New York Senatörü Charles (Chuck) E. Schummer, savcı Preetinder Singh Preet Bharara, OFAC Başkanı David Cohen, Türk Amerikan Birliği Başkanı Faruk Taban, Michael Rubin ve Graham E. Fuller'in de aralarında bulunduğu 17 kişi hakkında Fetullahçı Terör Örgütü'yle (FETÖ) iltisaklı oldukları veya yardım ettikleri iddiasıyla suç duyurusunda bulunuldu.
Mehmet Sarı ve Rıza Saka'nın da aralarında yer aldığı bir grup avukat, FETÖ'yle iltisaklı olduğu veya yardım ettiği öne sürülen yurt dışındaki bazı tanınmış isimler hakkında hazırladıkları suç duyurusu dilekçesini İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına sundu.
MİT tırları, 17/25 Aralık ve 15 Temmuz dosyaları var
Dilekçede, kumpas davaları, MİT tırlarının durdurulması, 17/25 Aralık operasyonları, 15 Temmuz darbe teşebbüsüne kadar geçen süre içerisinde Türkiye'nin ''yeni bir istiklal harbinin şartları'' içerisinde çok yönlü saldırılara maruz kaldığı belirtilerek, 15 Temmuz darbe teşebbüsünü planlayan, iştirak eden, yabancı televizyon kanalları ve internet ortamı dahil bütün medya mecralarında destekleyen ve yardımda bulunan kişiler arasında "müttefik" diye bilinen ülkelerin istihbarat, dışişleri, ordu, emniyet ve hatta yargı mensuplarının da yer aldığı kaydedildi.
Darbe sorumluları himaye ediliyor
NATO üslerinde görev yapan dost ve müttefik olarak bilinen ülkelerin kongrelerine, parlamentolarına kadar sızan veya iş birliği sağlayan FETÖ şüphelisi şahısların, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne, Cumhurbaşkanı'na, Hükümet'e, orduya, polise ve her bir ferdine karşı işledikleri suçların aydınlatılması gerektiği vurgulanan dilekçede, ''OFAC bünyesi içerisindeki bir grup, bazı kumpas operasyonlarının parçası olmuştur. 17/25 Aralık operasyonları, 15 Temmuz darbe girişimi, Gezi olayları gibi bu tür eylemlerle kendilerini göstermişlerdir. Nitekim orduya, hükümete, bazı kişilere, derneklere, bankalara, kurumlara ve Türkiye Cumhuriyetince yürütülmekte olan kamu projelerine karşı engelleme faaliyetleri yapılmıştır. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti iç hukukuna yönelik olarak yapılan bu tür eylemler cezalandırılmalıdır. Yine bunların işbirlikçileri de sorumlu tutulmalıdır. Halihazırda Türk Ordusu mensubu olarak NATO bünyesinde görev yapan 462 subaydan 237'sinden yurda dönmesi istenmiş, 200 subay bulundukları yerlerde (örneğin Tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu gibi zanlılar NATO müttefiki ülkelerde) izahını kendilerinin yapması gerektiği tarzda darbe teşebbüsüne ilişkin soruşturmalardan himaye edilmektedir.'' denildi.
Milyon dolarlarla beslenmişler
Dilekçede, FETÖ/PDY silahlı suç örgütü tarafından kurulan PII ve TCC gibi kuruluşların mensuplarınca milyonlarca dolarla beslendiği ABD resmi kayıtlarında da açıkça görülen, Amerikan devlet organları içine FETÖ elemanlarının sızmaları, ABD’de oturma, çalışma müsaadelerinin alınmasında, vatandaşlık ve sığınma hakkı sağlanması gibi konularda suistimalleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti yargı ve hükümet organlarına baskı yapılması için başkan ve yardımcıları dahil Amerikan devlet organlarını kişisel menfaat ve ilişkilerinde araç etmeye yönelik eylemleri nedeniyle cezalandırılması gerektiği öne sürülen şüpheliler şu şekilde sıralandı:
Dilekçede, kumpas davalarından 15 Temmuz darbe girişimine kadar Türkiye Cumhuriyet Devleti ve milletine karşı işlenen suçlardan dolayı kendi ülkelerinin hukuk sistemleri içerisinde kendi yurttaşlarına ve devlet düzenine karşı işledikleri ağır suçlar nedeniyle suç duyuruları ve şikayetlerin orada da yapılacağı ifade edilerek, ''Yurttaşı olmaktan onur duyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz, başkaca bir devletin tahakküm ve hukuk düzenine uymak zorunda olmayan yüce Türk Milletimizin kumpas ve darbelere muhatap bırakılmış fertleri olarak, şüpheliler ülkemize girdiği andan itibaren gözaltına alınarak gerekli sorgulamaların yapılmasını talep ediyoruz'' ifadesine yer verildi.
Dilekçedeki kilit isimler
Dilekçede, şüpheliler hakkında gerekli soruşturma yapıldıktan sonra ''cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek'', ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek'' ve ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek'' suçlarından dava açılması istendi.
Yurt dışında bulunan ve FETÖ'yle iltisaklı oldukları veya yardım ettikleri öne sürülen kişiler hakkında hazırlanan suç duyurusu dilekçesinde, ABD'de önemli görevlerde bulunan bürokratlar, siyasetçiler, istihbaratçılar ve akademisyenlerin yanı sıra Türkiye'den kaçarak faaliyetlerini ABD'de sürdüren ve terör örgütü FETÖ yapılanması içerisinde önemli konuma sahip olduğu iddia edilen isimler bulunuyor.
Listede Savcı Bharara da var
Rıza Sarraf davası ile dikkati çeken eski New York Güney Bölgesi Savcısı Preet Bharara da FETÖ yapılanmasına destek verdiği ve örgütle yakın ilişkiler içinde olduğu ortaya çıkan bir diğer önemli isim.
ABD Hazine Bakanlığı Terörizm ve Mali İstihbarat Müsteşarılığı ile Bakan Yardımcılığı yaptıktan sonra CIA Direktör Yardımcılığına atanan David Cohen de Halkbank'a yönelik başlatılan mali operasyon ve FETÖ ile olan bağlantılarıyla ön plana çıkan isimlerin başında geliyor.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ABD'de ikamet etmesi için yaptığı yeşil kart başvurusuna kefil olan eski CIA Direktörü ve RAND düşünce kuruluşu danışmanlarından Graham Fuller ile Wilson Center Ortadoğu Programı Direktörü ve Türkiye uzmanı Henry Barkey de dilekçede isim geçen önemli kişiler arasında.
Savcıyı katleden terörist ile akraba çıkan FETÖ şüphelisi
Dilekçede ismi geçen bir diğer önemli isim de Amerikan Girişimcilik Enstitüsünün (AEI) uzmanlarından Michael Rubin. Terör örgütü FETÖ ile son yıllardaki yakınlığıyla dikkati çeken Rubin, 15 Temmuz darbe girişimini öven, Türkiye ile ilgili tartışmalı söylemleri ve yazılarıyla gündeme gelen, yeni muhafazakar (neo-con) ve İsrail yanlısı kimliğiyle tanınan bir isim.
Dilekçede dikkati çeken bir diğer önemli isim ise Türkiye'den ABD'ye kaçan eski emniyet müdürü Ahmet Sait Yayla. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ı şehit eden Şafak Yayla ve terör örgütü DHKP-C bölge sorumlusu Bulut Yayla ile de akraba olan ve "Kozmik Oda" olarak bilinen soruşturmada TSK personeline FETÖ tarafından "kumpas" kurulduğu iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada firari olarak aranan Yayla, Türkiye aleyhine yazdığı yazılar ve katıldığı konferanslarda yaptığı konuşmalarla tanınıyor.