Sakarya'da filmlere konu olacak ibretlik bir hayat mücadelesi yaşanıyor. 7 yıl önce geçirdiği trafik kazasında yaralanan ve öldü sanılarak morga kaldırılan Enver Birgül (52), 3 yılda 38 ameliyat geçirmiş. İki böbreği bu sürede iflas eden Birgül dalağını da kaybetmiş. 5 yıl sonra emeklilik işlemleri için koltuk değnekleriyle Ankara'ya gitmek için yola çıkan Birgül, ikinci kez geçirdiği kaza ile yıkılmış. Yürüme umudunu tamamen kaybeden Birgül, ölümün kıyısından bir kez daha döndüğünü söylüyor.
Sakarya'da yaşayan 3 çocuk babası Enver Birgül'ün hayatı 2002 yılı Eylül'ünde geçirdiği trafik kazasından sonra altüst oldu. Kızını okula kayıt ettirmek için gittiği Akyazı'da kullandığı motosiklete otomobil çarpan Birgül ağır yaralandı. Sakarya Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Birgül, öldü sanılıp doktorlar tarafından Toyotasa İlk Yardım ve Travmatoloji Hastanesi morguna gönderildi. Birgül, kendisini morga koyan görevlilerin yaşadığını fark etmesi sonucu yeniden acil servise alındı.
Morga konulurken hayata dönen Birgül için sevk edildiği Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yoğun bir tedavi süreci başladı. 3 yıl boyunca yatarak tedavi gören Birgül'ün kalçasında 32 tespit edildi. Dalağı da ameliyatla alındı. Kalçasındaki kırıklar nedeniyle yürüyemeyen Birgül, bu sırada böbreklerinin iflas etmesinden dolayı diyalize hayata tutundu. Hastanede yattığı süre içerisinde 34 ameliyat geçiren ve büyük acılar çeken Birgül, kazadan iki yıl sonra koltuk değneklerinin yardımıyla yavaş yavaş yürümeye başladı.
Ancak talihsizlikler Birgül'ün peşini bırakmadı. 2007'de emeklilik işlemleri için Ankara'ya giden Birgül'ün içinde bulunduğu otomobil Bolu'da kaza yaptı. Bir otomobil hatalı sollama yaparak Birgül'ün içinde bulunduğu araca çarptı. Geçirdiği ikinci büyük kazada dizleri kırılan Birgül, bu kazayla birlikte yürüme umudunu da kaybetti.
İki kez ölümün eşiğinden dönen Birgül'ün yaşadıkları bununla da sınırlı kalmadı. Kazanın ardından hemodiyalize giren Birgül'ün kollarındaki fistüller (kolda atardamarlarından biri ile toplardamarlardan birinin birleştirilmesiyle oluşturulan damar) işlevini kaybetti. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde koluna yapay damar takıldı. Ancak bu damar bir kanama sonucu işlevini yitirdi. Göğsüne açılan kataterle diyalize giren Birgül, şimdi eşi ve çocuklarının desteğiyle yeniden hayata tutunmaya çalışıyor. 'Allah'tan ümit kesilmez sözünün en iyi tanığıyım' diyen Birgül, yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"İlk kazamda beni öldü diye hastanenin morguna koymuşlar. Eşimi telefonla arayarak öldüğümü söylemişler. Morgda hareket edince yaşadığımı anlamış görevli. Doktorlar acil serviste tıbben öldüğüm için morga alındığımı, ancak ruhen ölmediğimi söylemişler. Cenazemi almaya gelen eşim yaşadığımı öğrenmiş. O geldiğinde ameliyattaymışım. Daha sonra Kocaeli Tıp Fakültesi'ne sevk edilmişim. Kazadan 6 gün sonra kendime geldim. 3 yıl hiç çıkmadan hastanede tedavi gördüm. Dalağımı, böbreklerimi kaybettim. Yürüyemez duruma geldim. 8 ay sırt üstü yattım. Dayanılması güç acılar çektim. Eşim 3 yıl boyunca bir gün bile beni yalnız bırakmadı. Taburcu olduktan sonra 2007 yılında emeklilik işlemleri için gittiğim Ankara'dan dönerken içinde bulunduğum araca otomobil çarptı. Bu kazada da iki dizim kırıldı. Bu kaza olmadan önce koltuk değnekleriyle yürümeye başlamıştım. İkinci kazada dizlerim kırılınca yürüyemez durumda kaldım. Malulen emekli oldum. Her şeye rağmen hayata tutunmaya çalışıyorum."
'ACI ÇEKMESEM RAHAT EDEMİYORUM'
Geçirdiği iki kazanın ardından çok acılar geçtiğini ifade eden Birgül, artık araba ya da bir kaza gördüğünde çok ürktüğünü belirtiyor. Yaşadığı acılara alıştığını dile getiren Birgül; "Bu olaylar başıma gelmeden önce hastaneye gitmiş biri bile değildim. Ancak bu olaylar başıma geldikten sonra çok acı çektim. Acıya da alıştım. Öyle oldum ki; acımadığı zaman rahat etmemeye başladım. Acıya insanlar alışabiliyormuş. Gerçekten alıştım." dedi.
İlk kazanın davasına hastanedeki tedavisinden dolayı yetişemediğini söyleyen Birgül, ikinci kazayla ilgili açtığı tazminat davasının halen sürdüğünü kaydetti.
Talihsiz adamın eşi Hanife Birgül (47), çok zor günler yaşadıklarını söylüyor. 'Eşimin cenazesini almaya gittim, yaşadığını öğrendim' diye konuşan Birgül, o günü ve sonrasında yaşadıklarını şöyle anlattı: "Ben ve eşim Milli Eğitim Müdürlüğü'nde odacı olarak çalışıyorduk. Kocam daha sonra işi bırakarak sebze ve meyve satmaya başladı. Kaza günü iş yerinde birlikte çay içtik. Kendisi kızımızı okula kaydettirmek için Akyazı'ya gitti. Yarım saat sonra ben odayı temizlerken kardeşim aradı. Eşimin kaza geçirdiğini ve öldüğünü söyledi. Çok panik yaptım. Nereye gideceğimi şaşırdım. Hastaneye gittiğimde ameliyatta olduğunu söylediklerinde rahatladım. Önce öldü diye morga almışlar. Sonra yaşadığı anlaşılmış. Çok acılar çektik. Ancak Allah'a şükür bugün hayatta."