FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Ankara'da vatandaşların sokaklara çıkarak gittikleri yerlerden biri de Genelkurmay Başkanlığı oldu. Binanın önündeki vatandaşlara açılan ateş sonucu birçok vatandaş şehit oldu. Bu şehitlerden biri olan Mustafa Avcu'nun babası Güneydoğu Gazisi Ayhan Avcu o gece yaşananları şöyle anlattı: Akşam namazını bize Mustafa kıldırdı. Misafirimiz vardı onunla ilgilendik, yatsı namazını kıldıktan sonra Kuran-ı Kerim okuduk. Bir arkadaş hacdan gelmişti, hurma ve zemzem suyu getirmişti. Onlardan yedik, içtik. Mustafa, Kuran Kursu'na gitti. Daha sonra uçak sesleri gelmeye başladı. Güneydoğu'da askeri görev yaptığım için uçakların normal uçmadığını anladım. Büyük oğlumu arayarak herkesi organize etmesi gerektiğini ve sokağa bu akşam çıkmazsak bir daha hiç çıkamayacağımızı, Türkiye'nin yok olacağını söyledim. Helallik alarak çıktı."
ALLAH DUASINI KABUL ETTİ
“Eşim epilepsi hastası olduğu için kriz geçirdi, ben büyük oğlum ile birlikte çıkamadım. Mustafa'yı da aradım ne yaptığını sorduğumda 'dua ediyorum' deyince ben de, 'hem dua etmen gerekir hem de sokağa çıkıp mücadele etmen gerekir. Öleceksek bugün ölelim' dedim. Mustafa ile Genelkurmay'ın oraya gittik. Genelkurmayın içine girmeye çalışırken içeriden ateş ettiler. Orada vurularak şehit düştü. Mustafa'm şehit olmayı çok isterdi, günahsız ölmeyi isterdi, Allah duasını kabul etti. Ramazan ayından sonra annesine 'Ramazandan çıktık, günahsızız, anne tam ölme zamanı' demiş. Dünya ile ilgili hiçbir planı yoktu."
100 YIL SONRA ANLAŞILACAK
“Ülkem adına gururluyum, o gece yaşananları 100 yıl sonra bu millet daha iyi anlayacak. Oğlum cihat meydanını boş bırakmayan bir mücahitti. Diyordum ki 'biz ölünce Mustafa'm arkamızdan çok dua edecek ama o bizden önce gidip cenneti ile bizi karşılayacak'. Bazı insanlar FETÖ'yü bırakmadı, bırakamayacaklar. Onlara bırakmak nasip olmayacak. Nasıl Peygamber Efendimiz zamanında sahabeler münafıklık yaparak savaşa gitmedi ve affedilmedi. Bunların da tövbesi kabul edilmeyecek."
Bize nasip olmadı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı ile meydana çıkan Hüseyin Güntekin, helikopterden açılan ateş ile şehit oldu. Şehit Hüseyin Güntekin'in eşi Fatma Güntekin o geceyi anlattı: “Eşim o gece Cumhurbaşkanının çağrısını dinledikten sonra evden çıkacağını söyledi. Bir arkadaşı ile konuşurken Emniyetin önünde olduğunu, insanların üzerine tankları sürdüklerini söylemiş ve arkadaşını oraya çağırmış. Eşimin nasıl şehit olduğunu bilmiyoruz. Sadece helikopterden açılan ateş ile şehit olduğu söylendi. Eşimin şehitliğinden gurur duyuyorum, bize nasip olmadı."
Dediği gibi iki kez toprağa verildi
Şehitlerden Volkan Canöz'ün annesi Sedef Canöz 15 Temmuz gecesi oğlunun nasıl evden çıktığını şöyle anlattı: “Kız kardeşim İstanbul'dan aradı, Boğaziçi Köprüsü'nün kapandığını söyledi. Ben de Volkan'ı arayarak darbe olduğunu söyledim. Oğlum da MİT'in oraya gitmiş, sakin görünce eve geldi. Çok geçmeden yanımıza gelip, 'Allah, vatan, bayrak, millet için meydanlara çıkılsın deniliyor, ben nasıl uyurum, ben de gideceğim' diyerek, kardeşi Bilal'i çağırdı ve iki oğlum çıktı."
ÖNCE KABRİSTANA SONRA ŞEHİTLİĞE
"Meydana gidince hemen tankın üzerine çıkarak, askeri aşağıya atmış. Oğlumu hainler ensesinden vurmuşlar. Oğlum arkadaşlarına bir sohbetlerinde 'Ben iki kez gömüleceğim' demiş. Gerçekten de oğlumu iki kez toprağa verdik. Toprağa verdikten sonra devlet şehit kararını alınca gömüldüğü yerden aldık ikinci kez şehitlikte toprağa verdik."
Kanseri yenmişti
Mucip Arıgan, yıllarca kanserle mücadele etti, mücadeleyi kazandığı 15 Temmuz günü darbecilerin kurşunu ile şehit oldu. Mucip Arıgan'ın ablası Neslihan Arıgan kardeşinin o gece neler yaşadığını şöyle anlattı: “Mucip Kolon kanseri oldu. Defalarca ameliyat geçirdi. 6 ay önce temiz raporu aldı, 4 yılın ardından kanseri yendi. Çok mutluydu. O gece 01.30 sularında Mucip'i arkadaşı aramış, darbe olduğunu söylemiş. Hemen Kızılay'a gitmiş orada tankların araçları ezdiğini görmüş. Darbeci askerlerin önüne dikilip 'La ilahe illallah, Allah-u Ekber, vatan sana canım feda' diye bağırırken bombanın şarapnel parçaları kafasına ve karın bölgesine denk gelmiş. Orada şehit olmuş. Hastalığından dolayı namaz kılamıyordu. İki haftadan beri namazlarını kılıyordu. 2 haftadır Cuma namazlarına gidiyordu, 3. Cuma'sında şehit oldu."
Dönmek yok
Ankara'ya okumaya gelen 22 yaşındaki Yasin Naci Ağaroğlu, 15 Temmuz gecesi abdestini aldı ve Genelkurmay'ın önüne giderek 'Dönmek yok, bu iş bitecek' diyerek şehadet şerbetini içti. Şehit Yasin Naci Ağaroğlu'nun babası Osman Ağaroğlu o geceyi şöyle anlattı: “Kızılay'da öğrenci yurdunda kalıyordu. 00.30 sularında beni aradı 'Baba meydana çıkacağız' dedi, ben de 'Tamam' dedim. Abdestini almış, namaz kıldıktan sonra arkadaşları ile Genelkurmay'ın önüne gitmişler."
SABAH SINAVA GİRECEKTİ
"Genelkurmay'dan vatandaşlar taranmaya başlayınca Yasin'in arkadaşları 'Dönelim' demiş, Yasin'de 'Dönmek yok, bu iş bitecek. Bize burada ihtiyaç var. Bugün burada olmayacağız da ne zaman olacağız' diye cevap vermiş. Helikopterden ateş edilmiş, oğlumun kalbine isabet etmiş hemen orada şehit olmuş. O sabah sınava girecekti."
Babamı aldılar beni unuttular
Darbeye 'dur' demek için koşarak meydana çıkan 56 yaşındaki Osman Arslan, hain askerler tarafından şehit edildi. Şehit Osman Arslan'ın oğlu Hasan Arslan, 'darbeciler babamı aldı ama beni unuttu' diyerek o geceyi şöyle anlattı: “Babam köydeydi, 16 Temmuz'da Ankara'ya gelecekti, ama 14 Temmuz'da geldi. Perşembe günü ikindi namazını kıldıktan sonra 'Benim Ankara'ya gitmem gerekir' diyerek çıkıp geldi."
BUGÜN GİTMEZSEK DEVLET BÖLÜNÜR
"Köyden gelince benim evime geldi, sohbet ettik, aynı şekilde kız kardeşlerimi de ziyaret etmiş. Cuma günü ise yatsı namazını camide kıldıktan sonra eve gelmiş. Darbe olduğunu öğrenmiş, salaları da duyunca annem evde tutamamış. Annem, 'Osman yaşlısın gitme' demiş. O da 'ben meydana gideceğim, sen de sabaha kadar vatana, millete dua et. Bugün gitmezsek devleti bölerler' demiş ve evden çıkmış. O gece işten geç çıkmıştım. Annem beni aradı ve babamın Kızılay'a gittiğini söyledi. Ben de babamı aradım, beni de almasını söyledim. O da 'tamam' dedi. Babamı beklemeye başladım, biraz zaman geçtikten sonra babamı tekrar aradım nerede olduğunu sorduğumda 'Arkadaşlar gidiyordu ben de onlarla Kızılay'a geldim' dedi. Baba kendine dikkat et dediğimde 'Oğlum hakkını helal et' dedi. 01.30 sularında kardeşlerimle içimizde bir burukluk oldu, o an babamı aradım ve ulaşamadım. Sabaha kadar babamı aradık ama ulaşamadık. Babam kurşun yemiş, bir de tankla ezilerek can vermiş."
BU SEFER BEN GİDERDİM
Mahallede babamı Kızılay'a giderken görenler, 'Osman amca uçarak Kızılay'a gidiyordu. Arkasından koştuk ama yetişemedik' dediler. Babamın kalça kemiğinde platin olduğunu ve öyle koşamayacağını söyledim. Onlar da çektikleri videoyu gösterdiler, koşarak gitmiş. Hastanelerde babamı aradık. En son bir hastanede bulduk. Orada şehit olduğunu öğrendik. FETÖ benim babamı aldı, ama beni unuttu. Yanlış yaptılar alacaklarsa hepsini alacaklardı. Başaramadılar. Benim devletim, milletim sağ olsun. Vatanımız bölünmesin. Babam 57 yaşında Çorum'un Bayat köyünün ilk şehidi oldu. Bugün darbe olsa babam yine meydana çıkardı, bu sefer ben de giderdim. Bizim için önemli olan vatan, millet, bayraktır."
Selalar okunurken nasıl evde otururum
'Selalar okunurken ben nasıl evde oturabilirim' diyen Murat İnci 42 yaşında babasının vefat ettiği yaşta şehit oldu. Murat İnci'nin annesi Dürdane İnci o gece yaşananları şöyle anlattı: “15 Temmuz akşamı bir akrabanın düğününe gitti. Düğünde herkesle vedalaşmış, helallik almış. 16 yaşında evde kalan kızı Hümeyra uçak seslerini duyunca korkarak babasını aradı. Murat ve gelin düğünden çıkmış, Ankara sokaklarında gezmişler."
MÜCADELE EDECEĞİM DEDİ
"Daha sonra eve geldiler. Eve geldikten sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısını duydu. Üstünü bile değiştirmeden tişörtü ve şortu ile öyle çıkıp Genelkurmay'ın önüne gitmiş. Genelkurmay'ın oraya birlikte gittiği arkadaşına 'Biz sırtımızı askere dayayalım, bize asker ne zarar verecek' demiş. Telefonla eşine 'Keşke sende gelseydin' demiş. Gelinim, Murat'tan 10 aylık Mira Nur için mama istemiş. Oğlum da 'Burası karışık çorba yapar içiririz' demiş. Oğluma ben de telefonda 'Oğlum 4 evladın var. Eve dön' dedim. Murat da bana 'Anne salalara karşı ben nasıl eve gelip de oturabilirim. Memleket için mücadele edeceğim' dedi. Daha sonra kuzumun sesini duyamadım."
4 TORUNUM YETİM KALDI
"Şarapnel parçası kafasına isabet etmiş. Askerde hep şehit olmak isterdi. Askerden geldikten sonra bile 'Askerde şehit olamadım elbet bir gün olacağım' derdi. 3 oğlum da o gece Kızılay'daydı. 3 oğlumun da birbirinden haberi yokmuş. Murat ile küçük kardeşi arasında 15 metrelik bir mesafe yokmuş. 3 oğlumdan birini şehit verdim gerekirse diğer 2 oğlumu da şehit veririm. Ben eşimi 42 yaşında kaybettim. Oğlumda 42 yaşında şehit oldu. Benim 4 evladım yetim büyüdü, onun da 4 evladı yetim kaldı."
Hainlerin üzerine arabayı sürmüş
TÜRKSAT'ta memur olan Ali Karslı, o gece hainler tarafından şehit edildi. Şehidin eşi Nilgün Karslı eşinin darbe haberini nasıl duyduğunu ve evden nasıl çıktığını şu ifadelerle anlattı: “Her gün olduğu gibi sıradan bir akşamdı. O akşam eşim 22.00 gibi eve geldi, yemek yedik, çayımızı içiyorduk. Haberlerde İstanbul Boğaz Köprüsü'nün kapatıldığını gördük."
HAİNLERİ ARABASIYLA DURDURMUŞ
"Bazı görüşmeler yaptıktan sonra 'Ben gidiyorum' diyerek çıktı. Çıkarken 'Ali nereye gidiyorsun?' dediğimde, 'Arkadaşlara bakıp geliyorum' dedi. 23.30 sularında üzerimizden helikopterler geçmeye başladı. O helikopterler geçtiği esnada eşimle telefonla konuşuyorduk, silah seslerini duydum. Bir daha konuşamadım. Dehşet bir geceydi. Büyük oğlum babası ile telefonla konuşmuş, o esnada da silah seslerini duymuş. Eşim 'Bir arkadaşım vuruldu' diyerek telefonu kapatmış, 15 saniye sonra da kendisi vurulmuş. O esnada eşim arabadaymış, yanındaki arkadaşlarına 'Son hamle, hakkınızı helal edin' demiş ve yaralı olduğu halde TÜRKSAT'ta bulunan hain askerlerin üzerine arabayı sürerek onları etkisiz hale getirmiş. Benim eşimin şehit olduğundan haberim yoktu."
KESİLMESİNE İZİN VERMEDİLER
"02.30 sularında lojmanı boşalttık ve güvenli bir yere gittik. Daha sonra eşimin arkadaşları hastaneye gelmemi söylediler, gittiğimde eşimin şehadet haberini aldım. Eşim ve arkadaşları hainlerin yayını kesmesine izin vermemişler. Eğer yayın kesilseydi, halkın hiçbir şeyden haberi olmayacaktı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasını göremeyecekti. Tek tesellim eşimin şehitlik mertebesi."