Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’le Ekim ortalarında bir araya geldiğimizde, bütün ülkede olduğu gibi, eğitim camiasının gündeminde de bir numaralı tartışma konusu korona salgınıydı.
O vakitler, sonuçları kestirilemediği için okulların açık kalması salgının gidişatını nasıl etkileyecek sorusu büyük bir soru idi.
Kaç sınıf kapandı, kaç öğrencinin testi pozitif çıktı gibi sorular ön plandaydı.
Ama korkulduğu kadar olmadı.
Pozitif vakalar nedeniyle kapanan ‘sınıf sayıları’ sınırlı düzeyde kaldı ve dünkü ikinci buluşmamızda Bakan Özer’in işaret ettiği gibi, bu konu öncelikli bir mesele olmaktan çıkmış görünüyor.
İki ay önce bakan beyle sözleşmiştik.
Meslek okullarıyla ilgili masa başında bize anlattıklarını bir de yerinde görmek üzere tekrar bir araya gelecektik.
O konuşmamıza binaen dün, Ankara’da dar gelirli insanlarımızın yoğun olarak yaşadığı bir bölge olan Altındağ’da Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’ni ziyaret ettik.
Tezgâh başında uygulamalı eğitim gören ortaokul, lise öğrencileriyle sohbet ettik.
Öğrencileri için titizlenen, sorduğumuz sorulara cevap vermek için etrafımızda pervane olan okul yöneticilerinden bilgiler aldık.
Konuştuğumuz öğrencilerin hepsi, hallerinden duydukları memnuniyeti dile getirdiler.
HEM OKUYORLAR, HEM MESLEK EDİNİYORLAR, HEM DE PARA KAZANIYORLAR
İşin güzelliği şurada:
Bu çocuklar hem okuyorlar, hem iş öğreniyorlar, meslek sahibi oluyorlar.
Hem de şimdiden ceplerine para giriyor.
Yaptıkları iş karşılığında kendilerine asgari ücretin üçte biri oranından başlayan ödemeler yapılıyor.
Bazılarının aylık geliri 3 bin 500 liraya kadar çıkıyor.
Çoğunlukla dar gelirli ailelerin çocukları bunlar.
Ceplerine giren para sadece kendileri değil, aileleri için de bir anlam ifade ediyor.
Okul yöneticilerinin anlattığına göre, bazılarının ebeveynleri, pandeminin ilk döneminde işsiz kaldığı için, ‘evi geçindirme’ işi onların üstüne kalmış.
Milli Eğitim Bakanı Özer, “Eğitimde bu dönem fırsat eşitliği dönemi olacak” diyor.
“Türkiye’nin her tarafında bütün okulları aynı niteliklere, aynı imkânlara sahip hale getireceğiz” diyor.
Okul gezisinin sonunda elimize kurdele ve makaslar tutuşturuldu, hep beraber gezdiğimiz okulun kütüphanesinin açılışını yaptık.
Bu kütüphanenin içindeki raflar, masalar vs. de öğrencilerin emeğiyle ortaya çıkmış.
Bakan Özer, “Meslek liselerinin yılın 10 ayında ekonomiye katkısının 540 milyon liraya ulaştığını” ifade ediyor.
Kütüphane örneğinde olduğu gibi, “Kendi söküğümüzü kendimiz dikiyoruz” diyor.
Gezimiz sırasında bize eşlik eden Altındağ Belediye Başkanı Asım Balcı, “Belediye olarak bir kısım ihtiyaçlarımızı buralardan karşılıyoruz” diye eklemede bulunuyor.
“BİR SENE İÇİNDE ‘ARADIĞIM ELEMANI BULAMIYORUM’ DİYEN KALMAYACAK”
Meslek okulları malum, 28 Şubat döneminde alınan kararlarla kelimenin tam anlamıyla kıyıma uğradı.
İmam Hatip okullarını bitirmek için getirdikleri katsayı uygulamasından bütün meslek okulları olumsuz yönde etkilendi ve bir dönem hem eğitim, hem de çalışma hayatının yükünü omuzlamaya ciddi katkı veren bu okullar, zaman içerisinde o albenisini kaybetti.
Ama bu sağlıksız, ideolojik ve dayatmacı kararlar yüzünden bütün ülke ciddi maliyetlerle baş başa kaldı.
Şimdi, yeniden atağa geçme, o kayıpları telafi etme anlamında yeni bir dönemine girdiğimiz anlaşılıyor.
Milli Eğitim Bakanı Özer, istihdam oranlarının yüzde 88’lere ulaştığı Mesleki Eğitim Merkezlerini yaygınlaştırmak için özel bir gayret sarf ediyor.
Bu okulların sayıları hızla artıyor.
İşverenler, sanayicilerden gelen talepler hızlıca eyleme dökülüyor ve okulla çalışma hayatının iç içe faaliyete geçtiği ortamlar oluşturuluyor.
Yeni bir anlayış, kolaylaştırıcı pratik yöntemler devrede.
Mesela Organize Sanayi Bölgeleri için eleman ihtiyacı mı var.
Oradaki işveren okula gitmiyor.
Okul oraya gidiyor.
OSB’nin içine okullar açılıyor.
Öğrencilerin yükünü hükümet karşılıyor.
İşverenlerden istenilen tek şey, istihdam.
Hedef, Türkiye genelinde bütün OSB’lere Mesleki Eğitim Merkezleri kurulması.
Bakan Özer, biraz da bu politikanın verdiği özgüvenle, iddialı bir hedef koymuş.
“Bir sene içinde ‘Aradığım elemanı bulamıyorum’ diyen kimse kalmayacak” diye dillendiriyor bu hedefini.
Hadi inşallah diyelim.