Dünyanın ilk SİHA gemisi ve Türkiye'nin en büyük askeri gemisi TCG Anadolu, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla düzenlenen törenle Türk donanmasına katıldı. 17 Nisan'da Sarayburnu Limanı'nda halkın ziyaretine açılan TCG Anadolu'yu görmek için on binlerce vatandaş, uzun kuyruklar oluşturdu. Yeni Şafak Yazarı Ersin Çelik, Türk donanmasının son gururu TCG Anadolu gemisinde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile gündeme dair başlıkların ele alındığı bir röportaj gerçekleştirdi.
TCG Anadolu: Cin şişeden çıktı
Türkiye'nin bölgede ve küresel çapta çok güçlü bir ülke olduğunu vurgulayan Bakan Akar, "Türkiye olmadan herhangi bir şekilde Orta Doğu’da, Akdeniz'de Trakya’da Kafkasya'da bir problem çözemezsiniz" dedi. Türkiye'nin bir vekalet savaşında olduğunu ifade eden Akar, "40 yıldır birtakım unsurları örgütleyip PKK yapıp, bizi yavaşlatıyor, durdurmaya çalışıyorlar" diye konuştu. Türk Silahlı Kuvvetlerinin düzenlediği operasyonlar nedeniyle teröristlerin iki geceyi aynı yerde geçiremediğini belirten Bakan, "Bunlar seçimlerden medet umuyorlar. ‘Bunlar gelecekler bizi kurtaracaklar yoksa biz geberdik’ diyorlar." ifadelerini kullandı.
TCG Anadolu'nun Türk ordusu için öneminin de altını çizen Bakan Akar, "Cin şişeden çıktı. Bundan sonra daha da çetin, daha ileri teknoloji, daha yüksek teknoloji üzerine çalışılacak." şeklinde konuştu.
"Türkiye'yi görmeden problem çözemezsiniz"
Gururla söylüyorum, Türkiye gerçekten dünyada bölgesinde büyük ve güçlü bir ülke. Kişilikli ve kimlikli politikalarla Sn. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok ciddi adımlar atıldı ve uluslararası ilişkilerde Türkiye artık özne hâline geldi. Türkiye olmadan herhangi bir şekilde Orta Doğu’da, Akdeniz'de Trakya’da keza Balkanlarda, Kafkasya'da bir problem çözemezsiniz.
Yedi iklim, üç kıtaya istikrarı, barışı, huzuru getirmiş atalarımızdan ilham alıyoruz. Şu anda Türkiye’nin Asya'da, Afrika'da çok ciddi bir etkisi, işleri, projeleri var.
"PKK terör örgütü ile bizi yavaşlatmaya çalışıyorlar"
Bizim güvenliğimize ilişkin tehditler var. Gizli ambargolardan tutun da ekonomideki faaliyetlere kadar. Bunlar bir tarafa, bize direkt ve somut tehdit PKK. Terör tehdidi var. Bu hani vekalet savaşları diyorlar ya, bu o işte. Türkiye'nin karşısına çıkmadan, Türkiye ile yüz yüze gelmeden göz göze herhangi bir mücadeleye girmeksizin birtakım unsurları örgütleyip PKK yapıp, bizi yavaşlatıyor, durdurmaya çalışıyor. Ne zamandan beri? Kırk yıldan beri. Şimdi artık burada bizim stratejimiz değişti. Bu manada Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Bakanlığımızın görev ve sorumlulukları arttı. Bunu da yerine getirmek için gece gündüz çalışıyoruz. Kırk yıldan beri başımıza musallat olan bu beladan aziz milletimizi kurtarmakta kararlıyız.
"Aramıza fitne sokmaya güçleri yetmeyecek"
Yapacağımız şey gayet basit, terörü kaynağında yok etmek. Şimdi teröristler Irak’ın kuzeyine gittiler. Operasyon bitti, öyle bir şey yok. Terörist neredeyse hedefimiz orası ve tek hedefimiz teröristler. Bazen alçaklar bizim teröristle yaptığımız mücadeleyi sanki etnik, dini, mezhepsel gruplara karşı yapılıyormuş gibi göstermeye çalışıyorlar. Bizim inancımız, tarihimiz, kültürümüz, değerler sistemimiz insanların etnik, dini, mezhepsel rengi ile uğraşmayı men eder. Kürtler bizim kardeşimizdir. Yüzyıllarca biz beraber yaşadık. Ekmeğimizi, suyumuzu paylaştık. Bu Cumhuriyet'i beraber kurduk ve şehitliklerde de beraber yatıyoruz.
"İnşallah onların sonunu getireceğiz"
Bizim yaptığımız hudutlarımızın güvenliğini sağlamak. Bütün komşularımızın, hudutlarına, toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygılıyız. Fakat diğer taraftan da onlara şunu söylüyoruz, “Burada bizim yapmakta olduğumuz faaliyetleri görün. Bizim yapmakta olduğumuz faaliyet 85 milyonun güvenliği ve topraklarımızın güvenliği. Biz buna çalışıyoruz. Şimdi teröristler geliyor, vatandaşımıza saldırıyor, hudutlarımızı tehdit ediyor. Sizin topraklarınızda bunlar. ‘Onları etkisiz hale getirmeye gücümüz yok’ o zaman karışmayın diyoruz. Biz bunu bitireceğiz. Ve şimdi inşallah artan bir şiddet, artan bir tempoda taarruzi bir ruhla terörle mücadelemiz devam ediyor. İnşallah onların sonunu getireceğiz.
"Hudutta kedi, köpek dahi geçtiğinde karakolun haberi oluyor"
Cumhuriyet tarihimizin gerçekten en etkin kontrol tedbirleri ile hudutlarımız kontrol altında. Orada yaptığımız alt yapı var. Modüler duvarlar var ve bunların üzerine tel örgü çekiyoruz. Ondan sonra hendekler var. Dört metre derinlikte, dört metre genişliğinde ve onun üzerine tel üstüvaneler var geçişi zorlaştırmak için. Ve bunların hepsi gece-gündüz gözetim altında. Orada birtakım sensörler var. O sensörlerle kedi, köpek dahi geçtiğinde bizim karakolun haberi olur. Bütün yollar yapıldı. Hudutlarda eskiden yol yoktu. Her tarafta yol var. Bunlar, bu sistemler ile gözetleniyor, görülüyor ve görülen yerlere de süratle zırhlı araçlarla İHA’larla SİHA’larla müdahale ediliyor. Hiçbir taviz yok. ‘Böyle geliş oldu geçiş oldu’ bunlar kesinlikle gerçekleri yansıtmıyor. Bunu herkesin görmesi lazım, herkesin bilmesi lazım. Bu bir iftiradır. Bu gerçeklere dayanmıyor. Bu Mehmetçiğin emeğine saygısızlıktır.
"Savunma sanayisinde kendi göbeğimizi kesmek bir mecburiyettir"
Tabii bunları yaparken bir de denizlerimiz ve semalarımız, uluslararası görevlerimiz, tatbikatlarımız ve etkin-yoğun diplomatik temaslarımız var. Tahıl konusunda olduğu gibi. Hakikaten Cumhurbaşkanımızın liderliğinde hem bölge hem de dünya barışına çok önemli katkılar sağlandı.
Alet işler, el övünür. Yani bu manada Silahlı Kuvvetlerde Mehmetçiğin kahramanlığı, fedakârlığı ve yiğitliği tarihe ün salmış. Güzel eğitim de veriyoruz. Fakat teçhizat olmadan bir yere varmak mümkün değil. Bunun mantığı da savunma sanayi ile alakalı. ‘Mehmetçiğin ihtiyacı olan bütün silah, araç, gereç, teçhizat ve mühimmatı yurt dışından alalım.’ Tamam alalım. Ver parayı ama ürünü vermiyor. Ambargo kelimesi yok. Sana ‘vermem’ demiyor. Sürüncemede bırakmak suretiyle bizim ihtiyacımız olanları vermemekte ısrar ediyorlar. Onun için bizim Cumhurbaşkanımızın tabiriyle kendi göbeğimizi kesmek mecburiyetimiz var. Bu bir lüks değil. Bu bir seçim değil. Bu bir mecburiyet. Aksi halde bekamız tehlikededir.
"Bundan sonra daha yüksek teknoloji üzerinde çalışılacak"
Savunma sanayi konusunda yerlilik ve millilik oranları yüzde 80’lere dayandı. Tabii bundan sonra daha da çetin, daha ileri teknoloji, daha yüksek teknoloji üzerine çalışılacak. Bunda da biz azimliyiz, kararlıyız ve buna muktediriz. Bizim moral ve motivasyonumuz çok yüksek. Üniversitelerimiz, vakıf şirketlerimiz, özel teşebbüs, kamu el ele verdiler. Cin şişeden çıktı. Bunlarla alakalı örneklerden biri içinde bulunduğumuz TCG ANADOLU. Bu büyük bir olay. Bu bizim yüz akımız. Gururumuz. Heyecanımız. Göz bebeğimiz. Bununla Silahlı Kuvvetlerimizin, Deniz Kuvvetlerimizin ve ülkemizin gücüne güç kattık. Bu gerçekten bir prestij konusu, bir itibar konusu. Bunların devamı gelecek inşallah.
"İMECE ve TCG Anadolu gücümüze güç kattı"
Diğer taraftan İMECE uydusu… İMECE artık uzaydan yumurtayı görüyor. Bizim artık böyle bir imkânımız var. Böyle bir platformumuz var çok şükür. İster TCG ANADOLU olsun ister İMECE olsun. Bunlar sadece savaş maksatlı değil, sefer maksatlı değil. Barış zamanında da görevleri olacak. TCG Anadolu’nun barış zamanında da sağlık hizmeti vermek, nakliye yapmak, insani yardım gibi çok önemli fonksiyonları var.
Uydular da öyle, sadece askerî ve istihbari manada değil. Bunun birçok barışçıl amaçla yapacağı çalışmalar var. Bu bakımdan bunlar gücümüze güç kattılar. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
"Sevindik diye alınmışlar"
Unutmayın ki, bizim çok kısa bir süre öncesine kadar piyade tüfeğimiz dahi yabancı patentli idi. Şimdi biz bütün hafif silahlarımızı yapıyoruz ve ihraç ediyoruz. Bu gemileri tasarlıyoruz, yapıyoruz ve ihraç ediyoruz. Fırtına topumuz var, benzerleri arasında en iyilerden. Biz yurt dışına her toplantıya gittiğimizde ‘Bize bir İHA ver, bize bir SİHA ver.’ Dilimizde tüy bitti. Parasını veriyoruz, bedava falan değil. Yok vermediler. Şimdi çok şükür yaptık yapıyoruz.
Çatlasalar da patlasalar da uçağımızı da yapacağız, Kızılelma'yı da uçuracağız.
Tankımızı da yapacağız. Cumhurbaşkanımızın Pazar günü katılacağı törende tankımızı teslim alacağız.
Bu başarılı çalışmalara karşı maalesef hastalıklı bir zihniyet var. Yazık. Yanlış. Sizin siyasi görüşleriniz farklı olabilir. Hükümet anlayışınız farklı olabilir. Ama bunlar devlet işidir. Devletiniz güçleniyor. Sevinin, destekleyin. Bu yapılan silah, araç, gereç, malzeme ülkemizi korumak için. Ülkemizin bekası için.
"TSK'nın gücünü gösteren bir seyir olacak"
TCG ANADOLU 17-20 Nisan’da halkımızın ziyaretine açıldı. Ve şimdi 23 Nisan’da bir geçit töreni yapacağız. Hem 23 Nisan hem Ramazan bayramı. Sarayburnu'ndan Karadeniz'e doğru TCG Anadolu seyir halinde olacak. Cumhurbaşkanımızı selamlayacağız. Hava Kuvvetlerimiz de bunu destekleyecek. Ve dolayısıyla Türkiye'nin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gücünü bir kez daha dosta, düşmana gösterme fırsatı bulacağız. 23 Nisan saat dokuzda başlayacak, saat 12.00’de Dolmabahçe'den geçeceğiz. Tekrar dönecek, Sarayburnu’na yanaşacak, misafir kabul etmeye devam edeceğiz. Bizim bütün gemilerimiz, milli, dini bayramlarda halka açılıyor. Üç günde TCG ANADOLU’yu büyük küçük 52 bin vatandaşımız ziyaret etti. Pazar günü sahilin Avrupa yakasında, Asya yakasındaki bütün vatandaşlarımız seyir için davetli. Halkımızın teveccühü de bizim için büyük bir moral, motivasyon kaynağı.
"Milletin talebi; kederde ve kıvançta bir olmak"
Milletin tanımı çok basit. kederde ve kıvançta birlikte olan insan topluluğuna millet deniyor. Uluslararası ortamda, kendi ülkemizde birileri bir başarı sağladıysa bu bizim için iftihar kaynağıdır. Biz biriz, beraberiz. Buna hepimizin sahip çıkması lazım.
"TCG Anadolu ikmal yapmadan Amerika'ya gidip gelebiliyor"
94 araç, 1223 personel taşıyor. Bu gemi bu limandan kalkıyor, Amerika’ya gidiyor ve hiçbir ikmal yapmadan geri dönüyor. Böyle bir seyir siası var. Bunun dışında uçaklar, helikopterler, İHA’lar, SİHA’lar taşıyor. Bunun yanında gemi içinde gemi taşıyabiliyor. Sonuçta hem barış amaçlı hem sefer amaçlı. Bizim büyük bir iftihar kaynağımız bu, büyük bir güç.
"Terörle olan münasebetlerini yüzlerine söylüyoruz"
Terörle mücadele devam ediyor. Dost, müttefik dediğimiz bazı ülkelerin, teröristlerle olan münasebetlerini bizzat yüzlerine söylüyoruz. Rahatsızlığımızı söylüyoruz. Eğer siz ‘YPG terörist değil’ derseniz bu aklımıza hakaret. Terörist telsizinde diyor ki ‘şunu aldım, şuraya verdim, onu buradan buraya gönderdim’. Resmen tayin çıkarıyor. Hepsini anlatıyoruz kendilerine. Cevap yok.
2013 ile 2015 arasında bir çözüm süreci oldu. Ve bu Türk milleti, bu devlet büyük bir asaletle, büyük bir şefkatle dedi ki ‘bakın bu gittiğiniz yol yol değil, bundan vazgeçin. Ne yaptılar? Her türlü eşkıyalığı yapmaya başladılar. Katliamlara başladılar. Bu katliamlar karşısında, bu cinayetler karşısında, operasyonlar başladı.
4000 DEAŞ'lıyı göğüs göğüse mücadeleyle etkisiz hale getirdik"
Bu sefer DEAŞ diye başımıza bir bela çıkardılar. Bunun üzerine biz Amerikalılarla beraber operasyon yapacaktık. Ama vazgeçtiler. Arkasından 15 Temmuz hain darbe girişimi oldu. General/amiralin yüzde 50’si gitti. Kurmay subayların yüzde 70’i gitti. Buna rağmen biz bir ay sonra Allah'ın izniyle Fırat Kalkanı harekâtını yaptık. Ve göğüs göğüse mücadele ederek 4.000 DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdik.. Bunu anlatıyoruz. Bizim yaptığımızı yapan yok. Hepsi havadan uçakla bombayı atıyor gidiyor. Yerde kimse yok. Bunları yaptık biz.
Kilis'te camiler yıkıldı. Reyhanlı'da insanlar yolda yürüyemez oldu. Biz yani keyfimize operasyon yapmıyoruz ki. Suriye’ye hadi düzelt diyoruz. Düzeltemiyor. Irak’a hadi sen düzelt diyoruz, düzeltemiyor. Onun için yapıldı, yapılıyor bu operasyonlar.
"Elebaşları iki gece aynı yerde yatamıyor"
Terör örgütünün sözde elebaşları, iki gece aynı yerde yatamıyorlar. Çünkü hiç kimseye güvenemiyorlar. İstihbarattan dolayı yerleri bilinirse helak olacaklarını biliyorlar. Korku dağları bekliyor. Bütün konuşmalarında her şey korku alameti, her şey çöküş alameti.
"Terör örgütü seçimlerden medet umuyor"
Bunlar seçimlerden medet umuyorlar. ‘Bunlar gelecekler bizi kurtaracaklar yoksa biz geberdik’ diyorlar. Türkçesi bu. İşte bu konuda biz de diyoruz ki ey milletimiz, ey vatandaşlarımız siz ne yaparsanız yapın. Kime oy verirseniz verin. Ancak teröristlerle arasına mesafe koymayanlara oy vermeyin. Böyle bir sıkıntı var. Adam utanmadan diyor ki, ‘Abdullah Öcalan'ı bebek katilini çıkaracağım’ diyor. Şunları tahliye edeceğim diyor. FETÖ, PKK, YPG bunları cesaretlendiriyor. Çökmekte olan bir örgüte moral veriyorlar.. Biz de diyoruz ne yaparsanız yapın bunları gömmekte azimliyiz, kararlıyız. Ve öyle bir noktaya geldik ki artık bunlar bu işe yaramaz hale geldi, miadları doldu. Nefes aldırmıyoruz.
(Olası bir iktidar değişikliğinde) bütün kazanımlarımızı kaybedeceğiz. Bu bir beka sorunu. Bu şehitlerimizin kanı, gazilerimizin mücadelesi, bu emek, zahmet, zaman, bunun size maliyeti hepsi başa dönecek.
"O zaman biz neden şehitler verdik?
‘Terörist başını, bebek katilini çıkaracağım' diyorlar .Bunların haklarını vereceğiz diyorlar. Geri alacağız diyorlar. Bunları cesaretlendirmek değil mi bu. E o zaman peki biz niye savaştık? O kadar şehidi niye verdik?
PKK hiçbir zaman Kürtlerin temsilcisi değildir. YPG hiçbir zaman Kürtlerin temsilcisi değildir. PKK, YPG'dir, YPG PKK'dır. Nasıl ki DEAŞ Müslümanların temsilcisi değil. Kazanımların korunması çok önemli.
"2'nci Ordu Komutanı depremden sonra 28 dakika içinde masasındaydı"
04:17’de deprem oldu. Saat 04.30 ile 05.00 arasında bizim haberimiz oldu. Hemen süratle Genelkurmay Başkanı ile 2’nci Ordu Komutanı ve Kuvvet Komutanları ile bağlantı kuruldu. 20 dakika böyle bir telefon süreci oldu. Bir de o an telefonlar meşgul oluyor, iş uzuyor böyle. İlk aldığımız bilgi saat 5 itibariyle 3 şehidimiz var Hatay’da ve bir bina yıkıldı. Saat 5.10’da Sayın Cumhurbaşkanı’na arz ettik. Ben, Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanımız bölgeye gidiyoruz, dedik uygun buldular tamam dediler. Dört buçuktan beri devletin başkanı ayakta, bakan ayakta, bakanlar ayakta, valiler ayakta.
04:17’de oldu deprem. Saat 04:45’te 2’nci Ordu Komutanı makamında. Kaç dakika geçmiş? 28 dakika. Hemen çıkıp, koşmuş odasına. Biri terlikle biri eşofmanla, biri pijamayla hemen dışarı fırlamışlar. İslahiye’de eşini, kızını çocuğunu çıkarmış ve yalın ayak emir vermişler Nur Dağı'na git. Adam oraya gidiyor.
Arsuz'da çoluk çocuk lojmandan çıkmış bir Binbaşı. Ayağımda pijamayla, komşularla şunları şunları yaptık diyor. Herkes işin başında. Ya bunu görmemek hakikaten ahlaksızlık.
Ve 2’nci Ordu Komutanı saat 04.45’te masasına oturuyor. Tekmil alıyor, bütün ordu, bütün deprem İkinci Ordu bölgesinde. Hemen birlik hazırlatıyor, kazma, kürek, işte arama kurtarma ekibi hazırlıyor ve arama ekibi kazmak kürek ile saat 5:45’te nizamiyeden çıkıyor. Nizamiyenin kamerasında yazıyor. Erler çıkıyor oradan. Ya hala işte ‘çıkmadınız da, gitmediniz de, gelmediniz de’ anlamak mümkün değil.
Türkiye'ye sığınmacı geliyor filan. Arkadaşlar şöyle bir hile yapılıyor bu FETÖ iltisaklı, PKK iltisaklı hesaplardan, anonim Twitter hesaplarından. Adam utanmadan Afganistan'da, Hindistan'da, Pakistan'da bilmem nerede olan Afrika'da olan bir fotoğrafı koyuyor oraya. Bir videoyu koyuyor. Türkiye ile alakası yok. Ayıptır günahtır ya.
Hudutta konuşan CHP milletvekili ‘tamam ben gözümle görmesem inanmazdım’. Ama Meclis’e gelince tam tatmin olmadım dedi.
Şuan 76 bin oldu Suriyeli kardeşimiz Suriye'ye döndü depremden sonra. Oradaki istikrar sağlandığı zaman gidecekler diyoruz. Bunun da göstergesi işte 76 bin.
"Yunan meslektaşlarımızla görüşmemiz olumlu geçti"
Yunan mevkidaşımla görüşmemiz gayet olumlu, samimi ve yapıcı geçti. Açık açık bütün problemleri görüştük. Ve bu konuda çözüm için iki tarafın da istekli olduğunu gördük. Önümüzdeki dönemde de inşallah bu problemlerin çözümü için adımları atacağız.
"ABD Savunma Bakanlığı destekliyor"
Amerikan Savunma Bakanlığı çok dürüst davrandı. Biz müracaatı yaptık. 40 uçak istiyoruz 79 da uçağa parça istiyoruz. ‘Ben destekliyorum’ dedi. O gündür bu gündür destekliyor. Şimdi parlamento boyutu var.
Emekli veyahut da muvazzaf siyasilerden çok olumlu demeçler var. Bob Menendez’in yaptığının yanlış olduğunu, Amerikan menfaatine aykırı olduğunu söylüyorlar.
Güçlü Türkiye, güçlü NATO
Güçlü Türkiye, güçlü NATO, özeti bu. Bunu bilin diyoruz. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg çok objektif bir insan. Yüzde yüz kabul ediyor. ‘Evet doğru’ diyor. Şimdi NATO'da bir akım var. Ya NATO ülkeleri silahlanmaya daha fazla para harcasınlar. Silahlı Kuvvetler daha kuvvetli olsun. Diğer ülkeler isteksiz. Para vermek istemiyorlar. Biz istiyoruz vermiyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir özne oldu. İlgi alanı, etki alanı genişledi. Bunun tipik göstergelerinden bir tanesi tahıl koridoru. Rusya ve Ukrayna’yı masaya oturttuk. Ve 28 milyondan tondan fazla tahıl ihtiyaç sahibi ülkelere gitti. Bunu Türkiye yaptı. Şimdi burada kırgınlıklar, dargınlar, ufak tefek sorunlar vardı. Ukraynalı Bakanı Kayseri'ye davet ettik. Kayseri’ye geldi. Burada konuları konuştuk, tartıştık.
Konuk Bakanı TOGG ile karşıladık. ‘Ben binmedim daha ilk defa sen biniyorsun’ dedim. Memnun oldu.
Tahıl koridorunun uzatılma meselesi var. Biz kurulan, işleyen sistem bozulmasın, bu istikrar devam etsin diye gayret gösteriyoruz.
Uzamazsa şöyle bir kriz olur; tahıl fiyatları devamlı şekilde artar. İkincisi, yiyecek maddesi gitmediği zaman Afrika’da açlık olur. Sonra açlığa bağlı siyasi istikrarsızlık başlar. Dolayısıyla bölgesel olarak ve küresel olarak ciddi bir güvenlik sorunu ortaya çıkar. Denge bozulur.
"30 bin 62 personel alacağız"
2023 yılında 30 bin 62 personel alacağız Bakanlığa. Bu da subay, astsubay, memur, işçi, öğrenci, sözleşmeli er. Biz bütün gençlerimizi, bize katılmaya Bakanlığımızın geleceğinde ve ülkemizin savunma ve güvenliğinde görev ve sorumluluk almaya davet ediyoruz.