Ocak 2014’te cereyan eden MİT kumpası ile dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan FETÖ’ye karşı, devlet de adım adım savunma geliştirdi.
İnsan kaynağını önleme konusunda ilk etapta eğitim ağı çözülürken bunu 2010 KPSS soru hırsızlığına ilişkin soruşturmanın derinleştirilmesi izledi. Ardından örgüt, “devletin gizli anayasası” diye nitelendirilen ve kamuoyunda ‘Kırmızı Kitap’ olarak adlandırılan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne girdi.
MGK’NIN MERCEĞİNDE
2014’e kadar Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak tanımlanan örgüt 30 Ekim 2014 tarihli MGK toplantısında “kamu düzenini bozan iç ve dış legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten paralel yapılanmalar” olarak
tarif edildi.
29 Nisan 2015 tarihli MGK toplantısında ise “milli güvenliği tehdit eden paralel devlet yapılanması” olarak değerlendirildi.
TERÖR VURUSU
26 Mayıs 2016 tarihli MGK toplantısında örgüt bu kez “milli güvenliğimizi tehdit eden ve bir terör örgütü olan paralel devlet yapılanması” şeklinde nitelendirildi.
FETÖ OLARAK GİRDİ
20 Temmuz 2016 tarihli MGK toplantısında ise Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) olarak tanımlandı.
2015 yılında, FETÖ bağlantılı birçok dava görüşülmeye başlanmış olup, ilk kez “silahlı terör örgütü ifadesi” mahkeme kararına Temmuz 2016’da girdi. Verilen cezalar ise 2017 Eylül’ünde Yargıtay Ceza Kurulu tarafından onandı. Yargıtay 16. Ceza Dairesi kararıyla FETÖ’nün silahlı terör örgütü olduğu tescillendi.