Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Trump’ın seçimi kazanmasıyla beraber jeopolitik krizlerin daha da netleşeceğini söyledi. Fidan, nükleer savaş riskine ilişkin, “Açıkçası nükleer adı konuşulmaya başladığı andan itibaren nükleer risk oluşur. Adam şunu söylüyor: ‘Siz benim topraklarımın içerisinde benim tolere edebileceğimden daha fazla füze ve saldırı yaparsanız, benim bunu durdurmamın yolu, elimdeki araçlarla olmuyorsa, diğer bir üst aracı kullanırım’. Bu bir şaka değil” değerlendirmesini yaptı. Gazete ve televizyonların Ankara temsilcileri ile bir araya gelen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Fidan özetle şunları söyledi:
KABİNESİ NETENYAHU’YU DESTEKLİYOR
(Trump’ın kazanması) “Trump'ın kazanmasıyla beraber şu anda gündemimizi meşgul eden birtakım jeopolitik krizlerin biraz daha netleşeceği söylenebilir.”
(Trump’ın kabinesi) “Temelde iki husus var. Birincisi, eğer Kabineye bakarsanız, görülen emare, bu kadar İsrail yanlısı bir kabinenin Netanyahu'nun bütün yayılmacı emellerini destekleyeceği yönünde. İkincisi ise Trump’un ‘Ben savaşları bitirmeye geliyorum, yeni savaş çıkarmaya değil’ diyor olması. Bu sözünü esas alırsanız, buradan hareketle tam aksi yönde bir emareden söz etmek de mümkün.”
PKK İLE İŞ BİRLİĞİ EN BÜYÜK SORUN
(Trump döneminde, Suriye konusunda beklentiler) “ABD, Suriye’de YPG/PKK ile iş birliği yaptığı sürece Türkiye ile ilgili stratejik sorun alanı tabii ki devam edecektir. Güvenlik ağırlıklı bir dış politika izleyen Amerika’nın, aslında Türkiye'yi en iyi anlayacak durumda olması lazım. Trump geçmişte yaşananlardan tabii ki ders almış olmalıdır.”
HER TÜRLÜ SENARYOYA HAZIR OLMAMIZ LAZIM
(Rusya ile yeni Amerikan Yönetimi arasında Suriye konusunda pazarlık iddiaları) “Ukrayna-Rusya Savaşı'nda bir donma ya da yumuşama olursa, Suriye meselesinde de belki başka konuları konuşabilirler. Yani bu, ihtimal dışı değil. Gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Amerikalıların tabii bölgeden çıkarken üzerine yatırım yaptıkları aktörün zarar görmesini önleyecek birtakım arayışlara girmeleri de pekâlâ mümkün. Önemli olan bizimi her türlü senaryoya hazır olmamız.”
PKK İLE İLİŞKİ BİTERSE NORMALLEŞME BAŞLAR
(Süleymaniye'de Talabani cephesinde değişiklik beklentisi): “Süleymaniye PKK ile ilişki meselesinde bizi tatmin edici bir adım atmadı. Biz de bu yüzden onları tatmin edecek adımları atmıyoruz. Onlara yönelik tedbirlerimize devam ediyoruz. Süleymaniye ne zaman PKK ile ilişkisini bitirir, bizimle ilişkisi o zaman normalleşir.”
DEMOKRATLAR DAHA RAHAT
(Biden’ın aldığı karar Trump ile görüşmeden mi alındı?) “Demokratların atmak istedikleri adımları, şimdi seçim baskısı olmadan attıkları kanaatindeyim. Açıkçası nükleer adı konuşulmaya başladığı andan itibaren nükleer risk oluşur. Adam şunu söylüyor: ‘Siz benim topraklarımın içerisinde benim tolere edebileceğimden daha fazla füze ve saldırı yaparsanız, benim bunu durdurmamın yolu, elimdeki araçlarla olmuyorsa, diğer bir üst aracı kullanırım’. Bu bir şaka değil. Karşı taraf ise ‘Senin elinde nükleer silah var, sen beni nükleerle tehdit ediyorsun diye istediğin yeri işgal etmene de ben izin vermem’ diyor.”
CUMHURBAŞKANIMIZIN KARARIYLA HAVA SAHASI KAPATILDI
(Herzog’a hava sahasının kapatılması): “Gazze’deki insanlık dramını önlemeye yönelik bir adım atılmaması, milletçe hepimizi çok derinden yaralıyor. Dolayısıyla hava sahamızın kullanılmasına izin vermedik. Cumhurbaşkanımızın kararı bu yönde oldu.”
Gazze için uluslararası inisiyatif çağrısı
(Gazze’deki açlık krizi): “Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama kararı çıkarılmış olması önemli ama bu tabii ki dediğiniz sorunu çözmüyor. Oradaki 2 milyon insanı açlıktan kurtarmanın artık tek bir yolu var: Gazze’ye gıda götürmek için uluslararası bir inisiyatif başlatılmalı. Zira diplomasinin tüm imkanları kullanılmış olmasına rağmen, Gazze’de 2 milyon insan tüm insanlığın gözü önünde taammüden aç bırakılarak ölüme mahkum ediliyor.”
Artık herkes aynı noktaya geldi
(İsrail nasıl duracak?): “Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama kararı çıkarması, tarihi bir hadise. Bu gelişme, güç kullanımı dışındaki imkan ve araçları kapsayan diplomasi ve adalet mekanizması ile sonuç alınabileceğini göstermiştir. Artık herkes aynı noktaya geldi: Derhal ateşkes olsun, insani yardımlar başlasın ve iki devletli çözüm olsun. Ama İsrail bunları istemediğini her tutumuyla ortaya koyuyor.”
Çözümü BM ile sürdürüyoruz
(Bir muhalefet vekilinin ‘AB’nin yolu Kıbrıs’ta federasyon’ açıklaması) “Bu iddiaya tabii ki katılmıyoruz. Türkiye'nin orada bir mazisi var, Türklerin bir mazisi var. Biz bu gerçekliklerden ötürü, çözüm meselesini AB ile değil, Birleşmiş Milletler ile sürdürüyoruz. Bu konuda ortada büyük bir gerilim olmadığı sürece, iyi niyetli çalışmalar olduğu sürece, AB’nin mevcut sıkıntılara ilaveten ağır bir kriz alanına girmeyi isteyeceğini düşünmüyorum.”
HAMAS’A BASKIYI ARTIRMAK İSTİYORLAR
(Hamas’ın siyasi bürosunun Türkiye’ye gelmesi): “Türkiye olarak biz bu dedikoduları yalanladık. Hamas'ın siyasi bürosu Türkiye'ye gelmiş değil. Görünen o ki ABD’deki Demokratlar giderayak Hamas'a biraz daha baskı yapmak istiyorlar. Muhtemelen bu sayede kendilerince bir mesafe almayı umuyorlar. Ateşkes tarzı bir şey çıkar mı, rehinelerle ilgili bir gelişme olur mu, ona bakıyorlar.”