Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca Mamak 28. Mekanize Piyade Tugayı’nda Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe teşebbüsüne katılan 64 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede dikkat çeken ayrıntılar yer aldı. İddianamede, 28. Mekanize Tugayı’nda görevli albay ve generallerden oluşan bir grubun 2016 yılı başından itibaren sürekli yürüyüş bahanesi ile biraraya gelmeye başladığı anlatıldı. Hafta sonları bu yürüyüşlerde askeri darbenin nasıl yapılacağı, kimlerin destek verdiği ve kimlerin karşı çıkacağının el altından konuşmalar yapılarak tespit edildiği belirtildi.
İSTİHBARATÇI GİBİ BİLGİ TOPLADILAR
FETÖ’cü askerlerin darbeye karşı çıkabilecek personeli de tek tek tespit ettiği kaydedildi. Darbecilerin, sağlıklı olmak ve askeri dayanıklılığı arttırma görüntüsü altında kendilerindern olmayanları da aralarına aldığı ve askeri bir darbe durumunda nasıl hareket edeceklerini kurnazca sorup bir istihbaratçı gibi bilgi topladığı vurgulandı. Böylece FETÖ’cü askerlerin darbenin askeri kanadının kimlerden oluşacağını belirlediklerine dikkat çekilirken, benzer şekilde çalışmanın bazı askeri birliklerde de yapıldığı ifade edildi.
TANKLAR YOLU ŞAŞIRDI
Darbecilerin sözde atama listesiyle firari general Ali Kalyoncu’nun 28. Mekanize Tugayı’nın emir komutasını devralmasının ardından tankın kışladan çıkarıldığına dikkat çekilen iddianamede, şüpheli Tabur Komutanı Kurmay Yarbay Nuri Büyükyazıcı’nın tankları bizzat komuta ettiği vurgulandı. İçerisinde Büyükyazıcı’nın yanı sıra Başçavuş Turan Baysal (Haberleşme-Doldurucu), Uzman Çavuş Selim Gedikli (Sürücü), Uzman Çavuş Yunus Ünlüsoy’un (Nişancı) bulunduğu 092624 plakalı tankın en önde ilerlediği, diğer tankların da bu tankı takip ettiği anlatıldı. Bazı tankların ise gidilecek yolu şaşırdığı ve Ankara’da kaybolduğu, sokağa çıkanlara yol ve güzergah sorduğu, planlanan yere ulaşamadığı belirtildi.
HAZİRAN AYINDA CİHAZ GELDİ
İddianameye ifadesi giren Özden Demir, bölüğün yüzde 95’inin Kara Kuvvetleri Tayin Daire Başkanlığı tarafından özel atama ile getirildiğini belirtti. Demir ayrıca, daha önceden ihtiyaç olmasına rağmen kışlaya gelmeyen askeri malzeme ve kripto cihazların haziranda geldiğine dikkat çekti. Demir, Kurmay Yarbay Nuri Büyükyazıcı’nın tanklara kriptolu iletişim sağlayan koordinat belirleme, kriptolu iletişim kurma, frekans atlatmalı çağrı sistemleri ile irtibat kuran telsizler taktırdığını, bu telsizlerin kripolu görüşme sağladığını ifade etti.
Sık sık öldür
Müşteki Faruk Sabır’ın ifadesi de iddianameye girdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine kardeşiyle Kızılay meydanına giderken Sıhhiye’de polis tarafından kurulan barikatta durdurulduğunu belirten Sabır, “Polislerle konuşurken tanklar gelmeye başladı. Silahlarla üzerimize ateş açtılar. Bir tankın üzerindeki başçavuş rütbesindeki kişiye ‘Siz de vatan evladısınız yanlış yapıyorsunuz’ dedim ve engellemeye çalıştık. Bu başçavuş da askere ‘sık sık öldür’ diyerek emir verdiği. Bunun üzerine asker hedef gözeterek bize ateş etti” diye ifade verdi.
Tüm kanlar toplatılmış
Darbecilerin tankın namlusuna taktığı polis otosunu sürüklediği sırada bacağı kırılan Ayşe Emine Sayın, “Haberleri televizyonda görünce babam ‘şimdi cihat vaktidir’ dedi ve sonra Genelkurmay Başkanlığı önüne gittik. Bu sırada yolda tankların ezdiği araçları gördük. Tankın birisi polis otosunu namlusuna takıp köprü üzerine doğru geldi. Korkuluklardan köprünün öbür tarafına vücudumu geçirebildim ve korkuluklardan tutunarak sarktım. Aşağı düşmedim ancak sıkışan sol bacağım kırıldı. Köprüden düşen babam ve eniştem şehit oldu. Tanımadığım bir şahıs beni taksiye bindirip 29 Mayıs Hastanesi’ne gönderdi. Ancak hastane ilgilenmedi. Oradaki bir hemşire 15 Temmuz günü hastahanedeki tüm kanların toplatıldığını söyledi” dedi.