Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 42. Muhtarlar Toplantısı’nda, Fahreddin Paşa ve Medine savunmasına dil uzatan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed’e tepki gösterdi. Erdoğan, özetle şunları söyledi:
Kudüs tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de hem Müslümanların kendi aralarındaki hem de dünyadaki vicdanlar için adeta bir ölçü vazifesi görüyor. Dün Kudüs’ü işgal etmek için İstanbul’dan Anadolu’ya 600 bin kişiyle geçen haçlı ordularını Toroslar’a kadar 60 bin kişiye indiren bir millet, biz de bu vicdan terazisinde şu anda tartılıyoruz. Ecdadımız bin yıl boyunca kanı ve canı pahasına Kudüs’ü ve tüm İslam coğrafyasını korumuştu.
MEDİNE MÜDAFAASI İBRETLİK BİR HADİSEDİR
Bugünlerde birilerinin bu çok önemli, büyük bühtanıyla hatırladığımız bir başka destanımız da bizim Medine müdafaasıdır. Bölgemizde ve dünyada Müslümanlar'ın çok ciddi baskı, zulüm ve saldırı altında olduğu bir dönemde, zalimlerin safında yer almayı maharet sananların Medine müdafaasını ve onun büyük kahramanı Fahreddin Paşa’yı hedef almaları boşuna değildir. Çünkü Medine müdafaası, İslam’ın ve onun büyük Peygamberinin, Efendimiz Muhammed Mustafa’nın sembollerinin ve adının, şartlar ne olursa olsun nasıl korunması gerektiğini gösteren ibretlik bir hadisedir.
EY, BİZE BÜHTANDA BULUNAN ZAVALLI!
Nedir Medine müdafaası ve kimdir Fahreddin Paşa? 1916’da Medine’ye tayin edildi, 1919’a kadar bu mübarek beldenin korunmasını üstlendi. Medine korumasını yaparken Fahreddin Paşa, ey bize bühtanda bulunan zavallı, senin ceddin neredeydi? İstanbul’dan kalkıp Medine müdafaası için oraya gelen Fahreddin Paşa ne için geldi? O mukaddes toprakları, orayı işgal etmek için gelenlere karşı korumak üzere geldi. Peki senin ecdadın neredeydi?
DİRENİŞİ TAKDİRE ŞAYANDIR
Fahreddin Paşa’nın 2 yıl 7 ay süreyle müdafaa ettiği Medine’de yaptığı işler, gösterdiği kararlı duruş ve son ana kadar sergilediği direniş gerçekten takdire şayandır. Utanmadan, sıkılmadan Erdoğan’ın ecdadının mukaddes emanetleri oradan çalarak İstanbul’a getirdiğini söyleyecek kadar hezeyan içerisinde olan bu zavallılar; bunun adı çalmak değil, tam aksine işgale gelenlerden onları korumaktır. Batı’daki o malum yerlerde ne olacağı, akıbeti belli olmayan yerlere mi gitseydi? Çünkü bunların kafası, zihniyeti batıcı da onun için bu saldırıyı başlattılar.
ÖNCE HADDİNİ BİL
Şimdi bakıyorsunuz maalesef oraya yakın topraklarda bulunanlar bize utanmadan, sıkılmadan bühtanda bulunuyorlar. Önce haddini bil. Sen demek ki bu milleti tanımamışsın, sen Erdoğan’ı da tanımamışsın, Erdoğan’ın ceddini ise hiç tanımamışsın. Ama biz şimdi şu anda ne tür garabetler içerisinde olduğunuzu gayet iyi biliyoruz. Sizin şu anda ne tür yanlışlar içerisinde olduğunuzu gayet iyi biliyoruz.
Neler çevirdiğinizi gayet iyi biliyoruz
Erdoğan, “Tarihimizin bu mümtaz şahsiyetine ve onun Medine’de gösterdiği şanlı direnişe dil uzatanların bugün kimlerle, nerelerde, ne işler çevirdiğini biz gayet iyi biliyoruz. Yeri gelecek bunları da açıklayacağız” diye konuştu. Paşa’nın İstanbul’a getirdiği kutsal emanetleri titizlikle koruduklarını ve “Acaba Batı’ya giden emanetler şu anda ne durumda? Hiç gidip baktın mı?” diye soran Erdoğan, şunları söyledi:
“Arap halkları, Türkiye’nin canciğer olduğu kardeşleri, gönüldaşları ve yoldaşlarıdır. Arap ülkelerindeki kimi yöneticilerin Türkiye’ye yönelik husumetlerinin kendi dirayetsizliklerini, acziyetlerini, hatta ihanetlerini örtme amaçlı olduğu da açıkça ortadadır.
HAD BİLMEZLER
Bazı ülkelerin, kimi had bilmez, tarih bilmez, diplomatik nezaket bilmez yöneticileri ne Arap halklarıyla olan kardeşliğimize ne de Rabbimizin rızası ve Peygamber Efendimizin şefaati uğrunda verdiğimiz mücadeleye gölge düşüremez. Meydanı kendi şahsi çıkarları uğruna, Müslümanların birliği ve dayanışmasına çamur atanlara asla bırakmayacağız.”