FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri ve ekranlarda darbe çağrışımı yaptıkları iddiasıyla tutuklanan gazeteciler Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan, Mehmet Altan ile kapatılan Samanyolu Haber Televizyonu sunucusu Şükrü Tuğrul Özşengül, kapatılan Zaman Gazetesi grafik tasarım sorumlusu Fevzi Yazıcı ve kapatılan Zaman Gazetesi Marka Pazarlama Direktörü Yakup Şimşek'e, "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmişti.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesince verilen bu karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince de hukuka uygun bulunmuştu.
Daire, Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu 6 sanığa, "Anayasa'yı ihlal" suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarını bozdu.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, sanıklardan Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın eyleminin "Anayasa'yı ihlal suçunu" değil, "FETÖ'ye bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçunu oluşturduğuna karar verdi.
Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak'la ilgili gerekçe
Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak'la ilgili bozma gerekçesinde, bu sanıkların "Anayasa'yı ihlal" suçuna fail olarak iştirak ettiklerinin kanıtlanamadığı belirtildi.
Gerekçede, Ahmet Altan ve Ilıcak'ın FETÖ/PDY'nin hiyerarşik yapısına organik bağla bağlı olup, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk içeren faaliyetleri nedeniyle bu örgütün üyesi oldukları yönünde iddia ve kabul bulunmayan dosyada, buna dair herhangi bir delilin de olmadığı aktarıldı.
Ahmet Altan ve Ilıcak'la ilgili gerekçede, şunlar kaydedildi:
Mehmet Altan'a beraat gerekçesi
Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca daha önce tahliye edilen Mehmet Altan hakkındaki karar ise yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığından beraatine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozuldu.
Mehmet Altan'la ilgili gerekçede, Altan'ın bireysel başvurusu üzerine, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen kararlara atıf yapıldı.
Gerekçede, Altan'ın ikametinde "F serisi 1 dolar" bulundurmasının, örgüt liderinin talimatıyla işlem yapıldığı tespit edilemeyen örgüte ait Bank Asya nezdindeki hesap hareketlerinin ve ByLock üzerinden görüşen üçüncü şahısların mesaj içeriklerinde adının geçmesinin mesaj içerikleri de gözetildiğinde "silahlı terör örgütüne üye olma, örgüt adına suç işleme, hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgüte yardım" suçlarının işlendiğine dair yeterli ve inandırıcı delil niteliği taşımadığı da gözetilerek, sanığın ispat edilemeyen suçlardan beraatine karar verilmesi gerektiği kaydedildi.
Diğer sanıkların suçu "örgüt üyeliği" kabul edildi
Aynı davada yargılanan ve "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan diğer sanıklar Şükrü Tuğrul Özşengül, Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek hakkındaki karar da bozuldu. Bu sanıkların eylemlerinin, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçunu değil, "silahlı terör örgütü üyeliği" suçunu oluşturduğuna karar verildi.
Daire, tutuklu sanıklar Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Şükrü Tuğrul Özşengül, Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek'in tahliye taleplerini de reddetti.
Davanın geçmişi
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesinin, 16 Şubat 2018'de açıkladığı kararında, sanıklar Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu 6 sanığı, "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına karar vermişti.
Sanıklar, yerel mahkemenin kararını açıklamasının ardından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine itirazda bulunmuştu.
Dosyayı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, 2 Ekim 2018'de yapılan karar duruşmasında, Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu 6 sanığa yerel mahkemece "Anayasa'yı ihlal" suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarını hukuka uygun bulmuştu. Anayasa Mahkemesinin kişi hürriyeti ve güvenliğinin ihlal edildiğine ilişkin kararı dikkate alınarak, Mehmet Altan'ın adli kontrol hükümleri kapsamında tahliyesine karar verilmişti.
Bu kararın da temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtaya gelmişti.