Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Suriye rejiminin İdlib'de kimyasal silah kullanımına ilişkin, "Bugün bu ölümlerden Esed ve yönetimi sorumludur. Birinci derecede failidir. Ama bu insanlık dramını durdurma güç ve kuvveti elinde olup da durdurmayanlar da Esed kadar bu işten mesuldur." dedi.
Bozdağ, halk oylaması çalışmaları kapsamında, Sincan'daki Lale Güngörmüşler Konağı'nda vatandaşlarla bir araya geldi.
Suriye'de Esed'in bütün dünyanın gözü önünde kimyasal silah kullandığını belirten Bekir Bozdağ, "İnsan hakları, hukuk devleti, insan hakları evrensel beyannamesi diye konuşan çevrelere diyorum ki yaşam hakkından daha büyük bir insan hakkı ve temel hak var mı, yok mu? Yok." diye konuştu.
Şu anda Esed yönetiminin Suriye'de insanlara yaşam hakkı tanımadığını ifade eden Bozdağ, dün Adana'da yapılan otopsi sonucunda kimyasal silah kullanıldığının bilimsel olarak tespit edildiğine işaret etti.
Bütün dünyanın bu olup bitenler karşısında ayağa kalkması ve insanlık düşmanına, insanlığı yok eden Esed'e ve yönetimine karşı tavır koyması gerektiğini ifade eden Bozdağ, dün ABD Başkanı Donald Trump'ın bir saldırı talimatı verdiğini ve bu çerçevede füzelerin atıldığını belirtti.
Bozdağ, şöyle devam etti:
"Ama arkası geldi mi? Henüz gelmedi. Esed daha önce de kimyasal silah kullanmıştı ve o zaman da 'kırmızı çizgi' denilmişti. Çizgi aşıldı, bir şey yapılmadı. Şimdi de bir iki saldırı yapıldı ama arkası geldi mi? Henüz gelmedi. Umarız, dileriz ki bunun arkası gelsin ve oradaki kan, gözyaşı dursun. Bugün bu ölümlerden Esed ve yönetimi sorumludur. Birinci derecede failidir. Ama bu insanlık dramını durdurma güç ve kuvveti elinde olup da durdurmayanlar da Esed kadar bu işten mesuldur. BM Güvenlik Konseyi, uluslararası örgütler ve ülkeler bu yangını söndürebilecek güç ve kuvvete sahiptir. Ama hiç kimse bu yangını söndürmek için üzerine düşeni yapmıyor. İnsanlar ölürken 'siyasi çözüm' diye masalarda oturup, bol bol konuşmalar yapılıyor. Önce şu ölümleri bir durdurun, yangını bir söndürün, çatışmayı bir bitirin de sonra oturun ne kadar siyasi görüşme yapıyorsanız, o kadar yapın. Yangın devam ederken, insanlar cayır cayır yanarken, kimyasal silah kullanılarak çoluk-çocuk, kadın herkes öldürülürken masa başında oturup konuşma vakti değildir. İnsanları ölümden kurtarma vaktidir. Öldüren Esed'e 'dur' deme vaktidir. Ama maalesef ne kurtarmak ne de durdurmak için harekete geçen var."
"Bu insanlık dramını hep beraber durduralım"
Türkiye'nin hakkın, hukukun, vicdanın ve insanlığın sesi olduğunun altını çizen Bozdağ, bu insanlık dramı durdurulmadığı sürece Ortadoğu'da da ve dünyanın başka yerlerinde de huzur ve güvenin olmayacağını söyledi. Bozdağ, "Gelin beraber bu zulme son verelim ve bu insanlık dramını hep beraber durduralım." dedi.
İnsanlar ölürken ve haksız yere öldürülürken hala hesap yapanların büyük bir sorumluluk altında olduğunu belirten Bozdağ, şunları söyledi:
"Rusya'nın da Amerika'nın da Avrupa'nın da İran'ın da başka ülkelerin de yaşanan bu ölümlerden dolayı sorumluluğu vardır. Bunu bir kez daha hatırlatıyorum. 'İnsanlık ölmedi' demek için, insanlığı öldürmek isteyen Esed'e karşı birlikte hareket etmek ve onu durdurmak lazım. Avrupa'dan, Türkiye'de bir şey olduğu zaman, 'insan hakları hak, hukuk, adalet' diye konuşan bir sürü komiser, hükümet yetkilisi var. Suriye'de kimyasal silah kullanılıyor. Bunun karşısında kaçının sesini duydunuz? Bir defa konuşuyorlar. Bir cılız ses veya bir adım atıyorlar, arkasından ikincisi ya da üçüncüsü yok. Ama teröristlerin ve terör örgütlerinin hakkı, hukuku söz konusu olunca herkes ayağa kalkıyor. Masum insanların teröristler kadar hakkı, hukuku, yaşama hakkı yok mu? Niye onlar için aynı şekilde bir duyarlılık ortaya koymuyorsunuz? Bunların adaleti de öyle bir adalet."
"Avrupa'nın ve Amerika'nın tuzu kuru"
Bozdağ, Türkiye'nin her daim insanlığın onurunu koruyan, hakkı, hukuku, adaleti ayakta tutan, herkesi yaşatmayı esas alan bir anlayışı benimsediğini ve bu anlayışın gereğini yaptığını kaydetti.
Suriye'de yaşanan bu olayların Türkiye'yi etkilememesinin mümkün olmadığını vurgulayan Bozdağ, "Avrupa'nın, Amerika'nın tuzu kuru, vicdanları da kurumuş. Ama biz öyle değiliz." açıklamasında bulundu.
Türkiye'nin Suriye ile 910 kilometre sınırı olduğunu anımsatan Bozdağ, sınırın iki halk arasındaki akrabalığa vurgu yaptı.
Bozdağ, "Amca, dayı, hala, teyze çocukları. Dindaş ve soydaş. Bütün bunlar var ve oradaki duman bize geliyor, ateş bize geliyor, feryat figan edenler bize geliyor. Biz kulağımızı tıkayamayız, gözümüzü kapayamayız." ifadesini kullandı.
"Doğru bir adım attık"
Türkiye'nin bugün PKK, FETÖ ve DHKP-C ve 10 civarında terör örgütüyle mücadele eden dünyadaki tek ülke olduğuna dikkati çeken Bozdağ, "Onun için 'cumhurbaşkanlığı sistemi' diyoruz." dedi.
Bozdağ, bugün yaşananların, bu ülke topraklarında istikrarsızlığı tarihe havale edecek zayıf iktidarlar dönemini kapatacak ve Türkiye'nin bu topraklarda daima güçlü bir biçimde varlığını sağlayacak yeni bir düzen kurmaya zorladığını belirtti.
Artık Türkiye'nin istikrarsızlık yaşamaması, yeni sorunlarla karşı karşıya kalmaması için bu büyük reformun yapılması zaruretinin hasıl olduğunu vurgulayan Bozdağ, doğru bir adım attıklarını anlattı.
Bu adım atıldıktan sonra Avrupa'nın ve terör örgütlerinin ayağa kalktığını ifade eden Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz 16 Nisan'da Almanya veya Hollanda'nın hükümet sistemini değiştirmek için mi oy kullanacağız? Hayır. Peki Almanya, Hollanda ve diğer bazı batılı ülkelere ne oluyor da kendi hükümet sistemleri Türkler tarafından değiştirilecekmiş gibi bir telaş ve korku içindeler. Hep beraber taraf oluyorlar, 'hayır çıksın' diye uğraş veriyorlar. Memleketlerinde Türkler, Türkçe konuşmasın diye her türlü baskıyı yapanlar, yasağı koyanlar şimdi televizyonlarında Türkçe programlar yapıyorlar, gazetelerine Türkçe manşetler atıyorlar. Türkleri etkilemek ve bu sistem değişikliğine engel olmak için bunu yapıyorlar. Ben de diyorum ki, size ne, size ne oluyor?"
Batının bazı ülkeleri ve bilimum terör örgütlerinin güçlü bir Türkiye istemedikleri için karşı olduklarını belirten Bozdağ, bu ülkelerin, "Türkiye terörle mücadeleye enerjisini harcasın ve sıkıştıkça da bizim kapımıza gelsin, biz onlara lütfen yardım edelim bizim dediğimiz gibi dursun" amacında olduklarını vurguladı.
Bozdağ, "Böyle bir Türkiye'yi hayal edenlere diyorum ki; boş yerine böyle hayallere artık kapılmayın, bu hayaller 16 Nisan'da kabusa inşallah dönecektir. Bu millet kendi rotasını, kendi istikbalini, kendi kaderini kendi belirleyecektir. Terör örgütlerinin ve bazı batılı ülkelerin çizdiği bir rotada Türk milletinin yürümeyeceğini, yürütülemeyeceğini herkes 16 Nisan'da bir kez daha öğrenmiş olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Bozdağ, yeni sistemin, hükümeti doğrudan seçme hakkını Türk halkına verdiğine işaret ederek, adında "halk" olan CHP'nin bu düzenlemeye karşı çıktığını söyledi. Bozdağ, "İktidarı kuran da değiştiren de yıkan da millet olacaktır." diye konuştu.
Bu sistemde "operasyon yaparak iktidar düşürme" devrinin kapandığını ifade eden Bozdağ, iktidarı sandıkta halkın vereceğini ve milletvekili transferleriyle iktidar değişikliği yapılamayacağını söyledi.
"Tek patron Türk milleti"
Tek patronunun Türk milleti olduğunu vurgulayan Bozdağ, "Ne medya ne sermaye ne başka güçler ne Türkiye'yi kukla haline getirmek isteyen şer güçler ve kirli odaklar Türkiye'nin iktidarı hakkında karar veremeyecektir. Tek seçici, tek belirleyici, tek patron Türk milleti olacaktır." değerlendirmesini yaptı.
Her şeyi Anayasa Mahkemesine götüren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu değişikliği götürmediğine dikkati çeken Bozdağ, "Neden? Size muhtaç olduğu için götürmedi." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun rahmetli Necmettin Erbakan'ı anma törenine giderek, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun yanına oturduğunu ve dua ettiğini kaydeden Bozdağ, şunları kaydetti:
"Allah razı olsun, Allah duasını kabul etsin. Bir şey demiyoruz ama eğer Saadet Partililerin oyuna ihtiyacı olmasaydı Kılıçdaroğlu'nu o toplantıya hiçbir güç gönderebilir miydi? Hele Erbakan Hocaya dua ettirebilir miydi? Bakın bu değişiklik, büyük bir değişimi yaptı, oraya gönderdi ve dua etti. Şimdi diyor ki; 'Tayyip Bey'i seven çok. AK Partili seviyor, CHP'li seviyor, MHP'li seviyor. Hatta CHP'lilerde hesap ettiğimizden fazla seviyorlar. O zaman halk oylamasına kadar Tayyip Bey'i incitecek bir laf söylemeyin onu sevenlerden hayır verecekler olur da onu incitirseniz üzülür ve evet verir. 16 Nisan akşamına kadar saygı üslubu orucu tutun.' Öyle bir oruç tutuyorlar. Amaç ne? Tayyip Bey'i sevdiklerine sandıkta boğdurmak. Şark kurnazlığı yapıyor. Sayın Kılıçdaroğlu, bu millet Tayyip Erdoğan'ı otomatik silahlara ve darbecilere, teröristlere yedirmedi de senin şark kurnazlığına mı yedirecek. Allah'ın izniyle milletimiz buna izin vermeyecektir."
Bozdağ, programının ardından, avukatlarla bir araya geldi.