Virgülü bile aynı

ABD’deki Reza Zarrab iddianamesi, New York Bölge Savcısı Preet Bharara ile FETÖ arasındaki ilişkinin en açık delili oldu. Bhrara, FETÖ’cü polislerin 17 Aralık kumpasında hazırladığı fezlekenin virgülüne bile dokunmadı. Hatta yazı karakteri, başlıkta kullanılan renkler ve vurgu için italik yapılan kelimeler bile aynı.

Yeni Şafak Hüseyin Likoğlu
Reza Zarrab - Preet Bharara

FETÖ’nün 17 Aralık kumpasına dair fezlekesinin “kopyala yapıştır” yapılarak ABD’deki Reza Zarrab iddianamesine konulduğu ortaya çıktı. Hiçbir hukuki niteliği olmamasına rağmen delil olarak iddianameye konulan fezlekede oynama dahi yapılmazken, yazı karakterinden başlıkların rengine kadar her şey bire bir aynı.

FETÖ’nün yargı ve emniyet eliyle gerçekleştirmek istediği ancak başarılı olamadığı 17 Aralık senaryosunun bir örneği ABD’de yaşanıyor. FETÖ 2013 yılında, yargı ve emniyetteki uzantılarını kullanarak 17-25 Aralık darbe girişimleriyle hükümeti devirmek istedi ancak başarılı olamadı. “Rüşvet ve yolsuzluk” adı altında başlatılan 17 Aralık kumpas soruşturmasıyla ilgili “Usulüne uygun delil toplanmadığı, suçun unsurlarının oluşmadığı ve herhangi bir örgüte rastlanmadığı” gerekçesiyle takipsizlik kararı verildi.

http://image.piri.net/resim/imagecrop/2017/11/13/03/17/resized_7f040-7ced8fce1.jpg

17 ARALIK’TAN KOPYALANDI

FETÖ’nün beceremediği 17 Aralık kumpas senaryosu bu kez ABD’de devreye sokuldu. FETÖ’cü polislerin hedefindeki İranlı iş adamı Reza Zarrab, 19 Mart 2016’da tatil için gittiği Miami’de gözaltına alındı ve ardından tutuklandı. 27 Kasım’da yargılaması yapılacak olan Zarrab hakkında hazırlanan iddianame, adeta 17 Aralık darbe girişiminin de şifrelerini veriyor. New York Güney Bölge Savcısı Preet Bharara tarafından hazırlanan iddianame, FETÖ’cü polislerce hazırlanan 17 Aralık fezlekesinden kopyalandı.

http://image.piri.net/resim/imagecrop/2017/11/13/03/17/resized_d5506-ba1544702.jpg

YAZI KARAKTERLERİ VE RENKLER BİLE AYNI

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın takipsizlik kararı vermesiyle FETÖ’cü polislerin “usule uygun deliller toplamadığı” 17 Aralık fezlekesinin hiçbir hukuki niteliği de kalmadı. Ancak Savcı Bharara tarafından delil olarak kabul edilen fezleke, Zarrab iddianamesine konuldu. Bharara, İngilizce’ye çevrilen fezlekede, değişiklik bile yapmadı. Öyle ki, yazı karakterleri, başlıklar ve renkler bile aynı. Fezlekede, vurgulanmak istenen ve kalın olarak yazılan isimler, iddianamede aynı şekilde kalın olarak yer alıyor. Yine fezlekede “italik” yazı karakteriyle yer alan cümleler de iddianameye aynı şekilde girmiş. İddianamedeki renkli cümleler de dikkat çekiyor. Fezleke içerisinde kırmızı, mavi ve yeşil renklerde olan cümle ve başlıklar da iddianamede aynı şekilde belirtilmiş. Hatta fezlekedeki dipnotların bile iddianameye girdiği görüldü.

http://image.piri.net/resim/imagecrop/2017/11/13/03/18/resized_f211e-a3f1dd063.jpg

FEZLEKE Mİ ABD’DE HAZIRLANDI?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında tutuklanan ABD’nin İstanbul Konsolosluğu irtibat görevlisi Metin Topuz’un dikkat çeken bağlantıları ortaya çıkmıştı. FETÖ’cü polislerle irtibatı olduğu belirlenen Topuz’un, 17 Aralık darbe girişiminden önce de İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne giderek 17 Aralık kumpasının başındaki isimlerden eski Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı ile görüştüğü belirlenmişti. Ayrıca FETÖ polis şeflerini ABD’ye götürdüğü belirlenen Topuz’un sır bağlantıları ile iddianame ve fezlekedeki benzerlikler, “Zarrab hakkında hazırlanan iddianame mi 17 Aralık’tan kopyalandı yoksa fezleke mi ABD’de hazırlandı?” sorusunu akıllara getiriyor.

http://image.piri.net/resim/imagecrop/2017/11/13/03/18/resized_b083f-b43e8b484.jpg

HAKİM FETÖ SEMPOZYUMUNDA

Hukuki delil bile sayılmayan fezlekenin iddianameye bire bir konulması akıllarda soru işareti bırakırken, iddianameyi kabul eden hakimin bağlantıları da dikkat çekmişti. Hakim Richard Berman’ın 8-9 Mayıs 2014 tarihinde FETÖ tarafından İstanbul’da düzenlenen ve FETÖ’nün tezlerinin savunularak Türkiye hukukunun eleştirildiği uluslararası sempozyuma katıldığı ortaya çıkmıştı. Berman, görüntülerinin ortaya çıkmasının ardından ise “Evet bu sempozyuma katıldım ama bu benim adil karar vermemi etkilemez” şeklinde bir savunma yapmıştı.