başlamış. Yılmaz, “Eskiden 20 kilo kadar tatlı satıyorduk, rejim düştükten sonra Hama tatlısı ve Şam tatlısı gibi tatlılarımızın satışı 150 kiloya kadar çıktı. Özellikle kaymaklı Şam tatlısı çok tercih ediliyor” ifadelerini kullanıyor ve ekliyor: “Zaferimizi kutlamak, özgürlüğün tadını paylaşmak için insanlar artık bu tatlıları tercih ediyor. Hama ve Şam tatlısı zorlu yılların ardından insanların kalplerinde yeşeren umutların bir yansıması oldu.”
SEDRA ALHAMAM
Mutluluğumuzu paylaşmak istedik
22 yaşındaki Sedra Alhamam, 12 yaşındayken Suriye’de annesini savaşta kaybettikten sonra Türkiye’ye göç etmek zorunda kalmış. Bugün İstanbul’da sosyoloji son sınıf öğrencisi olan Alhamam, Suriye’de 8 Aralık günü, Esed rejiminin sona ermesi ve halkın yıllardır süren mücadelesinin zaferle sonuçlanmasının, tüm Suriyeliler için tarihi bir dönüm noktası olduğunu söylüyor. 14 yıl süren zulüm ve acının ardından gelen bu zaferin hem Suriyelilerin umudunu yeniden canlandırdığını hem de kutlamalarla paylaşılan bir mutluluğa dönüştüğünü ifade ediyor. Alhamam, “Gerek Hama’nın gerek Halep’in kurtuluşu bizler için oldukça önemli ve umut dolu bir geleceğin habercisi. Hama’nın tarihsel süreçte yaşadığı katliam ve vahşet hafife alınacak gibi değil. 1982 yılından bu yana şehirde yaşayan insanların yarası hâlâ iyileşmiş değil” diyerek Hama’nın tarihindeki trajedileri anlatıyor.