MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat, AK Parti'nin kapatılmasını isteyen iddianamenin Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilmesinin, demokrasiye verdiği zarar kadar, ekonomik istikrara da zarar verdiğini kaydetti.
Ekonominin, siyasi istikrar, güven ortamı ve önünü görebilmekle yakından alakalı bir konu olduğunu vurgulayan Bolat, 'Yatırımcılar geleceğe umutla bakmak isterler. Kapatma davasının açılmış olması sadece demokrasiye, halkın iradesine, hukuk devletine, Türkiye'nin dış itibarına büyük bir zarar vermekle kalmadı, bunu EXPO 2015'te yaşadık, aynı zamanda Türkiye ekonomisi açısından da çok ciddi belirsizlik riskleri ortaya çıkarttı' dedi.
'Biz işadamlarımıza, geleceğe yönelik güven aşılamaya çalışırken, maalesef bırakın yabancı yatırımcıları, yerli yatırımcılarda bile geleceğe yönelik belirsizlik duyguları arttı' diyen Bolat, yabancı yatırımcıların da bu gelişmeler karşısında 'bekle-gör' sürecine girmelerinin doğal olduğunu dile getirdi. Bolat, 'Bu yola başvuranlar, burada ortaya çıkacak zararın da, ülkenin kayıplarının da sorumsu olacak' dedi.
BELİRSİZLİK ARTTI
Bolat, şunları söyledi:
"Davanın açılması baştan yanlış olmuştur. 7 ay önce halktan yüzde 47 oy almış bir siyasi partiye tartışmalara açık, zayıf gerekçelerle kapatma davasının açılabilmesi, bunun zaten hukuki olmadığını, siyasi bir karar olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu davanın bir iktidar mücadelesinin aracı olarak açıldığını herkes net bir şekilde görebilmektedir. Türkiye'de geliştirmeye çalıştığımız demokrasi, hukuk devleti normları, AB müzakere süreci, Türkiye'nin yurtdışındaki imajı, halk iradesi, siyasi ve ekonomik istikrar bu davanın açılmasıyla ciddi bir darbe yemiştir. Halbuki Türkiye'nin önünde tarihi bir fırsat vardı. Bu iddianamenin reddedilmesi halinde Türkiye belirsizlik sürecini kısa sürede atlatabilme şansı bulacaktı. Ancak ne yazık ki bu olmadı.
Şimdi Türkiye'nin hiç de hak etmediği, zor bir süreç başlamıştır. Kararla birlikte; hem siyasi alanda, hem ekonomik alanda uzun bir belirsizlik sürecinin içine girmiş bulunuyoruz. Dünyada mali piyasalarda yaşanan çalkantının etkisinin sürdüğü ve Türkiye'nin makro istikrardaki durumu korumaya çalıştığı bir dönemde, şimdi artık gündem tamamen bu davaya ve savunma sürecine kilitlenecek. Hükümetin tüm ilgisi, dikkati davaya yönelecek. Ülkemizde aylarca belirsizlik ve istikrarsızlık süreci olacak. Dış politika, AB'yle üyelik müzakere süreci, ekonomideki reformlar ikinci plana düşecek.”
SÜREKLİ İSTİKRAR
Türkiye'nin binbir güçlükle yakaladığı istikrar döneminin uzun soluklu olmasını istediklerini belirten Bolat, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ekonomideki istikrar sürecinin halkın refah artışı ve Türkiye'de sanayinin ve işletmelerin rekabet gücünün artmasını sağlayacak, uzun soluklu bir dönem olmasını arzu ediyoruz. Ama görüyoruz ki Türkiye'de iktidar mücadelesi adına her türlü yanlışlıklar yapılabiliyor.
Bugün artık gelişmiş ülkelerin gündeminden hemen hemen tamamen kalkan, ancak ülkemizin son 100 yıllık geçmişinde adeta sıradan bir uygulama haline gelen parti kapatmaları demokrasinin tam anlamıyla tesisi için ülkemizin gündeminden de kalkmalıdır. Türkiye'nin gelişmesi açısından parlamentonun teröre ve şiddete bulaşmadığı takdirde, herhangi bir siyasi partinin düşünce özgürlüğü çerçevesindeki eylemlerden ötürü kapatılmasını engelleyecek yasal düzenlemeleri ivedilikle yapması uygun olacaktır."