Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) önceki gün 4 saat 20 dakika süren toplantısının ardından yayınlanan bildiride ilk kez “proje terör örgütü” tanımı kullanıldı. Bildiride, bu projelerin arkasındaki gücün Amerika olduğu vurgulandı.
Ortadoğu başta olmak üzere ‘siyasi’ ve ‘ekonomik’ dizayn için üretilen ‘laboratuvar ürünü’ terör örgütleri küresel güçlerin postmodern savaş makinası oldu. Hedeflenen bölgeleri Afganistan, Irak ve Suriye örneklerinde hayata geçirildiği gibi etnisite ve mikro milliyetçiliğe dayalı ‘istikrarsızlaştırma’ ve arkasındaki karanlık güçlerin ‘işgaline hazırlama” göreviyle sahaya sürülen oluşumları Türkiye “proje terör örgütü” olarak dünyaya tanımladı.
İPLERİ BATI’NIN ELİNDE
Bu tanımlama ile Türkiye, kurucuları olarak isim ve adres vermese de PKK/PYD-YPG, DEAŞ, FETÖ/PDY gibi örgütleri bu tanıma soktu. Bu açıklama, ilk defa sahadaki gerçeklik ve arka plandaki oyunları yansıtan bir bildiri olarak değerlendiriliyor. Türkiye, aynı elin ürünü olan terör örgütlerinin dünyaya sunuluş biçiminin farklı olduğuna vurgu yaptı.
Gerçekleştirdikleri katliam ve insanlık dışı uygulamalara karşı bütün ülkelerden tepki yükselse de bu örgütlerin geride bıraktığı miras incelendiğinde onlardan fayda ve çıkar sağlayan devletleri de ifşa ediyor. Söz konusu örgütleri yönlendiren ipler takip edildiğinde isimler ve aktörler değişse de 100 yıl öncesinde olduğu gibi Batı çıkıyor.
OLAĞAN ŞÜPHELİ ABD
MGK bildirisinde yer alan “Proje örgüt” tanımı ile direkt ABD’ye mesaj verildi. Bu tanımla, Türkiye kendisini hedef alan terör örgütlerinin, kendi ideolojik hedefleri doğrultusunda örgütlenmiş yapılar olmadığını ve bu örgütlerin Türkiye’ye karşı ABD tarafından örgütlenen yapılar olduğunu vurguladı.
11 Eylül saldırıları ile başlayan ve ABD’nin El Kaide’yi yok etmek için Afganistan’a saldırısı ile artan ve sonra DEAŞ ile devam eden Ortadoğu’dan Avrupa’ya yayılan insanlık tarihinin en büyük terör furyasında olağan şüpheli olarak Amerika öne çıkıyor.
OKLAR ONU GÖSTERİYOR
ABD, Ortadoğu’yu dizayn çalışmaları kapsamında proje örgütlerini üretti. PKK/ PYD’yi Ortadoğu’yu dizayn için, DEAŞ’ı ise PKK/PYD’yi meşrulaştırmak, hem Ortadoğuda hem dünyada, özellikle İslamofobiyi güçlendirmek için kullandı. FETÖ’yü de küresel sistemde istihbarat örgütü ve tetikçi özel terör örgütü olarak ortaya çıkardı ve yönetti. DEAŞ ve FETÖ’nün sözde ideolojik kodlarını İslama dayandırmaya çalıştı.
Amaç Ortadoğu’yu parçalamak
Ortadoğu’yu parçalama planları yapan ABD ve İsrail, bu projesini terör örgütleri aracılığı ile gerçekleştiriyor. ABD ve İsrail, DEAŞ eliyle Müslümanları iç mücadeleye sürükleme, yine DEAŞ’ı kullanarak da asıl planı olan PKK/PYD ile de bölgede uzun vadeli planlarını uygulamaya geçirmek istiyor. “Enerji-ticaret-su” denklemini buna göre kuran Amerika’nın, eğit-donat yaptığı PKK/PYD-YPG terör örgütünü kullanarak planlarını bozabilecek Türkiye gibi aktörleri by-pass etmeyi, istikrarsızlaştırmayı ve içine kapatmayı amaçlıyor. ABD’nin 15 Temmuz sonrası tutum ve davranışları PKK/PYD örneğinde olduğu gibi diğer bir proje terör örgütü olan FETÖ ile ilişkisini ortaya koyuyor. İadesine yanaşmadığı, Türkiye ve dünya üzerinde ılımlı İslam adı altında yaymaya çalıştığı FETÖ eliyle de hem Türkiye’yi hem de İslam dünyasını kontrolü altında tutmayı planlıyor.
Karşılıkları bulunmuyor
ABD eliyle palazlandırılan ve her türlü destek verilen bu terör örgütleri, bulundukları bölgede toplumsal karşılık bulmadı. Afrin’de PKK/PYD’yi Kürt halkı istemezken, PKK da Türkiye’de kendine destek bulamadı. FETÖ’yü ise Türk halkı 15 Temmuz’da karşı tepki göstererek püskürttü. Afrin TSK’nın öncülüğündeki Zeytin Dalı Harekatı ile PYD/PKK’dan temizlenince, terör örgütünün hakimiyet kurmaya çalıştığı diğer bölgelerde yaşayanlardan Türkiye’ye ‘bizi kurtarın çağrıları’ geldi.