Ülkemizde yaşanan ve 11 ili doğrudan etkileyen depremler; ekonomik, sosyolojik, demografik ve psikolojik birçok etkiye neden oldu. Etki alanında kalan en önemli gruplardan bir tanesi de elbette çocuklar… 7-18 yaş arasında çocukları bulunan katılımcılarla gerçekleştirilen araştırmada, deprem sonrasında çocukların yüzde 66’sında yaşam motivasyonunda kayıp oluştuğu, yüzde 74,6’sında stres artışı ve gerginlik meydana geldiği görülüyor. Prof. Dr. Ahmet Akın benzer durum içerisinde bulunan ailelere şu tavsiyelerde bulunuyor: “Deprem ve diğer afetlerle ilgili ailelerin çocuklarına bilgi vermeleri, depremin değil tedbirsizliğin tehlikeli olduğunu konuşmaları ve evlerinin güvenli olduğuna yönelik telkinde bulunarak çocuklarının kendilerini emniyet hissi içinde hissetmelerine destek olmaları gerekmektedir”.
Deprem sonrası eğitim hayatının aksaması, sosyal ilişkilerin sekteye uğraması, çevredeki yıkımlar, arkadaş gruplarındaki can kayıpları gibi kritik süreçler yaşanmaktadır. Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 52,6’sının çocuklarında okula gitmek isteğinde olumsuz bir düşünce değişikliği olduğu görülüyor. Peki, çocukların bu zorlu süreçte arkadaşlık ilişkileri nasıl etkilendi? Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 65,6‘sı çocuklarının arkadaşlık ilişkilerinde problem oluşmadığını belirtiliyor.
Deprem çocuklar için ayrı kalma korkusunu artırıyor
Çocukların kendilerini yanlarında en güvende hissettikleri yer aileleridir. Peki, deprem gibi sarsıcı olaylar karşısında ailenin sağladığı güven alanı nasıl etkilenir? Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 61,2‘sinde çocuklarının aileden ayrı kalma kaygısı oluştuğu, yüzde 55,5’inin çocuklarında güven eksikliği gözlemlendiği görülüyor.
Prof. Dr. Akın bu sonucu şu şekilde yorumluyor: “Aileden ayrılma kaygısı ve stresin yüzde altmışların üzerinde olması ciddi bir uyarı olarak görülmelidir. Ailelerin bu noktalarda çocuklarına daha fazla zaman ayırması, onların sosyal ortamlara adapte olmasına destek olması ve yanlarında olduklarını hissettirmesi son derece önemlidir”.
Çocuklar deprem psikolojisinden olumsuz etkileniyor
Ölüm bilinmezdir ve hayatın sonunu ifade eder. Bu yüzden ölüm, her dönem insan için kaygılar ve korkular oluşturmuştur. Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 60,3’nün çocuklarında ölüm korkusu/kaygısı, yüzde 64,6‘sının çocuklarında duygusal donukluk gözlemlendiği görülüyor. Katılımcıların yüzde 48,3’nün çocukları gece uykularında kâbus sorunu yaşıyor. Prof. Dr. Akın ölüm kaygısı, duygusal donukluk, okula gitmeme isteği ve uyku problemlerinin büyük afetlerden sonra görülmesinin son derece olağan durumlar olduğunu belirtiyor. Ancak bu duruma şu şekilde dikkat çekiyor: “Bu tepkilerin normalde sağlıklı bir aile ortamı ve sosyal destekle iki üç ay içinde normale dönmesi gerekir. Aksi takdirde kronikleşir uzun süreli hale gelebilir. Bu nedenle iki üç hafta sonrasında hala bu tepkiler devam ediyorsa mutlaka uzman desteğine başvurulması gerekmektedir”.