Sandık dışı yöntemlerle iktidar değişikliği yapmak isteyen mafya, terör örgütleri, yurt dışı fonlu sivil toplum kuruluşları ve muhalefet, psikolojik harp tekniklerini kullanmaya başladı. Psikolojik harp uzmanları ve iletişim bilimcilerin ‘post truth’ adını verdiğini kısa ömürlü, duygulara hitap eden ve kısa sürede yıkıcı etki yarabilecek yalanlara hız verildi. Hem CHP, hem de uzantısı olan medya organları iktidar üzerinde sokak baskısı yaratmak için son birkaç haftada şu yalanları başvurdu:
KATARLI ÖĞRENCİ:
OĞLUMUN ADINI DEĞİŞTİREMİYORUM:
-Yine CHP milletvekilleri Çankırı ziyaretinin ardından bir rapor hazırladı ve bazı iddialara yer verdi. Raporda bir vatandaşın oğluna Recep Tayyip adını verdiği, şimdi değiştirmek istemesine rağmen nüfus müdürlüğünün buna izin vermediği öne sürüldü. Çankırı Valiliği, müdürlüklerde bu yönde bir randevu veya başvuru bulunmadığını belirterek iddiayı yalanladı.
SALDA’YA KANALİZASYON AKIYOR:
BAKAN’IN KARDEŞİ YALANI:
-Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un kardeşinin de hissesinin bulunduğu bir şirketin bakanlığa 25 milyon tutarında bir satış gerçekleştirdiği yönünde iddia ortaya atıldı.
11 MAAŞ YALANI:
HAYALİ İFADE UYDURDULAR:
-Sözcü gazetesi, Avusturya’da gözaltına alınan ‘Sezgin Baran Korkmaz’ın ilk ifadesine ulaştık’ iddiasında bulundu. Haberde Korkmaz’ın ‘Bayramda emniyet müdürlerine 3 milyon dolar rüşvet dağıttım’ dediği iddia edildi. Ancak bu haber de yalan çıktı. Baran Korkmaz’ın ifadesinin hiç alınmadığı açıklandı.
128 MİLYAR DOLAR YALANI:
MAFYA YALANLARI:
-Daha önce FETÖ tarafından uydurulan ancak itibar görmeyen yalanlar bu kez organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in üzerinden ısıtılıp tekrar gündeme taşındı. “Kolombiya’dan Türkiye’ye ‘kokain ağı’ kuruldu”, “Türkiye’nin Suriye’de cihatçılara silah yardımı yaptı” gibi iddialar defalarca yalanlanmasına rağmen CHP tarafından kara propaganda aracına dönüştürüldü.
KADINA ŞİDDET İSTİSMARI :
CHP bunu planlı yapıyor
İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Yusuf Özkır da muhalefetin yalanları sıklaştırdığına dikkat çekti. Özkır şunları kaydetti: “Başta Twitter olmak üzere sosyal medya 7-8 yıldır daha egemen bir şekilde hayatımızda yer edindiği için bu türden propagandanın etkisi güçlü şekilde hissediliyor. CHP tarihinde yalandan beslenmemin bir karşılığı var ve Türkiye’nin tek başına aktörleşmesi ve inisiyatif almasından rahatsızlar. Hep böyle oldu. Bu yüzden Türkiye’nin iyi ilişkiye sahip olduğu ülke veya aktörlerin şeytanlaştırılması için büyük bir çaba içinde. Toplumsal kutuplaşmayı artırabildiği ölçüde kendini siyaseten başarılıymış gibi görüyor. İplerin gerilmesinden kazanarak çıkacağını öngörüyor olabilir. Fakat 15 Temmuz gösterdi ki toplum Türkiye’de o eşiği aşmış durumda. Yalanlara ve kutuplaştırmalara prim verilmiyor. Fakat o gerilimi de yaşıyoruz toplum olarak. Öte taraftan bu negatif söylemin, içeriklerin, tehdit dilinin ve Kanal İstanbul konusunda olduğu gibi mafyatik açıklamaların seçmen nezdinde bir karşılığı yok. CHP’nin oyu ortada. Sadece kendi seçmenini radikalleştiriyor. Bu da ayrıca tehlikeli tabi. Bunun planlı yapıldığını düşünüyorum.”
Öztrak da yalanı sürdürdü
Hedefleri kitleleri harekete geçirmek
İletişim bilimciler son günlerde hız kazanan ‘post truth’ yalanların yıkıcı bir etkiye sahip olabileceğini ifade ediyor. Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Mustafa Bostancı, teknolojiyle birlikte ‘post truth’ yalanların ön plana çıkmaya başladığını söyledi. Bostancı şunları kaydetti: Bu tarz eylemler, mesajların yalan olduğu kısa süre sonra ortaya çıksa da, bunu ortaya atanlar amaçlarına ulaşmış oluyorlar. Hem anlık tepki hem de kamuoyu oluşturmak gibi etkileri olabilir. Bu tarz haberleri yayanların bu tarz yalan haber yapanların ‘memleket karışmasın’ gibi bir kaygıları olduğunu düşünmüyorum.