LGBT Dosyası 4
Prof. Dr. Zeki Bayraktar, Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Dr. Mustafa Merter, Prof. Dr. Sefa Saygılı, Prof. Dr. Ahmet Akın ve Dr. Şöhret Karaduman'a eşcinselliğin doğuştan gelip gelmediğini, tedavi edilip edilmediğini, LGBT propagandasına karşı neler yapılabileceğine dair birçok soru yönelttik.
Sadece politik düzlemde önlem almanın tek başına fayda sağlamayacağına ve aile mefhumunun güçlendirilmesi gerektiğine bir kez daha vurgu yapıldı.
Devlet, sağlık ve eğitim politikalarında LGBT aktivizminin propagandalarına karşı nasıl önlemler almalı?
''Yerli insan üretemiyoruz''
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: Aileyi güçlendirmek PR'la olmaz. Aileyi güçlendirmek böyle konferans vererek vaaz vererek olmaz. Aileyi güçlendirmek bu konuya devletin yatırım yapması ile olur. Birebir eğitimler vermesi ile olur.
Evliliği bilmiyor insanlar, evlilik ne anlama geldiğini bilmiyorlar. Bilmedikleri için de popüler kültür eğitiyor. Popüler kültür de şu anda "Son sığınak aile" sözüme kızıyor, birçok böyle ben bakıyorum muhafazakar arkadaşlarım kızıyorlar, kızan kişilere erkek ve kadın fark etmez ben onlara "Yeşil feminist" diyorum. Niye? Onlar şöyle düşünüyorlar, kadın erkek eşitliğini ideolojik boyutunu göz ardı ediyorlar. Feminizm nedir? 1960'larda başladı kadının özgürleşme hareketi, haklı bir hareketti faydalı bir hareketti ama feminizm daha sonra yoldan çıktı evliliği kadın erkek savaşlarına dönüştürdü ve boşanmalar küresel olarak arttı. Aile içi şiddet küresel olarak arttı ve bunun sonucunda feminizm bir nevi rekabetçi bir kadın erkek ilişkini teşvik etti. Halbuki bizim kültürümüz kadın erkek ilişkisinde rekabetçi bir ilişki değil. Tamamlayıcı bir ilişki olarak teşvik ediyor. Erkek ve kadının ilişkisi birbirine tamamlayıcı olması gerekiyor, iyi iş birliği kurabilen kişiler iyi eş olabiliyorlar.
Mesela Batı felsefesi evliliğe çift diyor. Evlilik, aile bir çift yuvası değildir. Evlilik bir çift yaşantısı değildir, evlilik bir yaşam yolculuğu yaşantısıdır.
Tarhan: İstediğimiz kadar aile aile diyelim hayır, evlilik ile ilgili kavramları düzeltmemiz gerekiyor. Evlilik kavramlarını düzeltirsek aile kavramlarını düzeltirsek böyle normda sağlıklı çocuk yetiştirir. Eğer bir sağlıklı çocuk yetiştiremiyorsa topluma faydalı bir çocuk yetiştiremiyorsa sadece kendine çalışan gezegen için hiçbir şey yapmayan bir insan yetiştiriyorsa bir anne baba o iyi bir anne baba olamamıştır. Yerli silah üretiyoruz, yerli araç üretiyoruz, yerli SİHA üretiyoruz ama yerli insan üretemiyoruz. Yerli insan üretmedikçe biz yaptığımız bütün o yerli işler popüler kültürün, çocukların eline düşecektir. Bunu da benim gözlemim olarak söylemek istedim.
Dr. Şöhret Karaduman: Kültürümüze, dinimize ve mahremiyetimize uygun cinsel bilgilendirme eğitimleri, bu yine eski bir kafa değil, çocukların mahremiyetini gözeterek derken, çocukların güvendiği bir kız çocukları bayan bir öğretmenle erkek çocukları erkek bir öğretmenle, bunu niye diyorum? Çünkü biz Almanya'da bu dersleri gördük, karma gördük ve çocukların hepsi utandı. Alman olmalarına rağmen, Almanlar utanmaz falan değil yani bizim gibi mahremiyet, ayıp, ahlak falan duygularıyla pek yetiştirilmiyorlar. Onlar dahi utandı. Burada bile ilk defa çocukların mahremiyeti ki her çocuğun kendine öz bir mahremiyeti vardır doğuştan zaten, bunu ihlal etmiş oluyoruz. Burada bunların eğitimlerini vermemiz gerekiyor ama dediğim gibi kendi kültürümüzü kendi geleneğimizi kendi öz benliğimizi de bunun içine katarak kendi derslerimizi üretmemiz lazım. DSÖ'nün dayattığı Türkiye'de gelirse çok büyük kaos. Bizim çocuğumuza anaokulunda cinsiyet dersi vermek istediler, neden? DSÖ'nün tavsiyesi üzerine. Onun içinden neler geçiyor biliyor musunuz? Burada anlatmaktan gerçekten haya ediyorum. Nasıl pragtikler nasıl görseller nasıl demonstrasyonlar yapılıyor ve herkese şu anlatılıyor artık, "Yan'ın iki babası var bu çok normal, Luci'nin iki annesi var bu çok normal" bunlar giriyor içine ve biz bunları alırsak veya bunları kopyalayıp uygularsak nasıl bunun önüne geçeceğiz? Bunu nasıl engelleyeceğiz?
''Allah'ın rahmetinden ümidi kaybetmek küfürdür''
Dr. Mustafa Merter: O kadar basit ki, deccal sendromu diyorum bu şeye bazen cep telefonuna bakmaya, Matrix sendromu vs. gibi. Ya Matrix'in gözünü çıkartmak o kadar kolay ki, bırakırsan şu cep telefonunu çıktı. Bütün bu söylediklerimin giriş yeri orası. Çünkü ne televizyon ekranından bulaşıyor bize ne de bilgisayar ekranından. Dolayısıyla sanal bağımlılığı çok ciddi bir şekilde denetlemek ve bir ayrışımlı internet, differentiated screen time, ayrışımlı ekran zamanı analizi yapacak programlara ihtiyacımız var ki bu zarar bize ne kadar geliyor bu zarar bizi nasıl bozuyor? Burada da tabii ki elektroniğe ihtiyacımız var. Bak ümidi kaybetmek, Ayet-i Kerime der ki "لَا تَقْنَطُوا مِن رَّحْمَةِ اللَّهِ" Allah'ın rahmetinden ümidini kaybetmek küfürdür. Dolayısıyla hep ümitli olacağız, adamların trilyonlarca dolarlık bir gücü var. Bütün medya ellerinde, internet ellerinde, istedikleri gibi dünyayı yönetmeye çalışıyorlar her açıdan sadece bu açıdan değil. Bizim de imanımız var ya hu bizim de Allah'ımız var...
Son...