Türk siyasi tarihine “postmodern darbe” olarak geçen ve “Etkileri gerekirse bin yıl sürecek” denilen 28 Şubat 1997’deki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının üzerinden 23 yıl geçti. Ancak 28 Şubat yargısının aldığı kararlarla cezaevine giren 190 mahkumun 28 Şubat’ı hala bitmedi. Dönemin yargısının verdiği kararlarla hapiste yatan mahkumların bir kısmı yeniden yargılamayla beraat etse de hala cezaevlerinde olan onlarca insan var. Emniyet ve yargılama safhasında yer alan isimlerin yüzde 70’i FETÖ’den ihraç edildiği halde, işkenceyle alınan ifadelerin olduğu dosyalar hala açılmadı.
UYDURULMUŞ ÖRGÜT İSİMLERİ
Avukat Kaya Kartal, 28 Şubat döneminde işlenen neredeyse bütün suçların işkenceyle Müslümanların üzerine yıkıldığını söyledi. “Şu anda hapiste ortalama 190 kişi olduğunu düşünüyoruz” diyen Kartal, “1993’den itibaren olan davaların sürecine 1997 direkt etki etti. Türkiye’de normalde ağırlaştırılmış ceza maksimum 30 yıl ancak siyasi olduğunda ölene kadar hapistesiniz. Bahsettiğimiz insanlar 1993’ten beri olan olaylarla yargılanan insanlar. Uydurulmuş örgüt isimleriyle suçlandılar. Suçlar işkenceyle birilerinin üzerlerine atıldı. 28 Şubat neredeyse her vakıanın Müslümanların üzerine yıkıldığı bir süreçti” diye konuştu.
BERAAT EDENLER VAR
Yeniden yargılama meselesiyle ilgili kampanya yürüttüklerini hatırlatan Kartal, “Türkiye’de 2005 yılına kadar zorunlu müdafilik yoktu. O dönemden önce alınan ifadelerin bir çoğu işkenceyle yapıldı. Zaten bir çoğunun işkence raporu da var. AHİM kararıyla zorunlu müdafilik geldi. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru sürecinde 2012 Eylül’ünden önceki dosyalara bakamıyor. Böylelikle bazı dosyaların yolu açıldı. Türkiye’nin dört bir yanında bazı mahkemeler dosyaları açtılar. Daha önceden ağır işkencelerle verilen cezalarla yargılananlar çıktı. Müebbet cezaların 350 civarı yeniden yargılamayla tahliye edildi” şeklinde konuştu.
İNSAFA BIRAKILMASIN
Kartal sözlerine şöyle devam etti: “Bizim isteğimiz ya Anayasa yolu kesinleşsin ya da kanunu düzenlemeyle özellikle DGM’yle ilgili yeniden yargılama yapılsın ya da özel mahkemeler kurulsun. Dosyalar mahkemelerin insafına bırakılmasın. Kanunen bütün dosyalara bakılmalı. 28 Şubat’ın üzerine inşa edilmiş yargıda bu insanlar, ‘silah kullanmasa da kullanma ihtimali var’ diye ceza aldı. Uydurma terör örgütleri olmasa da hala paralel yargının fişlemeleri kayıtlarda duruyor. Devletin yapması gereken en önemli şey darbe döneminde oluşturulan dosyaların geçerli olmaması.”
Tutunamadık!
28 Şubat sürecinde başörtüsü nedeniyle okullarından atılan ve afla üniversiteye dönen kadınların, mezun olduktan sonra da mağduriyetleri bitmedi. Değişen sistemler ve yaş faktörü gibi engellerle karşılaşan kadınlar, haklarının iade edilmesini istiyor.
Algı operasyonları, yalan haberler ve sözde irtica iddiaları ile milyonlarca insanın hayatını etkileyen 28 Şubat’ın sosyal yaşamda oluşturduğu zararlar ve kısıtlanan özgürlükler son yıllarda ortadan kaldırılırdı. Ancak atama, sınav sistemi ve yaş faktörü gibi sıkıntılar yaşayan kişilerin mağduriyetleri hala sürüyor. Yeni Şafak 23’üncü yılında 28 Şubat mağdurlarının izini sürdü.
HER ŞEY ENGELLENDİ
Üniversite ikinci sınıf öğrencisiyken okulu bırakmak zorunda kalan 41 yaşındaki Zeynep Baş yaşadıklarını şöyle anlattı: “Dumlupınar Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nü kazanmıştım. İkinci sınıfı bitirmek üzereyken 1999’da okuldan atıldım. Çok büyük yıkımla ailemin yanına geri döndüm. 2011’de büyük umutla ve annemin bozdurduğu bilezikle okula geri döndüm. Bir şekilde üniversite bitti. Her şey çok değişmişti. Bütün iş imkanlarının önü kapanmıştı. Okulu bıraktığıma değil döndüğüme pişman oldum. Benim isyanım neye elimizi atsak önümüz kapanıyor.”
AYNI PERFORMANS İSTENİYOR
45 yaşındaki Ümmügülsüm Kahraman ise o günleri şöyle anlattı: “Çanakkale 18 Mart Üniversite’nde El Sanatları Bölümü’nde okuyordum. 1999 yılında ikinci sınıf öğrencisiyken okuldan atıldım. Eve döndüm. Sonra evlendim. 2011 yılında tekrar üniversite sınavına girdim. Yeni baştan ilahiyat okudum. Okul bitti her sene KPSS’ye giriyorum ancak 60’ın yukarısını alamıyorum. Bizlerden aynı anda aynı performans bekleniyor. Ben de atanamayınca özel eğitim belgesi alıp okullarda ücretli öğretmenlik yapıp destek eğitimine giriyorum. Hala daha öğretmenin biri kapalıyım diye bana ‘siz öğretebilecek misiniz çocuklara’ diye beni aşağıladı.”
ÖĞRETME AŞKI İÇİMDE KALDI
İmam Hatip sıralarında İngilizce öğretmeni olmanın hayalini kuran 41 yaşındaki Serpil Topaloğlu ise şunları anlattı: “1997 yılında Selçuk Üniversitesi’nde İngilizce Öğretmenliği kazandım. 1999’da atıldım. Okula 2011’deki afla geri döndüm. 2013’te mezun olunca KPSS’ye gireyim dedim. Yeterli puanı alamadım. Mezun olduktan sonra karşılaştığım tabloda atanamayınca özel koleje gittim görüşme yaptım. Benden peruk takmam istendi. Öylelikle öğretmenlik yapamadım. Ancak içimdeki öğretme aşkı hala bitmedi.”
Heykeli yakmasınlar diye nöbet tuttuk
28 Şubat döneminde Refah Partisi’nden Sultanbeyli Belediye Başkanı olan Ali Nabi Koçak, ilçede o dönem yaptırılan Atatürk heykeliyle ilgili komployu anlattı. Doğu Silahçıoğlu’nun olmayacak bir yere heykeli diktiğini anlatan Koçak şöyle devam etti: “O gün basın açıklaması yaptım. ‘Bu heykel fiberdir. Bu gece yakacaklar ve benim üzerime atacaklar. Biz de burada 24 saat nöbet tutuyoruz’ dedik ve 24 saat nöbet tutturduk. 15 gün içinde yakamayınca, fiberi götürüp tuncunu getirdiler. Bu mudur iyi niyet? Sadece Atatürk istismarcılığından ibaret. Gece kendileri gelip yakacaklardı, bizim üzerimize atacaklardı. Bunu yapamadılar, ondan sonra Sincan’daki Kudüs Gecesi bahane edilerek ihtilal yapılmış oldu.”
İHL’li öğrenci sayısı 600 binden 60 bine indi