Avrupa'da, son seçimlerle de Hollanda'da merkezde güçlü partinin kalmadığı bir tablo ortaya çıktı. Birçok ülkenin uzun süre ekonomik krizlerle boğuştuğu Avrupa'da siyasiler, karşılaştıkları sorunların faturasını başta Müslümanlar olmak üzere göçmenlere çıkardı. Giderek ırkçı eğilimlere yönelen partiler, 'ötekileştiren' anlayışı tabana kabul ettiremeyince merkez cephe küçüldükçe küçüldü.
Türkiye'de ise 2000'li yıllardan itibaren tek parti hükümetleri ve merkez partilerin güçlenmesi, gerek siyasi, gerek diplomatik, gerekse ekonomik alanlarda önemli atılımları beraberinde getirdi. 15 yıldır tek parti olarak AK Parti hükümetleriyle yönetilen Türkiye bugün, gerek tek parti iktidarı gerekse sağ ve sol tandanslı merkez siyasetteki güçlü muhalif partilerin de dahil olduğu Meclis aritmetiğiyle daha güçlü bir yönetim tablosuna sahip.
Koalisyonlar kaybettirdi
Bugün Avrupa'da yaygınlaşan çok partili siyasi yelpaze Türkiye'nin siyasi geçmişinden alışık olduğu ancak geride bıraktığı bir tecrübe. Türkiye'nin, aralıklarla güçlü tek parti iktidarları görülse de çoğunlukla her biri kısa ömürlü ve bol krizli çok partili siyasi hayatının kronolojisi şöyle:
1973
seçimlerinde Meclis'e Cumhuriyet Halk Partisi, Adalet Partisi, Demokratik Parti, Milli Selamet Partisi, Cumhuriyetçi Güven Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi olmak üzere 6 parti girdi. CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in başbakanlığında Cumhuriyet Halk Partisi-Milli Selamet Partisi koalisyonu kuruldu.
1977
seçimlerinde Meclis'e 6 parti girdi. Cumhuriyet Halk Partisi, Adalet Partisi, Milli Selamet Partisi, Miliyetçi Hareket Partisi ve Cumhuriyetçi Güven Partisi ile 6 bağımsız vekil sandalye sahibi oldu. Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel'in başbakanlığında Adalet Partisi-Milli Selamet Partisi-Milliyetçi Hareket Partisi'nden oluşan Milliyetçi Cephe Hükümeti kuruldu.
1983
seçimlerinde TBMM'ye Anavatan Partisi, Halkçı Parti ve Milliyetçi Demokrasi Partisi olmak üzere üç parti girdi. ANAP Genel Başkanı Turgut Özal tek başına hükümet kurdu.
1987
genel seçimlerinde Anavatan Partisi tek başına iktidara gelirken, seçim barajını aşan Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) ve Doğru Yol Partisi (DYP) de Meclis'e girdi.
1990
'lı yıllarda Türkiye'de üçlü koalisyonlar dönemi başladı. 1991 seçimlerinde Doğru Yol Partisi, Anavatan Partisi, Sosyal Demokrat Halkçı Parti, Refah Partisi, Demokratik Sol Parti Meclis'e girdi. DYP ile SHP arasında koalisyon kuruldu.
1995
yılında yapılan seçimlerde, Refah Partisi, Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi, Demokratik Sol Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere 5 parti milletvekili çıkardı. Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi arasında Refahyol Hükümeti kuruldu.
1999
yılındaki seçimlerde, Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, Fazilet Partisi, Anavatan Partisi ve Doğru Yol Partisi TBMM'ye girmeye hak kazanan partiler oldu. DSP, MHP ve ANAP ile üçlü koalisyon hükümeti kuruldu.
Atılımlar tek partiyle
2000'li
yıllarda Türkiye'de dağınık siyasi yelpaze merkezde toplanmaya başladı. Merkez siyasette sağ ve sol tandanslı güçlü siyasi partilerle yola devam edildi. 15 yıllık tek parti iktidarı ve merkez siyasette toplanmış muhalefet partileri ile Türkiye'nin güçlü yürüyüşü de başladı. 2002'deki seçimlerde AK Parti, oyların yüzde 34,28'ini alarak tek başına iktidara geldi. 2007 seçimlerinde ise AK Parti yine tek başına iktidara gelirken, CHP ve MHP Meclis'e giren partiler oldu. 2011'de AK Parti, CHP, MHP ve 35 bağımsız milletvekili Meclis'e girerken, 2015 yılında yapılan son seçimlerde de AK Parti, CHP ve MHP'nin dışında HDP de Meclis'te sandalyeye sahip oldu. Halkın 'tek parti iktidarı' talebiyle görevi devralan AK Parti hükümetleri ile birlikte Türkiye'de merkez siyasete yöneliş de başladı. AK Parti ve MHP sağın merkezi haline gelirken, CHP ise solun merkezi olarak güçlendi. Bu süreçte ideolojik marjinal partiler ise neredeyse eridi. Merkez siyaset tablosu, 16 Nisan'da 'evet' kararı çıkarsa daha da güç kazanacak. Koalisyon dönemleri tamamen tarihe karışacak.