Milliyet gazetesi yazarı Mehmet Tezkan, Balyoz Eylem Planı soruşturması ve Dursun Çiçek imzalı İrticayla Mücadele Eylem Planı'yla ilgili son gelişmeleri Habertürk'te yorumladı. Tezkan şu yorumlarda bulundu:
"Şimdi Balyoz'dan başlayalım. Balyoz'a baktığımız zaman bence o binbaşının falan söylediği, şimdi diyor ki bu “Bu gerçekse darbedir. Yani burada bir darbe yapılacaktır.” Bu ilk günden beri Taraf Gazetesi'nde yayınlandığında hepimiz okuduğumuzda ne dedik? Bu gerçekse hakikaten bir darbe planıdır. Ne dedi bunun muhatapları? Bu gerçek değil bunun içine bir şeyler katılmış. Şimdi bütün mesele bu yargıdaki olay nedir? Savcı diyor ki iddianamede bu böyledir, gerçektir, doğrudur siz bunları yaptınız. Savunma ne diyecek şimdi. Ben onları yapmadım diyecek veya kabul edecek. O yüzden bu binbaşının daha tutarlı davranması, daha kapsamlı bir araştırma yapmaları gerekirdi. Sadece bununla yetinmemesi gerekirdi. Bu belgeler, elimize verdikleriniz doğruysa bu darbe planıdır gibi hiçbir anlam ifade etmeyen bir rapor yazılmamalıydı bence. O raporun içinde bir şeyler olmalıydı.
Balyoz'u Genelkurmay araştırmıyor mu? Bu çıkan raporun daha ciddi, tutarlı ve anlaşılır olması gerekirdi. Sonunda çıkan rapor bize ne diyor? Bunlar gerçekse bu bir darbe planıdır. Ben de diyorum ki bu rapor Taraf Gazetesi'nde çıktığı ilk gün ilk okuyan herkes bunlar gerçekse bu hakikaten darbedir dedi. Ben Genelkurmay'ın da daha kapsamlı bir araştırma yapıp rapor yazması gerektiğini söylüyorum. Bu beni tatmin etmedi. Zaten bu mahkemenin sonunda o gerçek mi değil mi ortaya çıkacaktır.
Şimdi gelelim Islak imza meselesi, Dursun Çiçek hikayesine. Şimdi ilk gün Genelkurmay Başkanı çıkıp bu kağıt parçası dememeliydi. Gerçi yeni belgeler olursa bu devam eder diye soruşturmanın devam edeceğini söyledi ama yine de çıkıp bir albayın yaptığı bir şeye Genelkurmay Başkanı cevap vermez. O bir albaydır. Ama sadece tabiî ki ol albay değilse. Şimdi elimizde ne var Dursun Çiçek buna imza atmış. O rapor falan doğru mu? Şimdi Dursun Çiçek evinde oturup heralde bunu yazıpta 'ben böyle şeyler düşünüyorum, böyle yapayım, bunu bildiklerime, arkadaşlarıma, diğer albaylara yollayalım biz bunu uygulayalım' demedi heralde. Demek ki Dursun Çiçek'le birlikte çalışan bir ekip var. Dursun Çiçek'in altında olanlar var. Dursun Çiçek'in üstünde olanlar var. Dursun Çiçek kendi başına mı hareket etmiş yoksa bir üstteki başka general 'sen ekibi topla bize bir plan hazırla yolla' demişte bu hazırlayıp imzayı atıp yollamış. Dursun Çiçek'in tutuklanıp tutuklanmaması önemli bir mesele değil. Zaten Genelkurmay da diyor, lojman da diyor bu kaçmayacak. Benim demek istediğim bu olay sadece Dursun Çiçek'le mi bitecek? Bitmemesi lazım. Muhtemelen bu albaya bir general emir verdi. Dedi ki böyle bir şey hazırla. TSK'nın bunun üzerine gitmesi gerekir. Dursun Çiçek bu imzayı attı, bu albayı tutukladık veya tutuklamadık, yargıladık, 3 yıl hapse attık, 5 sene attıkla mı iş bitecek? Yoksa Dursun Çiçek'in çevresinde bir üstündeki general buydu, onun üstündeki buydu onlar gitti söyledi, toplantı yaptılar diye, Genelkurmay bunu genişletip sonra bize bakın böyle bir şey olmuş bunlar da bunların içinde var diyecek. Bence ikincisini yapması lazım. Çünkü burada tamam bir cemaate, bir partiye yönelik bir eylem planı ortaya çıkıyor ama büyük bir kitle de burada kandırılmış oluyor.
Ben kendimi kandırılmış hissediyorum. Ben Genelkurmay'ın, ordunun başka işlerle uğraştığını zannederken meğer onlar beni kandırarak veya birilerinden destek alarak başka işlerle uğraşıyor. Şimdi Balyoz'a da baktığımız zaman aynı şey ortada. Gerçekse darbedir, bunlar hepsi yargılansın etsin ama ortaya bir başka kandırılmışlık çıkıyor.
2002-2003-2004 yıllarında, Türkiye'nin bence son 20 yılında geçirdiği ekonomisiyle en düzgün yıllarda ordu da, 1. ordu buradayken deyip de onlar da seminer adı altında bir grubu alıpta gel biz burada bunu yapalım, sen git şuraya bomba at diyorlarsa bu ne demektir? Bu sadece bir partiye iktidarı devirmeye yönelik değildir. Benim bütün bu değer yargılarımı tahrip etmiştir. Danıştay saldırısı deniyorki yapıldı. Sonra işte bunlar Ergenekoncu. Hayır ben diyorum o sıkılan kurşun benim duygularıma yönelik. Çünkü birileri bu laik olan kesimden cesaret alıp onları kandırıyor. Onların değer yargılarını yok ediyor. Balyoz'da da böyledir, Islak imzada da böyledir. Yani Genelkurmay düşünebiliyor musunuz birileri bu kanıtlandı, birileri çıkıyor ya gidelim de şuraya bir silah bırakalım diyor. Ondan sonra ona komplo çevirelim diyor. O adam da içeri atıldı. Bunları diyen kim? Senin ordun diyor bunu düşünebiliyor musunuz felaketi. Yani Ergenekon'daki mesele böyle değil. Ergenekon oradaki sivil, oradaki çapulcu, orada iki tane silahlı. Suçsuz demiyorum. Bunlar plan yapabilirler. Şuna bir komplo yapalım. İki tane çatapata yapalım. Bir tane yere el bombası atalım ortalık karışsın diyebilirler. Onlar da yakalanır. Sonra bunlar çete muamelesi görür. Bu ordunun içinde generaller, tuğgeneraller, albaylar düşünebiliyor musunuz dehşetin büyüklüğünü."