Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) 2. Dairesi'nce, firari şüpheliler eski savcılar Zekeriya Öz ve Cihan Kansız ile eski hakimler Mehmet Karababa, Menekşe Uyar ve Resul Çakır, şüpheliler Davut Bedir, Dursun Ali Gündoğdu, Fatih Mehmet Uslu, Hikmet Şen, Kazım Kahyaoğlu, Mehmet Ekinci, Mehmet Erdoğan, Mehmet Hamzaçebi, Savaş Çelik, Metin Özçelik ve Birol Bilen hakkında kovuşturma izni verildiği belirtildi.
Eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun ve avukat Turgut Kazan'ın "müşteki" olarak yer aldığı iddianamede, 'nün kuruluşu, amacı, hiyerarşik yapısı, istihbarat ağı, illegal yapılanması, haberleşmede kullandığı yöntemler, baskı oluşturma, eğitim alanı, mali ile yargı ayağındaki yapılanmasında gerçekleştirdiği faaliyetleri anlatıldı.
İddianamede, eski İstanbul Cumhuriyet Savcısıyken meslekten ihraç edilen Cihan Kansız'ın yürüttüğü bir soruşturmada, müşteki Turgut Kazan'ı, bu yönde bir karar çıkarılmadan Beyoğlu'nda bir restoranda fiziki takibe alarak tutanak hazırlattığı, benzer mahiyetteki belgelerin imha edilmesi yönünde kolluk birimlerine yazı yazılmasına rağmen Kazan'la ilgili bu tutanağın böyle bir hukuki işleme sokulmayıp imha edilmediği, tutanağın terör örgütü faaliyetinin suç delili sayarak soruşturma dosyasında 3 sene boyunca tutulduğu anlatıldı.
Görüntü ve kayıtlar hukuka aykırı şekilde alındı
Hakkında uzatma kararı da bulunmayan Kazan hakkında "iletişimi dinlenen, tespit ve kayıt altında bulunan" kişi olarak belirtilmesine karşın teknik takip kararından bahsedilmediği ifade edilen iddianamede, Kazan hakkındaki teknik takip sırasında kamuya açık alanda, ilgili dosyada şüpheli olarak bulunmayan siyasetçi ve gazeteci Altan Öymen ile dönemin TBMM Başkanvekili Şükran Güldal Mumcu'nun sosyal yaşama yönelik faaliyetlerinin hukuka aykırı şekilde kayda alındığı vurgulandı.
İddianamede, Cihan Kansız'ın hukuka aykırı elde edilen delilleri ve buna ilişkin kayıtların imhası için kolluk birimlerine yazı yazmadığı gibi söz konusu delilleri uhdesinde bulunan soruşturma dosyasında tuttuğu, hukuka aykırı fiziki takip işlemini gerçekleştiren kolluk görevlileri hakkında adli veya idari yönden herhangi bir işleme tevessül etmediği belirtilerek, hakkında teknik takip kararı bulunmayan müşteki Turgut Kazan'ın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesiyle teminat altına alınan haberleşme ve özel hayatının gizliliğinin açıkça ihlal edildiği kaydedildi.
Eski İstanbul Cumhuriyet savcıları Zekeriya Öz ve Cihan Kansız, eski İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Resul Çakır, eski İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri Birol Bilen, Mehmet Ekinci, Metin Özçelik, eski İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri Mehmet Erdoğan, Mehmet Karababa ve Mehmet Hamzaçebi, eski İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri Dursun Ali Gündoğdu ve Fatih Mehmet Uslu, eski İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Menekşe Uyar, eski İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Kazım Kahyaoğlu, eski İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri Savaş Çelik ve Davut Bedir ile eski İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Hikmet Şen'in 2011'de yılında söz konusu mahkeme ve savcılıkta görev yaptığı anlatıldı.
İddianamede, şüphelilerin müştekiler Sabri Uzun ve Turgut Kazan'ın da aralarında bulunduğu bir kısım şahıslarla ilgili yürütülen ve sonrasında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen kamuoyunda "Odatv soruşturması" olarak bilinen dosya kapsamında iletişimin denetlenmesi ve teknik takip konulu koruma tedbirlerini, kanundaki mevcut şartlar gerçekleşmeden usul ve yasaya aykırı olarak orantısız ve ölçüsüz bir şekilde uyguladıkları kaydedildi.
FETÖ'nün amaçları doğrultusunda yargı yetkisini kötüye kullandılar
İddianamede, şüphelilerin yasadaki mevcut, pozitif hukuk düzenlemeleriyle yerleşik Yargıtay kararlarına açıkça aykırı olacak şekilde objektif ve subjektif koşullar bulunmadan, hangi çabaların sonuçsuz kaldığı yönünde herhangi bir inceleme, araştırma yapmadan, dosya içeriğiyle örtüşmeyen matbu, çelişkili ve soyut değerlendirmeler yaptığı anlatılarak, "Şüphelilerin, koruma tedbiri niteliğinde bulunan hukuka aykırı kararı vermek ve bu kararların alınması yönünde talepte bulunmak suretiyle görevlerinin gereklerine aykırı hareket ettiği, bu surette müştekilerin temel hak ve özgürlüklerini ihlal ettikleri değerlendirilmiştir." denildi.
Firari şüpheliler Zekeriya Öz ve Cihan Kansız'ın üyesi oldukları FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün amaç ve gayesi doğrultusunda planlı ve sistematik bir şekilde yürüttükleri söz konusu soruşturmada, müştekilerle ilgili hukuka aykırı olarak koruma tedbiri talep ettikleri, hakim şüphelilerin de aynı şekilde mensubu oldukları FETÖ/PDY'nin amaçları doğrultusunda verdikleri kararlarla yargı yetkisini kötüye kullandıkları belirtildi.
İddianame, son soruşturmanın açılması için Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Bu mahkemenin kararının ardından şüpheliler suç tarihinde 1. sınıf hakim ve savcı oldukları için davaları Yargıtay'da görülecek.