İstanbul yer üstü güzellikleri kadar yer altında da sakladığı hazinelerle dünyada eşi benzeri olmayan bir şehir. Efsanelere de konu olan sarnıçlar, mezarlıklar, tüneller, mahzenler, zindanlar, çilehaneler, kiliseler hatta saraylar var üzerinde yürüdüğümüz. Sultanahmet'ten Beyoğlu'na hatta Burgazada'ya bağlanan tünellerden bahsediliyor. Kariye Müzesi’nin altından Ayasofya’ya giden ve yüz yıl öncesine kadar kullanıldığı iddia edilen dehlizler olduğu anlatılıyor hala.
Roma İmparatoru Justinianus’un sarayı ve çoğu Sultanahmet’te bulunan yer altı zenginlikleri son yıllarda çeşitli turlarla gezilebiliyor. Özelikle yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgi gösterdiği bu turlar bizi hakkında çok az bilgimiz olan İstanbul’un gizemli dünyasına doğru yolculuğa çıkarıyor. Üst üste kurulan medeniyetlerin her biri kendisinden bir iz bırakarak göçüp gitmiş ama kadim İstanbul her çağda olduğu gibi ayakta kalmış. Binlerce yıllık tarihin izlerini bir sokak arasında bile görmeyi mümkün kılıyor İstanbul. Yer altındaki hazinelerin rotasına ise her geçen gün yenisi ekleniyor. En son çok konuşulan Nuruosmaniye Mahzeni geçtiğimiz hafta Yeditepe Bienali kapsamında açıldı. Şimdi ise yine herkesin merakla beklediği Şerefiye Sarnıcı Salı günü açılmayı bekliyor. Hem de muhteşem bir sergiyle...
Sergiye sayılı günler kala Şerefiye Sarnıcı’nda ressam Ahmet Nejat’la buluştuk. Ayasofya ile neredeyse yaşıt olan ve ilk kez gün yüzüne çıkan böyle bir mekanın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mevlüt Uysal’ın katılımıyla 24 Nisan akşamı kendi resim ve heykel sergisiyle İstanbulluların ziyaretine açılacak olmasından dolayı Ahmet Nejat oldukça heyecanlı.
ESERLER HAZIRDI MEKANI DA BULDUK
Serginin Küratörü Lütfi Şen bu mekanda sergi açmasını teklif ettiğinde önce tereddüt etmiş ama gelip mekanı gördüğünde “Benim eserlerimle böylesine güzel örtüşecek başka bir yer bulamam” demiş. Eserleri yerleştirirken de hala aynı fikirde. Hiç Hali adlı sergisinin hikayesi bundan 10 yıl kadar öncesine uzanıyor. “Bienal için bir sergi hazırlamıştım ancak benim eserlerim için o zaman uygun mekan bulunamadı. Büyük bir havuz içine heykel ve resimlerimi yerleştirmek istiyordum, eserlerim kataloğa girdiği halde yer sorunundan dolayı sergileyemedik. Şimdi bu eserlerimi yeniden yorumlayarak burada sanatseverlerin beğenisine sunuyoruz” diyerek serginin gecikme hikayesinin mekandan kaynaklandığının altını çiziyor.
Sarnıçta günler öncesinden heykelleri yerleştirilmiş sanatçının. Biz sohbet ederken de tabloları yerleştiriliyordu.
SUDA YÜZEN HEYKELLER
Heykelleri göstererek sohbete devam ediyoruz: “Bu bölgeye su verilecek ve heykellerin alt kısmı suyun içinde yer alacak. Tablolar ise sütunların arası gerilen hatlar üzerinde duracak. Ama burası çok rutubetli. Eserlerin zarar görme ihtimalini önlemek için devamlı havalandırma sistemini çalıştırmak gerekiyor yoksa eserler de toksitlenme oluşur. Bu olumsuzluklara rağmen yine de burada sergimi açmak istedim çünkü dediğim gibi mekan eserlerimin ruhuyla çok uyumlu.”
Yeraltındaki kültür ve sanat merkezi
Sarnıç bundan böyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş tarafından İstanbul’un en yeni ve tarihi kültür ve sanat merkezi olarak hizmet verecek. Kültür A.Ş Genel Müdürü Kemal Kaptaner de bu merkezle ilgili açılış öncesi şu bilgileri paylaşıyor: “Bu güzel mekanda sanat sergileri, müzik dinletileri ve söyleşiler düzenlemeyi planlıyoruz. Çok gizemli bir atmosferi var. Görsel olarak da estetik bir arka plan oluşturuyor.”
Çok iyi korunmuş
Yerebatan Sarnıcı’nın o gizemli havasını hep sevmişimdir. O büyüleyici hava bu mekanda da kendini hissettiriyor. Yerebatan Sarnıcı’ndan en az 100 yaş daha yaşlı olduğu halde yapı çok iyi restore edilmiş, sütunlarının zamana meydan okuyan güzelliği ortaya çıkarılmış. Yıllarca Eski Eminönü Belediyesi Başkanlık binasının altında saklı kalan sarnıç, 2010 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından restorasyona alınmış. İstanbul’un en gösterişli yapılarından Ayasofya’dan bile daha eski olan yapının Doğu Roma İmpatarotu Theodosius tarafından 428 ile 443 yılları arasında inşaa ettirildiğini öğreniyoruz.