Albüm korona günlüğüm oldu

Korona günlerinde üretime devam eden müzisyen Cenk Erdoğan, “Arıyorum Hâlâ” adlı albümünde dokuz yeni solo gitar bestesini bir araya getirdi. Evde ve aileyle olmanın önemini kavradığına değinen Erdoğan, “Arıyorum Hâlâ, benim korona günlüğüm oldu. Yaşanan duyguların, doğanın güzelleşmesinin aktarımı gibi... İstanbul’un en sessiz halini hiç görmemiştim. Bu süreçte bir kez da sevdim istanbul’u” diyor.

İlker Nuri Öztürk
Cenk Erdoğan

Perdesiz gitarın başarılı ismi müzisyen Cenk Erdoğan Kovid-19 nedeniyle karantinada geçirdiğimiz günlerden albümle çıktı. Gözlem ve içe dönüş yolculuğunun hissedildiği enstrümantal albüm “Arıyorum Hâlâ” CK Music Production tarafından müzikseverlere sunuldu. Son iki yılda International Guitar Night projesi kapsamında Avrupa, Amerika ve Kanada’da 88 solo konser veren Cenk Erdoğan korona günlerinde de üretime devam etti ve Yıldız, Gölge, Revan, Ova, Kelebek Nefesi gibi sekiz solo gitar bestesini ve bir Neşet Ertaş düzenlemesini dinleyiciyle buluşturdu. Albüm, sanatçının kendi stüdyosunda kaydedildi ve mixlendi. Film müziklerine imza atan, besteci ve prodüktör yönü de olan sanatçı ile yeni albümünü, sosyal medyayı, perdesiz gitarı ve gelecek projelerini konuştuk.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2020/09/12/01/20/resized_43409-eebdeb89cenkalbum.jpeg

Ülkemizde enstrümantal müziğe bakışı ve ilgiyi nasıl görüyorsunuz?

Enstrümantal müzik bir tecrübe gerektirir. Dinlerken düşünmeye alışmak gerekir. Bu da her güzel şey gibi zaman ister. Bence Türkiye’de bu tarz müziğe ilgi giderek artıyor. Kaplumbağa adımları da olsa güzel gidiyoruz diye düşünüyorum ve umutluyum.

Dünyanın farklı ülkelerinde sahne aldınız. Gittiğiniz şehirlerde müzik ve insan ilişkisi adına neler gözlemlediniz?

Son bir buçuk sene içerisinde 88 konser çaldım Amerika, Alaska, Kanada, Avrupa’da. Tabii ki bizden biraz farklı bir dinleyici var. Daha evvel önemli gitaristleri canlı dinlemişler. Geleneklerinde blues ve caz var. Solo enstrüman dinlemeye alışıklar. Bence en büyük fark, dinleyicinin tepkilerini anında göstermesi. Yani sevdiği bir anı yakaladığında hemen bağırıyor, bir tepki veriyor. Bu da sahnedeki müzisyene büyük motivasyon sağlıyor. Konser aralarında yanına gelip yüksek bir enerji ile teşekkür ediyor vs. Biz hala biraz çekiniyoruz galiba sahnedeki sanatçıdan. Montana’da bir konser salonunda çaldım, 1919’da yapılmış. İçimden geçti tabii, biz milli mücadeleye başlamışız ülke yangın yeri. Amerika’da müzikal sergilenen salonlar çoktan aktif olmuş. Haliyle biraz tecrübe farkı olacaktır.

BARİTON PERDESİZ GİTAR DÜNYADA İLK

Salgın dönemini evlerimizde geçirdik. Kültür sanat faaliyetleri durdu ancak üretim açısından dolu günler geçirmişsiniz. Karantina günlerinizden bahseder misiniz? Üretiminizi nasıl etkiledi?

Karantina süreci bende çok farklı geçti. Uzun zamandır kendimi bu kadar geliştirmeye adadığım bir zaman olamamıştı. Bir sürü video izledim, programlar öğrendim. Videolar yaptım ve bir de albüm kaydettim. Arıyorum Hala, benim korona günlüğüm oldu. Yaşanan duyguların, doğanın güzelleşmesinin aktarımı gibi oldu benim için. İstanbul’un en sessiz halini hiç görmemiştim. Bu süreçte bir kez da sevdim istanbul’u.

Arıyorum Hâlâ’nın nasıl bir konsepti var. Bu albüm dinleyicisine neler anlatıyor?

“Arıyorum Hala” daha önce de dediğim gibi benim korona günlüğüm aslında. Bu dönemde insan olarak kendimi çok sorguladım. Doğaya yaptıklarımızı ve biz dışarda olmayınca çimlerin ne kadar hızla büyüdüklerini gördüm. Evde olmanın, aile ile birlikte olmanın önemini bir kez daha kavradım. Ben turlayan bir gitaristim, hayatım sürekli yollarda, sahnelerde geçiyor. Tüm bu hissiyatlar ile stüdyoya girdim ve içimden geçenleri çaldım. Bu albümde tüm gitarları çaldım. Perdeli, perdesiz gitarlar… Bariton perdesiz gitar ki özellikle bu gitar perdesiz gitar dünyasında bir ilk! Bunu belirtmek isterim. Genç luthier Can Oral ile ortak çalışmamız. Benim fikrim onun ise harika ustalığı sayesinde doğan bu sazın ilk kayıtları bu albümde var. Revan ve Olan Oldu isimli besteler de duyulacak ilk defa. Bir de diğer ustam Neşet Ertaş var tabii ki. Kısacası Arıyorum Hala’da gerçekten arayanlar için bulacak çok şey var.

KULAKLIKTA DETAY VAR

Ciddi tercihler yapılmalı

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2020/09/12/01/19/resized_e5b82-307f211dcenk4.jpeg

Sosyal medya ve YouTube gibi video paylaşım sitelerinin müziğe etkisini nasıl görüyorsunuz?

Müzisyenlere bir alan sağladığını düşünüyorum. Yaptıkları ürünleri sergileme imkanı buldu herkes. Ancak şu da var: YouTube’da her şey güzel değil. Bir sürü çöp eğitim ve içerik var. Burda izleyicilerin ciddi tercihler yapması gerekiyor. Bir diğer konu da tabii ki telif hakları. O konuda da bazı ayarsızlıklar olduğunu düşünüyorum.

Perdesiz gitar renk yarattı