Dünya Suriye’de tezimize geliyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın Suriye’de Türkiye’nin savunduğu tezlere yaklaşmaya başladığını söyledi. Erdoğan, “Baştan beri üç şey söylüyorum. Eğit-donat, uçuşa yasak bölge, güvenli bölge. Gelecekleri yer burasıdır. Başka seçenek yok. ABD baştan beri güvenli bölgeye evet diyor. Putin de hayır demiyor” dedi.

Yeni Şafak

BMGenel Kurulu'na katılan ve ikili temaslarını tamamlayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, New York dönüşünde basın mensuplarına önemli açıklamalar yaptı, soruları yanıtladı. New York'ta çok sayıda görüşme yaptığını ve birçok etkinliğe katıldığını belirten Erdoğan, şunları söyledi:

BM sisteminin reforme edilmesi konusu bazıları tarafından da dile getirildi, ama bizim gibi kimse somut söylemiyor, kaçınıyorlar, dünya beşten büyüktür tezimi burada işledim, dünya gündemine girmeye başladı. İnanıyorum ki bundan kısa bir süre sonra çok daha farklı olarak dünya gündemine oturmaktan öte, soyuttan somuta geçecektir diye düşünüyorum. Terörizmle mücadele yine aynı şekilde. Terörle mücadele konusunda DEAŞ da önemli meselelerden biri. Bunların İslam'la yakından uzaktan ilgisi yok. O nedenle biz DEAŞ diyoruz.

TÜM BİLGİLERİ ABD İLE PAYLAŞTIK

Gündemdeki bir diğer konu da FETÖ. Bu büyük önem arz ediyor. FETÖ'yle ilgili bütün belge ve bilgilerimizi Amerika ile paylaştık, paylaşmaya devam ediyoruz. FETÖ konusunda herkes gereken hassasiyeti göstermeli. Bunlar kaçacak delik bulamamalı. Bunlarla ilgili olarak dünyadaki hükümet başkanlarını, devlet başkanlarını aynı kararlılıkla bilgilendirmeye devam ettiriyoruz.

S.ARABİSTAN'A YANLIŞ YAPILIYOR

Son dönemdeki enteresan durumlardan biri de, ABD Temsilciler Meclisinin 11 Eylül terör saldırısıyla ilgili olarak aldığı karar. Suudi Arabistan'ın suçlu olduğunu, dolayısıyla tazminat istenebileceğini iddia eden bir karar. Birkaç Suudlu terör suçu işledi diye S.Arabistan'ı devlet olarak sorumlu tutamazsınız. Dolayısıyla ciddi bir yanlış yapılıyor. Bunu Biden'e söyledim. ABD bu tavrını sürdürürse, Türkiye Cumhurbaşkanı olarak buna ilk karşı çıkacak kişi ben olurum.

ABD İLE TÜRKİYE EL ELE VERSE BU İŞ BİTER

Fırat Kalkanı, sınırlarımızın terörden arındırılmasına yönelik attığımız bir adım. Oralar terörden arındırılana kadar da devam edecek. DEAŞ'la mücadele için oluşturulan koalisyon bünyesinde 65 ülke var. 65 ülkenin yer aldığı bir koalisyonla netice alamamak, ancak netice almak istememe mantığıyla mümkün olabilir. Ben bunu açıkça söyledim. Gerçekten netice almak isteniyorsa, ABD ve Türkiye el ele verse bu iş biter. Tüm bunlarla ABD ve Türkiye zaten başa çıkamıyorsa, yazıklar olsun. Bu işin bitmesi için koalisyon ülkelerinin silahlarının, benim tankıma değil, DEAŞ'a, PYD'ye YPG'ye yönelmesi lazım. Ama bir bakıyorsunuz teröristlerin elindeki Almanların Milan silahı, benim tankımı vuruyor.

MUSUL OPERASYONU 19 EKİM'DE BAŞLIYOR

Rakka operasyonuyla ilgili askeri yetkililerimiz ABD'yle temasta. Şartlarımız paylaşıldı. Atılacak müşterek adım bizim için önem arz ediyor. Rakka, DEAŞ'ın en önemli merkezi. Diğer bir hassas konu da Musul. Orası, daha çok Arapların ve bize ciddi manada müzahir unsurların yaşadığı bir şehir. ABD, Musul konusunda bizimle aynı yaklaşımı paylaşır, paylaşmaz bilemiyorum, ama gördüğüm kadarıyla olumlu bir yaklaşım içindeler. 19 Ekim'de Irak merkezi yönetimi ile Musul'da DEAŞ'a karşı bir operasyon başlatabilecekleri söyleniyor. Ama biz hazırlıklı olmak durumundayız. Peşmergeler ile Arapların dayanışması çok büyük önem arz ediyor.

PYD Münbiç'ten çıktı mı tam olarak?

Şu anda sadece cüzi olarak varlar. Orası güvence altına alındığında o da gerçekleşir.

Güvenli bölgeyi görüştüğünüz ülkelerin liderleri ne diyor?

ABD, güvenli bölge konusunda başından beri bize evet diyor. Olumlu yaklaşıyor. Putin de görüştüğümde hayır demiyor buna. Önemli olan koalisyon güçlerinin yani 65 ülkenin vereceği destektir. Dışişleri bakanları düzeyinde arkadaşlar yoğun biçimde çalışacaklar. Buralardan mali destek gelirse, konut yapımını süratle gerçekleştirebiliriz.

MİLLİ ORDULARI OLMALI

Kerry de son açıklamalarında uçuşa yasak bölgeden bahsetti?

Gelecekleri yer burasıdır. Başka seçenek yok. Bunlar bizim üç dört yıldır söylediğimiz konular. Hatırlayın, ben baştan beri üç şey söylüyorum: Eğit-donat, uçuşa yasak bölge, güvenli bölge. Ama genelde biz söyledik, biz dinledik. Güvenli bölgeyi yapmak için uçuşa yasak bölgeye ihtiyaç var. Bunun kara gücünü oluşturmak için de eğit-donat yöntemiyle yetiştirilmiş bölge sakini ılımlı muhaliflere ihtiyacımız var. Bunlar yapıldı mı, yapıldı. Eğit donat'a biz halen devam ediyoruz. Ara vermedik. Niye? Her an, biz buraya geliyoruz dedikleri anda, o insanların güvenliği önemli. Bizim orada milli ordunun hazırlanmasını sağlamamız lazım. Bu milli ordu, bölgenin güvencesini eline almalı. Kimlerden oluşacak bu ordu? Ilımlı muhaliflerden oluşacak. Şu anda sayıları 65 bin. Bunlar güçlendikçe halk da onların yanında yer alacak.

Geçiş süreciyle ilgili olarak Rusya ile ABD arasında yakınlaşma var mı?

Dün bir görüşme oldu. Üçlü görüşme oldu dışişleri bakanları arasında. Olumlu netice çıkmadı, ama takip ediyorlar. Bugün de görüşmeleri olacaktı. Temmeni ederim ki bu görüşmeler bir netice versin. Biz de takip edeceğiz, netice alınması için gayret göstereceğiz.

http://image.piri.net/resim/imagecrop/2016/09/25/03/42/resized_cb122-4ac6989aucak.jpg

CHP'de MHP'deki aynı hassasiyeti görememek üzücü

FETÖ ile mücadele konusunda, içeride ne durumdayız. Tehlike geçti mi?

Biliyorsunuz, FETÖ konusunda kanser hücresi benzetmesini yaptım. Metastaz yapmış durumda. Kanserli hücreler tümüyle ortadan kaldırılmadan, bu işin bittiğini söylersek kendimizi aldatırız. FETÖ ile iltisaklı memurları görevden alma işlemi bu mücadele çerçevesinde gerçekleştiriliyor. Kanserli hücrelere rastlandığı müddetçe de devam edecek. Bu mücadelede ana muhalefet liderinde MHP'deki hassasiyeti görememek üzücü. MHP, bu mücadelede beklenen netice alınana kadar hükümeti destekleyeceğini söylüyor. OHAL'in amacı da bu mücadelenin en etkin biçimde verilmesi. Bunların pek çok kurumda yuvalandıklarını biliyoruz. 'at izi it izine karışmış' dedim. Bunların izleri doğru biçimde temizlelenene kadar bu süreç devam edecek. Mücadelede ciddi mesafe alındı. Şimdi, kanserli hücreler tümüyle bertaraf edilene dek, mücadeleyi aynı kararlılıkla devam ettireceğiz.

Gülen'in ABD'den başka bir ülkeye gidişi için zemin hazırlandığı şeklinde iddialar var. Sizde bu yönde bir bilgi var mı?

Bu tür iddialar, dedikodular var. Bu tür iddialar bizim aleyhimizde olan şeyler değil. Başka bir ülkeye gitseler de bunlar kaybederler. Bu kez o ülkeye markaj yaparız. Hepsinden önemli olan şey, halkımın bunları artık tanımış olmasıdır. Süreç artık onların lehlerinde değil, onların aleyhlerinde işliyor. İnşallah neticeyi de bir önce görürüz.

PYD'siz yaparız

Türkiye'nin uyarılarına rağmen, ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, Suriyeli Kürtlere silah verdiklerini ve onları desteklemeyi sürdüreceklerini açıkladı.

Bizim itiraz ettiğimiz, terör örgütü PYD/YPG'ye silah verilmesidir. Ama o kadar çarpık bir yapı var ki. Biden'e, iki gün önce Kobani'ye iki uçak dolusu silah indirdiklerini söyledim. Bana, 'benim bundan haberim yok' dedi. Bu nasıl bir iştir? Biden 'haberim yok' diyor, ertesi gün de Carter çıkıp 'silah verdik, vermeye de devam edeceğiz' diyor.

Rakka operasyonunun, ABD-Türkiye tarafından birlikte gerçekleştirilebileceğinden söz ettiniz..

Başta dışişleri bakanlarımız olmak üzere yetkililerimiz Rakka konusunu görüşüyorlar. Ama ABD'lilerin tavrını henüz net olarak görmediğimiz için şu an bir şey diyemeyiz. Tabii ki ABD, Rakka işini PYD ve YPG ile gerçekleştirmek isterse, Türkiye olarak böyle bir operasyonda yer almayız. Ama bu işe PYD ve YPG'yi sokmazlar ise bu mücadeleyi ABD ile birlikte verebiliriz elbet.

PYD Rakka'ya ABD ile kara gücü olarak giderse, biz bu operasyona hava desteği verir miyiz?

Cumhurbaşkanı olarak, ilgili kurumlarımızla istişare yapmadan bu tür konularda bir açıklama yapmam doğru olmaz. Şartların ne olacağı ortaya çıktıktan sonra bir durum değerlendirilmesi yapılır.

Bu kuruluşlar güvenilmez

New York'ta CEO'larla, iş dünyasıyla temaslarınız nasıl geçti? Kredi derecelendirme kuruluşlarıyla ilgili eleştirel tavrınız devam ediyor mu?

CEO'larla, iş dünyasıyla temaslarımız gayet verimliydi. Şunu net olarak söyleyebilirim. 'Türkiye'de yatırım koşulları yok olmuştur' diyen tek bir yatırımcıya rastlamadım. Kredi derecelendirme kuruluşlarını pek ciddiye almadığım doğru. Bunların çoğu kez sipariş üzerine derece verdiklerini, dolayısıyla güvenilir olmadıklarını düşünüyorum. Çünkü bunların bize kendilerince kusur bulurken, batmak üzere olan bir ülkenin durumunu dört derece birden yükselttiklerini gördük.

S.Arabistan'la konut yapacağız

Fırat Kalkanı Harekatı ne durumda?

(Ekrana haritayı yansıtarak, harita üzerinden anlatıyor) Biliyorsunuz harekata, Cerablus'a girerek başladık. Eğit-donat programı içinde eğittiğimiz 1400-1500 kadar ılımlı muhalifle girdik. Biz buraya girince, DEAŞ güneye doğru kaçmaya başladı. Şurada Münbiç var. Buranın nüfusunun yüzde 95'i Arap. Ama ABD, buradaki operasyonları çok önemsediği PYD ve YPG ile yapmak istiyor. Terör koridoru diyebileceğimiz şu şeritte DEAŞ'ın boşalttığı bazı yerlere PYD ve YPG'nin yerleştiğine tanık olduk. Cerablus'a sakinleri yerleşti. Şimdi Münbiç'te de geri dönüş başlıyor inşallah. Aynı şekilde El Rai (Çobanbey) boşaldı. Ilımlı muhalifler, obüslerin desteğinde Bab'a ilerliyorlar. Bab da DEAŞ'tan kurtarılacak. Kurtarılınca sahiplerine teslim edilecek.

KONUTLARI S.ARABİSTAN'LA YAPACAĞIZ

Rakka aşağıda. Fırat burası. Azez'den Fırat'a bu arada 90- 95 km'lik mesafe var. El Rai'den güneye doğru Bab'ın aşağısına kadar da 40-45 km'lik bir mesafe var. Burada yaklaşık 4500 kilometre karelik bir güvenli bölge yapalım diyoruz. Yeşil olan bölge ılımlı muhaliflerin kontrolünde. Burası güvenli bölge olarak ilan edilirse, bize de parasal destek verilirse, bu alanda konut yapımına girebiliriz. Ayrıca sınıra yakın bölgelerde biraz daha iç kısım da Türkiye topraklarında da 10 bin konut yapma hedefimiz var. Suudi Arabistan'la müşterek yapacağız bunu. Hedefimiz, mültecileri çadır kentlerde yaşamaktan kurtarmak. Bununla ilgili adım atılmış durumda.

Tezgaha beni de katmak istiyorlar

Gülen'in iadesi konusunda Türkiye'nin ABD nezdindeki girişimleri sürüyor. Biden ile New York'ta yaptığınız görüşmede bu konuda somut bir gelişme var mı?

ABD'li yetkililer, bu konunun yargı sistemiyle de alakalı olduğunu belirtiyorlar. Bunu hatırlatarak bize verdikleri mesaj da şu: 'gönderdiğiniz belge ve bilgiler, mahkemelerimizde değerlendirecektir. Yargıdan olumlu istikamette bir karar çıkması halinde, biz hemen gereğini yaparız, bundan hiç endişeniz olmasın' Biden ile görüşmemizde yargı konusu açıldığında Rıza Sarraf konusunu da gündeme getirdim. 'Bu kişi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Eşi ve çocuğu ile birlikte ABD'ye giriş yaptığı anda kendisi tutuklandı, eşi ve çocuğu da hemen Türkiye'ye gönderildi. Bu tutuklama hangi kurala göre yapıldı?' diye sordum.

İRAN DA SUÇSUZ DİYOR

Neticede bizim vatandaşımız olduğu için, hukukunu aramak zorundayız. Bu Rıza Sarraf değil de bir başka vatandaş da olabilirdi. ABD, Türkiye'de bir vatandaşının, diyelim mi George'un tutuklanmasına nasıl duyarsız kalamıyorsa, biz de herhangi bir vakandaşımızın bir başka ülkede tutuklanmasına duyarsız kalamayız. Kaldı ki gerek adalet gerek ekonomi bakanlığımızın yaptıkları çalışmalara göre, bu kişinin bir suçu da bulunmuyor. İran da aynı şeyi söylüyor. Ancak buna rağmen bu kişi 6 aydır ABD'de tutuklu durumda.

SAVCI VE HAKİMİ FETÖ AĞIRLADI

ABD Adalet Bakanlığının bu davayı havale ettiği mahkeme de ilginç. Savcı Bharara da hakim Richard Berman da, Türkiye'de daha önce FETÖ tarafından ağırlanmış isimler. Yani adalet bakanlığı Sarraf'ı tutup orada FETÖ'nün yedirip içirdiği isimlere teslim ediyor. Biden'e bunları anlattım. 'Ben bu kadarını bilmiyordum' dedi. Hukukla değil, ilişkiler ağıyla başka işler çevirme peşindeler. Enteresandır, mesela tutup iddianameye eşimin TOGEM'in kurucusu olduğu, benim o dernekle ilişkim olduğu falan yazılıyor. Ama o derneğin kurucuları arasında ne eşim var ne de ben.

ART NİYETİN GÖSTERGESİ

Böyle bir şey olmamasına rağmen, bunun söz konusu edilmesi adamların art niyetlerinin ne istikamette olduğunu gösteriyor. Halbuki dışişleri müsteşarımın da gayet güzel ifade ettiği üzere, ABD hukuk sisteminde 'egemen bağışıklık' diye bir madde var. Buna göre devlet başkanlarının herhangi bir mahkemeye konu yapılabilmesi mümkün değil. Buna rağmen iddianamede adımızın geçirilmeye çalışılması, işin içinde art niyet olduğunu ortaya koyuyor.

FETÖ'nün ele başı Gülen'in iadesi konusunda ABD sizce niye direniyor?

Bunun değerlendirmesini, yorumunu siz yapacaksınız. Biz iade talebiyle ilgili olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Meseleyi Obama'ya, Biden'a anlattık. ABD makamlarına 17-25 Aralıkla alakalı 85 koli belge gönderdik, 15 Temmuz ve sonrası ile ilgili yargıda birikenler de gönderiliyor, gönderilecek. Adalet bakanlıklarımız görüşmeye devam ediyor.