Nelson Dellis, Amerika Birleşik Devletleri’nde 6 kez Hafıza Şampiyonu olmuş, kendi deyimiyle bir Hafıza Atleti. Üniversitede fizik ve matematik okuyup ardından Bilgisayar bilimleri yüksek lisansı yapan Dellis’in hayatı anneannesine Alzheimer teşhisi konması ve Dellis’in sürece tanık olması ile değişiyor. Anneannesinin 2009 yılında vefatının ardından 25 yaşındaki Dellis o güne kadar bir şeyleri hatırlamak konusunda hiç iyi olmamasına rağmen hafıza eğitimlerine başlıyor. Dellis günümüzde hem üniversitede hocalık yapıyor hem de dünya çapında hafıza eğitimleri, seminerler veriyor, hem de kurduğu Climb for Profit isimli vakıfla dünyanın farklı dağlarında profesyonel zirve tırmanışları yaparak Alzheimer hastalığı araştırmalarına fon sağlıyor. Dellis’in seminerlerini, eğitimlerini www.nelsondellis.com websitesinden takip edebilirsiniz.
Dellis ile “sıradan” bir IQ ve hafızaya sahip bir insanın hafıza şampiyonuna dönüşmesi yolculuğunu konuştuk.
Kendinizden nasıl bahsediyorsunuz? İnsanlarla tanıştığınızda ve ne iş yaptığınızı sorduklarında ne diyorsunuz?
Kısa cevabı mı uzun cevabı mı istiyorsunuz?
İkisini de merak ediyorum.
Kısa cevap, ben bir öğretmenim. Uzun cevap ben bir hafıza koçu ve danışmanıyım, insanlara bu konuda yardım ediyorum, yaşamları, kariyerleri, ilişkileri için hafızalarını nasıl güçlendireceklerini öğretiyorum.
Anneannemi Alzheimer hastalığından kaybettim
Uluslararası alanda “hafıza atleti” olarak tanınıyorsunuz. Aslında ortalama bir hafızaya ve zeka puanına sahip bir gençken sizi bu alana yönelten kişisel bir hikayeniz olduğunu biliyorum, anlatır mısınız?
Evet, aslında hafızam hiçbir zaman iyi olmamıştı. Daha sonra ben 25 yaşındayken, 2009 yılında anneannem Alzheimer hastalığına yakalandı. Yıllar boyunca hastalığının ilerlemesine ve hafızasını kaybetmesine şahit oldum. Vefat ettiğinde hafıza konusunda kitaplar okumaya, yaşlandığımda aynı duruma düşmemek için hafızamı nasıl güçlendirebileceğimi araştırmaya başladım. O sırada hafıza şampiyonalarından haberim oldu. Sıradan insanların binlerce yıllık kadim hafıza tekniklerini öğrenip inanılmaz hafıza becerileri göstermeleri beni büyüledi. Ben de bu teknikleri öğrenmek istedim ve bunun için çalışmaya başladım.
Süper hafızanız olabilir
Bu şekilde anlattığınızda insan bu herkesin yapabileceği bir şeymiş gibi hissediyor. Gerçekten böyle mi? Yeterince çalışarak herkes hafızasını bu denli eğitip geliştirebilir mi yoksa zaman içerisinde aslında bu konuda doğal bazı eğilimleriniz olduğunu mu fark ettiniz?
Bu harika bir soru. Herkes hafıza şampiyonu olabilir mi bilmiyorum, ben bunu takıntı haline getirmiştim. Çok rekabetçi bir yapım var, belki herkes böyle değildir. Ancak hafızayı “süper insan” gibi göründüğünüz bir noktaya getirecek kadar geliştirmeyi bence herkes yapabilir. Bunun yolu teknikleri öğrenmekten ve her beceride olduğu gibi pratik yapmaktan geçiyor.
Peki, özellikle bir şampiyonaya hazırlandığınız zamanlarda bir gününüz nasıl geçiyor?
Bir şampiyonaya hazırlanırken günde birkaç saat ezberleme çalışmaları ve farklı bazı pratikler yapıyorum. Fakat aynı zamanda bir kariyerim de var. Üniversitede bilgisayar bilimleri hocasıyım. Hafıza konusunda ise koçluk yaptığım danışanlarım var.
Her şeyi zihninizde resmedin
Kullandığınız çeşitli hafıza teknikleri var fakat bildiğim kadarıyla en sık “hafıza sarayı” ve “gör-bağlantı kur- git (see-link-go)” tekniklerini kullanıyorsunuz. Bunları açıklar mısınız?
Tabii. Hafıza sarayı (memory palace) tekniği çoğumuzun yarışmalarda bir kart destesinin sırasını ya da uzun bir sayı dizisini hatırlamak için kullandığı, binlerce yıldır bilinen çok kuvvetli bir teknik. Bu teknik uzamsal bilgileri hatırlama yeteneğimizi kullanır çünkü beynimiz bu konuda gerçekten iyidir. Şimdi size gözlerinizi kapatıp evinizin içinde yürüdüğünüzü hayal edin desem, bunu kolayca yaparsınız. Ezberlememişsinizdir ama evinizi bilirsiniz. Ezberlemek istediğiniz şey diyelim ki marketten alınacaklar listesi olsun. Alacağınız her bir şeyin resmini zihninizdeki bu sarayda bir yerde hayal edin. Saray eviniz olabilir, spor salonunuz olabilir, arkadaşınızın evi olabilir. Çok iyi bildiğiniz ve gözünüzde canlandırabileceğiniz bir yer olması gerekiyor. Zihninizde bu yeri gezerken, ezberlemek istediğiniz şeyler için yol boyunca resimler yerleştirebilir veya hayal edebilirsiniz. Daha sonra bu listeyi hatırlamak istediğinizde hafıza sarayına gidip önceden yürüdüğünüz yerde resimleri görürsünüz. Resimleri kolay hatırlamanız için canlı, tuhaf resimler olsa daha iyi olur.
Abartılı resimler zihninizde seçin
Peki gör-bağlantı kur-git tekniği hangi yönüyle farklı?
Gör-bağlantı kur-git tekniği herhangi bir şeyi ezberleme konusunda benim yorumum ve üç adımdan oluşuyor. Gör adımında ezberlediğiniz şey için resimler düşünüyorsunuz. Bağlantı kurma kısmı o bilgiyi, resmi nasıl kullandığınız, düzenlendiğiniz kısmı. Biz öğrendiğimiz bilgileri halihazırda bildiğimiz şeylere bağlayarak öğreniyoruz. Örneğin fizik dersindeyseniz ve size çok yabancı gelen yeni bir kavramı öğreniyorsanız, öğretmeniniz bu kavramı zaten bildiğiniz bir şeyle bağlantı kurarak anlatırsa daha kolay öğrenirsiniz. Burada da aynı mantık var. Ezberlemek istediğim bir şeyi alır, onunla zaten zihnimde var olan bir şey arasında bağlantı kurarsam, o bilgiyi hatırlarım. Hafıza sarayı bunun bir örneğidir, çünkü evinizi zaten biliyorsunuz. Bilgiyle evinizdeki yerler arasında bağlantı kurarsanız, daha sonra bilgiyi hatırlayabilirsiniz. Git kısmı ise bilgiyi hafıza sarayında sakladıktan sonra nasıl kullandığınız anlamına geliyor. Bilgiyi tekrar etmeniz gerekiyor, tekrar etmezsek beyinlerimiz bilgiyi unutur. Ne kadar tekrar ederseniz, o kadar uzun dönem hafızanıza kazınır bilgi. Yani gör, bağlantı kur, sonra da git veya tekrarla diyoruz.
Sağlıklı zihin sağlıklı bedende bulunur
Peki, günlük hayatınıza kattığınız neler zihinsel becerilerinizi geliştirmenize yardımcı oluyor? Siz yalnızca zihinsel değil fiziksel olarak da fit bir insansınız. Bunun bilişsel becerinize faydası oluyor mu? Ya da meditasyon, mindfulness gibi konvansiyonel olmayan teknikler kullanıyor musunuz?
Bu da harika bir soru. Beyin sağlığım için, her gün uymaya çalıştığım 4 temel şey var. Birincisi zihnimi aktif tutmak, eğitmek. Bunu genellikle hafıza eğitimiyle yapıyorum. İkincisi fiziksel egzersiz. Her gün bir şekilde fiziksel bir aktivite yapmanın beyin sağlığına katkısı olduğunu gösteren çalışmalar var. Fiziksel aktif insanlarda beynin hafızadan sorumlu kısmı olan hipokampus daha büyük oluyor. Üçüncüsü beslenme. Bazı besinleri ekleyip, inflamasyona neden olanları çıkarmaya çalışıyorum. Almaya dikkat ettiğim en temel besin DHA Omega 3. Bu beyinde bulunan bir yağ asidi ve yağlı balıklar örneğin somon yiyerek ya da balık yağı gibi takviyelerle alabilirsiniz. Ayrıca yaban mersini gibi antioksidan yemişler, yeşil yapraklı sebzeler yitip, işlenmiş gıdaları ve şekeri minimuma indirmeye çalışıyorum. Dördüncüsü ise sosyal hayat. Bence insanlarla her gün etkileşim halinde olmak son derece önemli. İnsanlar Covid’den bu yana izole olmanın mental sağlığa etkisinin farkına vardılar diye düşünüyorum. Başkalarıyla beraberken zihni uyaran, beyninizi zorlayan konuşmalar yapabiliyorsunuz. Bu dört şeyin yanında stresten uzak durmak, uyku kalitesine dikkat etmek, zihnimi sakin tutmak gibi şeylere odaklanıyorum.
Korkutucu bir gelecek bizi bekliyor
Peki. Başka bir konuya geçmek istiyorum. Navigasyon cihazları ile adres, yön bulmayı unuttuk, cep telefonları ile numaraları unuttuk. Yapay zeka ile birlikte zihinlerimiz daha da tembelleşecek gibi görünüyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Hem umut verici hem de korkutucu bir gelecek bizi bekliyor gibi görünüyor. Umarım yapay zeka bilişsel yeterliliğimizi kaybediyor oluşumuzu daha çok vurgulayıp ortaya çıkarır. Telefonların icadından beri insanların bunu fark etmiş olması gerekiyordu ve belki de fark ettik ama hep işin tembellik kısmına kayıyoruz, kolaya kaçıyoruz. Bir noktada insanların iyice unutkan, Alzheimer’ın daha da yaygın olduğu bir hale gelip zihnimizi eğitmenin ve kullanmanın insan için ne kadar gerekli olduğunu ve bundan uzaklaşamayacağımızı anlayacağız, hatırlayacağız diye düşünüyorum. 20-30 yıl boyunca yapay zeka hayatımızın her yerinde olacak fakat sonra bir dönüm noktası yaşayıp doğal insani yaşam tarzımıza dönmek isteyeceğiz gibi geliyor. Yaşayıp göreceğiz.