MHP'nin merhum lideri Alparslan Türkeş, 36 yıl önce başkanlığı savunduğu için idamla yargılanmıştı.
"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini" içeren anayasa değişikliğinin oylanması öncesi Türkiye'de tartışılan konulardan biri de merhum Türkeş'in bu sistemi savunup savunmadığı konusu.
"Hayır" kampanyası yürüten siyasi partiler Alparslan Türkeş'in parlamenter demokrasiden yana olduğunu söylese de tarihi gerçekler bunu doğrular nitelikte değil.
MHP'nin merhum lideri Türkeş, "Cumhurbaşkanlığı sistemi" modeliyle Türkiye'ye özgü hale getirilen başkanlık sisteminin tarifini, 1979'da yayımlanan "Temel Görüşler" adlı kitabında yapmıştı.
İdamla yargılanmıştı
MHP'nin merhum lideri Alparslan Türkeş'in yargılanmasına ilişkin ayrıntılara, 29 Nisan 1981 tarihli "MHP ve Ülkücü Kuruluşlar İddianamesi"nde yer veriliyor.
İddianame, Ankara, Çankırı ve Kastamonu Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı'nda görevli Hava Hakim Albay Nurettin Soyer başkanlığındaki altı kişilik bir ekip tarafından hazırlanmış.
Mamak'taki Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Numaralı Mahkeme Salonu’nda görülen davanın 587 sanığı bulunuyor ve bunların içinde Alparslan Türkeş, Muhsin Yazıcıoğlu, Sadi Somuncuoğlu, Yaşar Okuyan ve Nevzat Kösoğlu gibi önemli isimler yer almıştı. Türkeş ve Yazıcıoğlu da dahil, 200'den fazla isim için "anayasal düzeni değiştirmek" suçundan idam cezası istenmişti.
"Babam başkanlığı kuvvetle savunuyordu"
Merhum Türkeş'in oğlu, Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş de AA Editör Masası'nda, babasının "Temel Görüşler" ile "9 Işık" kitabında, başkanlık sistemine yer verdiğini anlattı.
Alparslan Türkeş'in 20 Nisan'da vefatının 20'inci yılı olduğunu belirten Türkeş, şunları kaydetti:
"Rahmetlinin kitaplarında benim bulabildiğim 78-79 yıllarındaki Temel Görüşler, 9 Işık Kitabı'nda o dönemdeki bu koalisyonların uzun ömürlü olmayışını dikkate alarak, başkanlık sistemini kuvvetle savunuyor. Bunun halk oymasıyla yapılması gerektiğini savunuyor. Yani, direkt tek dereceli, halka sorularak bir başkanın seçilmesini ve cumhurbaşkanı, başbakan gibi ikili sistemin giderilmesi gerektiğini savunuyor. Bu gayet net. Bunun ötesinde hatta gazeteci yazar Taha Akyol, bir yazısında 1973'teki bir kitabında da olduğundan bahsediyor. Benim bulduklarım 78-79'daki yayımlananlarda var ama ondan 5-6 sene önceki makalelerinde, yazılarında da olduğunu söylüyor Taha Bey. Doğrudur, o iyi bir araştırmacıdır.
"Türkeş 'Tek adam rejimi istiyor' diye idamla yargılandı"
1980'de işin çarpıcı tarafı, Türkeş 12 Eylül ihtilalinden sonra 'tek adam rejimi istiyor ve bunun için anayasa değişsin' diyor diye idamla yargılandı. Türkiye ne gariplikler yaşadı geldi bugüne kadar. Bunu düşünebiliyor musunuz? Bugün bizim 'özgürce halka soralım, halk istiyorsa böyle yapalım' dediğimiz şeyi 1978-79'da rahmetli Türkeş kitabında yayınladı diye, başkanlık sistemi ki, o da 'ihtilal olsun da böyle kural getirelim' demiyor, gayet açık kitapta 'bunun mutlaka halka sorulup referandum yoluyla gerçekleşmesi gerekir' diye yazdığı halde idamla yargılandı bundan sebep. Ama Türkeş'in aramızdan ayrılmasının 20. yıl dönümü. Onun için bugünün şartlarında şık bulmuyorum 'yaşasaydı şöyle derdi, böyle derdi' demeyi ama elimizde deliller var, kitaplar var, yazılar var. Artı bundan sebep de yargılandı."
Başbakan Yardımcısı Türkeş, "Sayın Cumhurbaşkanımız dün Bursa'ya gitmeden önce, biliyorsunuz Külliye'ye yakın mezar. Kendi başına sadece oradan Millet Camisi'nin imamını yanına almış, gitmişler orada Kur'an okumuşlar, dua etmişler. Çok saygın, çok güzel bir davranıştır. Sizin aracılığınızla Sayın Cumhurbaşkanımıza da zarif jesti için ailem adına da çok teşekkür ediyorum" diye konuştu.