Kendisi Sultan Abdülhamid’in 3. kuşaktan torunu, Doğu Türkistan’da hilafet ilan eden ancak faili meçhul bir cinayete kurban giden şehzade Mehmed Abdülkerim Efendi’nin oğlu... Tahmin ettiğiniz üzere Osmanlı Hanedanı’nın en yaşlı mensuplarından olan Harun Osmanoğlu Efendi’den söz ediyoruz. Hanedanın sürgünü devam ederken Şam’da hayata gözlerini açan Harun Efendi, af kanunundan sonra vatan topraklarına dönebildi. Sayısız mülkün vârisi olup, bir türlü haklarına kavuşamayan Harun Efendi, şimdilerde İstanbul Merter’deki bir dairde, mütevazı ve şerefli bir hayat sürüyor. Harun Efendi, Türkiye'ye ilk geldiklerine ajanlar tarafından takip edildiklerini Türkiye gazetesine şu ifadelerle anlattı :
"Peşimizde ajanlar dolaşıyordu"
İstanbul’a gelince bir tanıdığın delaletiyle Merter’de oturmaya başladık. Eski mülklerimizi devletten isteyince “Hazine’ye devrettik” cevabını verdiler. Bize af çıktı ancak 15 günlüğüne oturma izni verildi. Bir ay sonra yabancı gibi kaçak durumuna düştük. Emniyet’e müracaat ettiğimizde “Hemen Suriye’ye döneceksiniz” dediler. Daha sonra ikamet izni verdiler ama her üç ayda bir Emniyet’e giderek kayıt yeniletmek mecburiyeti vardı. Bazı devlet memurları devamlı bize mesele çıkarırdı, böyle 9 sene boyunca sıkıntı çektik. Emniyet’e gidince bize hep “Hangi partiyi tutuyorsunuz, Atatürk hakkında ne düşünüyorsunuz” diye soruyorlardı. Devamlı tahkik edildik; peşimizde ajanlar dolaşıyordu. Hatta bir komşumuz vardı, emekli albay; evimize gelen gidenleri takip edip, raporluyormuş.