Tahşiye’de Gülen’e rekor ceza

Tahşiye’de kumpas iddianamesinde 1 numaralı şüpheli Fetullahçı Terör Örgütü lideri Fetullah Gülen için ‘silahlı terör örgütü kurmak’ suçundan 15 yıl, ‘zincirleme nitelikli resmi belgede sahtecilik’ suçundan 14 yıl, ‘nitelikli iftira’ suçundan ise 221 yıl olmak üzere, toplamda 251 yıl hapis cezası istendi.

Yeni Şafak Mustafa Sait Özkan

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nun yürüttüğü Tahşiye'de kumpas soruşturması kapsamında hazırlanan iddianamede 1 numaralı şüpheli olan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) lideri Fetullah Gülen için “silahlı terör örgütü kurmak' suçundan 15 yıl, 'zincirleme nitelikli resmi belgede sahtecilik' suçundan 14 yıl, 'nitelikli iftira' suçundan ise 221 yıl hapis cezası istedi. 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası istenen 'nitelikli iftira' suçlamasını savcılık yarı oranda arttırılması istediği için ceza 1 yıldan 6 yıla kadar çıkabiliyor. Bu kapsamda soruşturmada müşteki durumda bulunan 32 kişiye tek tek iftira atıldığı için aynı cezanın 39 yıl verilmesi talep ediliyor. Bu durumda, Gülen toplamda 251 yıl hapisle yargılanacak.

TAHŞİYE'DE 33 KİŞİ SANIK

Paralel Devlet Yapılanması'nın, 2009'da düzenlenen Tahşiye soruşturmasında kumpas kurduğu ve usulsüzlükler yaptığı iddiasıyla Fetullah Gülen ile Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Karaca, eski emniyet müdürleri Ergüder, Yılmazer ve Atayün'ün de aralarında bulunduğu 33 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamenin ayrıntıları ortaya çıktı.

ERGENEKON VE BALYOZ GİBİ OLMAYACAK

Savcılığın incelenmesi için mahkemeye gönderdiği Tahşiye iddianamesinde p

aralel yapının geçmiş yıllarda gerçekleştirdiği Ergenekon ve balyoz soruşturmalarındaki mağduriyetlerin tekrar yaşanmaması için önlem aldığı da ifade edildi. Savcılık, paralel yapının tüm faaliyetlerinin tek bir dosyada ele alınmasının karışıklığa yol açacağını tıpkı örgütün emniyet ve adli ayağının gerçekleştirdiği ergenekon ve balyoz soruşturmaları gibi olmaması için böyle bir önlem alındığı belirtildi. Savcılık Gülen'in Tahşiye'de kumpas soruşturması kapsamında Amerika'dan iadesinin istenmediği belirtilirken, yargılamaların birleştirildikten sonra iade işlemi için harekete geçilmesi değerlendirmesinde bulundu.

http://image.pho.fm/resim/imagecrop/2015/09/23/resized_bc821-5e7ehidayetkaraca.jpg

AYNI TAKTİK UYGULANMIŞ

Savcılık hazırladığı iddianamede Tahşiye Grubu'na yönelik kurulan kumpasta köşe taşlarından birisi olan ihbar mektubunun da Ergenekon davasındaki ihbar metinleriyle benzerlik gösterdiği değerlendirmesinde bulundu. 10 aralık 2009'da Merter Akıncılar Postanesi'nden gönderilen ihbar mektubunun kim tarafından gönderildiğine dair her hangi bir araştırma yapılmadığı belirtildi. İhbar mektubunun “sayın savcım" başlığı ile yazılıp gönderilen Ergenekon soruşturmasını başlatmaya yönelik mektuptaki yazı ile aynı yazı stilinde yazıldığı gibi yine aynı ifade ve anlatım tarzında olduğu belirledi.

DİNLEYİP MEKTUP YAZMIŞLAR

Savcılık soruşturma kapsamında dinlenen kişiler arasındaki veya tanıdıklarının bir kişinin darp edilmesi olayından bahsedilmesinin de ihbar mektubunda yer almasının, dinlemeler neticesinde ihbar mektubunda yer verildiği kanısını pekiştirdiği tespitinde bulundu. Savcılık gönderilen mektubun o döneme kadar gerek istihbarat şube müdürlüğünce gerekse terörle mücadele şube müdürlüğünce elde edilen bir kısmı çok ince detayı barındıran bilgiler içerdiği değerlendirmesinde bulundu.

O İDDİALARI MİT YALANLADI

Tahşiye soruşturması kapsamında tutuklu bulunan dönemin polis müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan'ın başını çektiği grup, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın Tahşiye grubuna yönelik yapılan operasyondan önce çalışma yaptığı iddiasında bulunmuştu. Tahşiye'de kumpas iddianamesinde operasyon öncesi olan 2008 yılında MİT tarafından İstanbul Emniyet Müdürlüğü yahut Emniyet Genel Müdürlüğünün diğer birimlerine herhangi bir yazı yazılmadığı, Genel Kurmay İstihbarat Dairesi Başkanlığınca da herhangi bir araştırma yapılmadığı ifade edildi.

'Zaman'ın adı geçmesin'

İddianamede kurulan kumpasın paralal örgüte sıçramaması için ne gibi önlemler alındığı deşifre edildi. 1993 yılından 2011 yılına kadar Zaman Gazetesi'nde çalışan A.T'nin de tahşiye soruşturması kapsamında dinlendiği tespit edildi. A.T'nin tüm dinlemelere rağmen Zaman Gazetesi'nde çalıştığı için soruşturmaya dahil edilmediği ortaya çıktı.

40 YILLIK GİZLİ ÖRGÜTLENME

İddianamede, “40 yıllık süreçte kurulup geliştirilen nihai aşamada meşru hükümeti çalışamaz hale getirip devlet egemenliğini ele geçirmeyi amaçlayan" örgütün (Paralel Devlet Yapılanması), tüm eylem ve işlemlerinin aynı dosya üzerinden yürütülmesinin, daha önceki Ergenekon yargılamalarında olduğu gibi karışıklığa ve belirsizliğe yol açabileceği belirtilerek, ''Terör örgütü yöneticiliği ve üyeliği" haricindeki diğer suçlarının anlaşılamamasına neden olabileceği değerlendirildiğinden örgütlü yapılanmaya ilişkin diğer soruşturmalarla birleştirilmesi"nin düşünülmediği kaydedildi.

KARANLIK İLETİŞİM YÖNTEMİ

İddianamede, "Örgütün çeşitli algı oluşturma ve mesaj yöntemleri kullandığı, bu yöntemlerin kimi zaman açık şekilde kullanılmasına karşın özellikle Tahşiye grubuna yönelik olduğu belirtilen operasyonlarda olduğu gibi çoğu zaman 'karanlık kurul' gibi medya iletim yöntemleri ile sadece örgüt tabanının anlayabileceği şekilde bilgi ve mesaj verdiği anlaşılmıştır.'' denildi.