1-7 Nisan Kanser Haftası: KANSERDEN KORUNMAK İÇİN “12 ALTIN KURAL”

Türkiye’nin ikinci en büyük halk sağlığı sorunu olan kanserle mücadelede, farkındalık büyük önem taşıyor. Her yıl 1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası çerçevesinde düzenlenen etkinlikler, bu farkındalığı artırmayı amaçlıyor. Vücudumuzun çeşitli bölgelerinde, hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalmasıyla oluşan ve 100'den fazla çeşidi bulunan kanser hastalığı, yılda 10 milyon kişiyi canından ediyor.

Aybike Eroğlu
Fotoğraf: Arşiv

Türkiye’nin ikinci en büyük halk sağlığı sorunu olan kanserle mücadelede, farkındalık büyük önem taşıyor. Her yıl 1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası çerçevesinde düzenlenen etkinlikler, bu farkındalığı artırmayı amaçlıyor. Vücudumuzun çeşitli bölgelerinde, hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalmasıyla oluşan ve 100'den fazla çeşidi bulunan kanser hastalığı, yılda 10 milyon kişiyi canından ediyor. GLOBOCAN verilerine göre, geçtiğimiz yıl dünyada 19.3 milyon yeni kanser vakası tespit edildi. Sağlık Bakanlığı kayıtlarına göre ise ülkemizde her yıl 230 bin yeni vaka ortaya çıkıyor. Ülkemizde her yıl 126 bin kişinin kanser nedeniyle yaşamını yitirdiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Necdet Üskent, “Türkiye'de erkeklerde akciğer, prostat, kolon ve mide, kadınlarda ise meme, tiroid, kolon ve mide kanseri olarak görülüyor” dedi. Üskent, kanserden korunma yollarına ilişkin 12 altın öneri paylaştı.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/05/12/10/15/resized_742d3-f9fe66badr.jpg

SİGARA TÜKETMEYİN

STRESİ KAPI DIŞARI EDİN

Kanserden korunmak için stresle mücadeleyi öğrenmemiz şart. Hücre duvarlarındaki enerjiyi azaltan stres, uzun süre maruz kalınması halinde hücrelere zarar veriyor. Fiziksel aktivite, egzersiz, meditasyon, yoga, müzik terapisi gibi yöntemler stresi azaltır.

ELEKTRONİK CİHAZLAR KANSERİ TETİKLER

ŞEKERİ MEYVE VE SEBZELERDEN ALIN

Şekeri doğal gıdalardan alın. Vücutta kanser hücreleri dahil, tüm hücrelerin şekere ihtiyacı var. Ancak meyve ve sebzelerden alınmayan şeker, vücutta enflamasyonu (iltihap) artırıyor. Enflamasyon kanser hücreleri çoğaltıyor.

YAĞLI YİYECEKLERDEN UZAK DURUN: Kızarmış yiyecekler, yağlı etler ve diğer yüksek yağ oranlı yiyecekler daha az tüketilmeli. Yeşil yapraklı sebze ve C vitamini içeren meyve tüketimine ağırlık verilmeli. Yulaf gibi tahılların yanısıra haftada 2 kez balık yenmeli.

HAREKET EDİN

Düzenli egzersiz vücudun metabolizmasını olumlu etkiler. Bağışıklık sistemini güçlendiren egzersizler, fazla kiloları da yok ediyor. Haftada 5 gün 30 dakika yürüyerek kolon ve meme kanseri riskini yüzde 30-40 oranında azaltabilirsiniz.

OBEZİTEYE KARŞI ÖNLEM ALIN

KALİTELİ UYUYUN

Düzensiz ve kalitesiz uyku metabolizmayı olumsuz etkiliyor. Uyku sırasında vücudumuz için faydalı pek çok hormon salgılıyor. Sağlıklı koşullarda gerçekleşmeyen uyku hem fiziksel hem de ruhsal pek çok hastalığı tetikliyor, kanser riskini artırıyor.

MİKRODALGA FIRINLARA DİKKAT!

11-16 SAATLERİ ARASI GÜNEŞE ÇIKMAYIN: Güneş, cilt kanseri riskini artırıyor. Özellikle de güneş ışınlarının, çok yoğun ve kanserojen etkiye sahip oldukları 11:00-16:00 saatlerinde güneşe çıkmamakta yarar var. Cilt tipine uygun, yüksek koruma faktörlü güneş kremlerini kullanmak ise çok önemli.

ESKİMİŞ TAVALARI KULLANMAYIN

KİMYASALI ARINDIRIN

Kanserden korunmanın en önemli yollarından biri de meyve ve sebzelerde bulunan kimyasal maddelerden uzak durmak. Sebze ve meyveleri tüketmeden önce iyice yıkamak, tuzlu ve sirkeli suda bekletmek çok önemli.

2- Kansere karşı ‘Akdeniz’ modeli

1-Pratik bilgiler: DİŞİMİZİ NASIL KORURUZ?

2- Anne çocuk köşesi:

REFLEKSİMİZ DOĞUŞTAN

Dünyaya merhaba diyen bebekler, reflekslerini de beraberinde getiriyor. Minikler, yeni yaşam alanına uyum sağlamaya çalışırken sergiledikleri refleksleri zaman içinde bilinçli hareketlere bırakıyor. Bebeklerin istemi dışında gerçekleşen bu temel donanımlar, bebeğin sinir sisteminin iyi geliştiğinin bir göstergesi sayılıyor. En bilinen refleks, 'arama refleksi': bebeklerin memeyi bulmasında ve beslenmesinde etkin rol oynuyor. Bir diğer temel refleks ise 'emme refleksi'dir. Bebeğin en yaşamsal faaliyeti olarak bilinen emme refleksi, doğum sonrası uyanıkken 3-4 aya kadar uyanıkken ise 7 aya kadar sürebilir. Moro(sıçrama) refleksi: Sinir sisteminin gelişmesinin bir ölçütü kabul edilir. Yatan çocuğu her iki bileğinden tutup hafifçe kaldırıp daha sonra yattığı yere bıraktığınızda irkilme hareketi meydana gelir. İlk 4 ayda normal kabul edilen bu refleks, bebeğin sinir ve kas sisteminin gelişmesiyle en geç 6'ıncı ayda kaybolur. Yakalama refleksi: Bebekler avuç içine veya ayak parmaklarına konan herhangi bir şeyi parmaklarıyla yakalamak ister. El, ayakla kavrama refleksi 3 ay içinde son bulurken, bilinçli yakalama refleksi ise 6 ay civarında ortaya çıkar. Tonik boyun refleksi: Başın vücuda göre konumunu belirleyen bu refleks, doğumdan sonraki 3-4 hafta daha belirgin hale gelir. Yatan bebeğin başı sağa çevrildiğinde sağ taraf kol ve bacakta gerilme, sol tarafta ise çekilmenin gözlendiği bu refleks, bazı çocuklarda uyku sırasında 2-3 yıl sürebilir. Yürüme refleksi: Basma ve adımlama anlamına gelen bu reflekste bebek, koltuk altından tutularak yere bastırılırsa, adım atarmış gibi yapabilir. Bu refleks 4 aydan sonra kaybolur. Babinski refleksi: Ayak tabanının kenaslarından çok sivri olmayan bir cismi basınç yapılmadan çizilirse başparmak aşağı kıvrılır. 8-10 ay süresinde bu refleks de kaybolur. Yüzme rekleksi: Bebekler suda nefesini tutarak kol ve bacaklarını oynatır. Bu durum 4-6 ay içinde kaybolduğu gibi, bebeğin yüzebildiği anlamına da gelmez. Bebeğin üst beyin yapıları geliştikçe 1 yıl içinde kendiliğinde ortadan kalkan bu durum yerini istemli hareketlere bırakır. Bebek 1 yaşını tamamladığında bu tip refleksler devam ediyor veya görülmesi gereken süreçte gözlemlenmiyorsa beyin hasarı sözkonusu olabilir. Bu nedenle bebeğin doktor kontrolü altında büyümesi büyük önem taşıyor.

3- Şifalı bitkiler

MOR BAHÇELERDEN YÜKSELEN ŞİFA

ÇOCUKLARIMIZI OYUNLA TANIRIZ

Çocukların anne ve babasıyla iyi bir iletişim zemini oluşturması için en önemli faktör oyundur. Özellikle psiko-sosyal gelişime de katkı sağlayan oyunun günlük rutinin bir parçasına dönüşmesi gerekir. Ebeveynlerin oyun sırasında göz teması kurarak, beden ve zihin bütünlüğüyle oyuna dahil olması, geçirilen zamanı kaliteli hale getirir. Çocuğun bir şeyi sevip sevmediğini anlamanın en iyi yollarından olan oyunlar, gün sonunda elde edilecek kazanımlar açısından çocuğunuzu daha yakından tanıma fırsatı sunar. Küçük yaşta sokağa çıkmaya başlayarak çevreyi, doğayı ve hayvanları tanıyan minikler, 4 yaş itibariyle de sizlerin belirleyeceği kurallar çerçevesinde arkadaşlarıyla evde oyun oynayabilmeli. Çocukların zeka gelişimine de katkı sunan oyunlar, fikir alışverişi yapılarak daha da zenginleşebilir. Oyun sırasında çocuğun fikrini sormak, oyuna ilaveler yapmasına olanak tanımak, tekrarlara sabır göstermek, dinlemek, başarı anında kutlamak ve başarısızlık halinde 'daha iyisini yapabileceği' konusunda desteklemek çok önemlidir. Mutlu çocukların yolu, oyun alanından geçer. Bu merkez Türkiye’de bir ilk .... kişinin kalbini kontrol ettik -- İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi bünyesinde hayata geçirilen kardiyo onkoloji laboratuvarı, kanser hastası olan vatandaşların umudu oldu. İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Cafer Zorkun’un öncülüğünde kurulan laboratuvar, kanser hastalarının tedavisi sürecinde kalpte meydana gelen sorunların tespit edilmesinde kilit rol oynuyor. Kanserlerin tedavisi sürecinde kalbin olumsuz etkilenebildiğini aktaran Laboratuvar Sorumlusu Doç. Zorkun, “Kanser hastalarının kalp açısından durumunu inceleyerek, tedaviyi yürüten onkoloğa destek oluyoruz. Bu merkeze gelen hastaların önceden bir kalp hastalığı olabilir, aldığı tedavi sonrası ilaç yan etkisiyle kalp yetersizliği yaşıyor olabilir. Hiç farketmeksizin, kanserin tedavi edilmesi sürecinde kalp sağlığını inceliyoruz. Gerekli bilgileri de doktorlara iletiyoruz Amacımız hastanın rahat bir biçimde tedavi edilebilmesini sağlamak” dedi.

HER KANSER HASTASI YARARLANABİLİR